12 Eylülcüler ve AB üyeliği

12 Eylül 1980’den günümüze iki düzine yıl geçti. Türkiye’yi ekonomik ve sosyal açıdan en az 50 yıl geriye götüren faşist darbenin ABD’ci generalleri yargılanmadan Türkiye’de demokrasiden söz edilebilir mi? AB üyeliği için asıl koşullardan biri de bu olmalı. Yunanistan, Arjantin faşist darbeci generalleri yargıladı.

Demokrasilerindeki pürüzleri kaldırdı. Her nedense Türkiye’de 12 Eylülcülerin yargılanması hiç gündeme gelmiyor. Demokrasi öğretmeni kesilen ABD ve AB Türkiye’ye aklına gelen herşeyi her anlaşma için önkoşul olarak öne sürüyor ama faşist generallerin yargılanması her nedense hiç akıllarına gelmiyor. Neden mi? Nedeni basit. 12 Eylül, onların yarattığı bir canavardı…

12 Eylül darbesiyle Türkiye’de başta sendikalar olmak üzere bütün demokratik kurumlar kapatılmıştı. Bine yakın vatandaş işkencede, 52 vatandaş da idam edilerek yaşamını yitirmişti. İnsanlar okudukları gazeteden tutuklanmış, örgüt üyesidir savıyla önce işkenceden geçirilmiş sonra zindanlara atılmıştı. O dönemde gazeteciliğe başlamıştım. Ajansın panosu 12 Eylül darbecilerinin sansür teleksleriyle doluydu.

Karanlık günlerin gerekçesi, hernekadar “terörü engellemek” denilse de kapitalist emperyalist dünyayı Türkiye’yi entegre etmekti. 1960’larda emek ucuz bölgelere kayan emperyalist yatırımcılara Türkiye’yi hazırlamaktı. İlk iş olarak sendikaların kolu kanadı kırıldı. Ücretler, o dönemde dünyanın en ucuz ülkesi Singapur’un altına düşürüldü. Gümrük korumacı (ithal ikamesi) ekonomi ihracata yönelik olarak yapılandı. Devalüasyon ile Türkiye’nin borçları üçe katlandı. Yabancı sermayenin aynı para ile satın alabileceği aynı mal miktarı iki buçuk katına çıktı. Ekonomideki anlatımıyla ‘ticaret hadlerindeki değişimle’ sömürü oranı artırıldı.  Yabancı Sermaye Yasası yenilenerek yabancı sermayeye en çok teşvik veren ülke konumuna getirildi. Dış politikada tamamen ABD uydusu olundu. Faşizmin panzehiri olan komünizm ve komünistler düşman görüldü.

Bütün bu yasal değişimler anti demokratik yöntemle Cunta ve şürakası ile birlikte yapıldı.  Faşist Cunta yeni Anayasayı yaptıkları anti demokratik uygulamalardan dolayı yargılanamayacakları maddesiyle birlikte onaylattı. Kargaların bile güleceği maddeydi bu.

12 Eylül darbesi, Türkiye ile ekonomik ve politik ilişkideki  ABD ve AB ile onların işbirlikçisi sermayenin işine geldi. Hep birlikte Türkiye’yi ve geleceğini ipoteklediler. Şimdi bu ülkeler ve Türkiye’deki 12 Eylül zenginleri neden generalleri yargılanmasını istesinler ki? Onların demokrasileri kendi tekerlerini döndürmek için gereken makina yağıdır.

Biz gerçek demokrasi istiyoruz. AB’ye girmek için AB demokrasisi değil gerçek demokrasi… Bunun yolu da geçmişi sorgulamaktan geçer. 12 Eylülcüler ve onun zenginleri eninde sonunda yargılanacaklar… Bu bir öngörü değil, demokrasinin geçmesi gereken zorunlu yol…

 

1082170cookie-check12 Eylülcüler ve AB üyeliği
Önceki haberKuzey Londra’da yine cinayet
Sonraki haberTürkiye’ye ‘hayır’ demek imkansız
FARUK ESKİOĞLU
Faruk Eskioğlu, (1958, Akşehir) gazeteci ve yazar. 1985'ten bu yana yaşadığı Londra'dan Türkiye'deki ulusal medyaya yönelik muhabirlik, temsilcilik yaptı. Londra'da yayınlanan Türkçe toplum gazetelerinde çalıştı ve bazı gazetelerin kuruluşunda yer aldı. Halen sosyolojik değeri olan haber ve araştırmalara ağırlık veren yazar, halen 2004'te kurduğu Açık Gazete'yi (acikgazete.com) yönetiyor ve köşe yazarlığını sürdürüyor.Eskioğlu, 13'üncü yüzyılın sonunda Horasan'dan Akşehir Maruf köyüne yerleşerek tekke kuran Hasan Paşa soyundan geliyor. Hasan Paşa'nın oğlu Şeyh Hacı İbrahim Veli Sultan'ın "Mülk Allahındır" felsefesiyle Anadolu'da bir ilk sayılan kendine adına kurduğu yoksullara yardım vakfı ise halen faaliyettetir.Eskioğlu, ilk ve orta öğrenimini Akşehir'de tamamladıktan sonra 1979’da AİTİA Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’nu bitirdi. 1984’te Gazi Üniversitesi Ekonomi Fakültesi’nde "master" yaptı. THA’da gazeteciliğe başladı. Aralık 1985’te kendi deyimiyle "siyasi sürgün" olarak geldiği Londra’da ilk 2 yıl baba mesleği kasaplık yaptı. İngilizce öğrendikten sonra medya okudu. Uzun yıllar Nokta dergisi İngiltere Temsilciliği, Hürriyet Londra bürosunda habercilik yaptı. Gazeteciliğin yanısıra 1986-98 arasında grafiker tasarımcı olarak çalıştı. Ayrıca pek çok siyasi afiş ve logo tasarladı.1998’de Türkiye’ye döndü. Hürriyet Gazetesi Ekonomi Servisi’nde haberci ve star.com.tr’de ekonomi editörü olarak görev yaptı. “Basında etik ve toplam kalite yönetimi” üzerine araştırmalar yaptı, bu konudaki konferans ve panellere katıldı.Türkiye’deki 2001 ekonomi krizinde Londra’ya dönerek grafiker tasarımcılık ve gazeteciliği sürdürdü. Toplum gazetelerinden Olay’da genel yayın yönetmenliği yaptı. Londra’da ilk Türkçe internet gazetesini çıkardı ve toplum gazetelerine ilk ajans hizmeti sundu. 2004’te dünya haberleri veren acikgazete.com’u kurdu. İki ayrı toplum gazetesini yayına hazırladı. Türkiye’deki bazı tv kanallarına haber geçti, uzun süre Akşam Londra Temsilciliği’ni üstlendi.Londra'da 2004’te "İçimizden Birisi: Vanunu" başlıklı bir kısa film çekti. Londra'daki toplumu anlatması açısından bir ilk sayılan "Aşkolsun! Adı Aşkolsun" başlıklı belgesel romanı 2007’de Türkiye’de yayımlandı. Türkiye'den 150 ve Kıbrıs'tan 100 yıllık İngiltere'ye göçün anlatıldığı 3 ciltlik "Londra'da Bizim'Kiler" başlıklı araştırması 2019 sonunda çıktı. Eskioğlu’nun Su ve Defne (2004) adlı ikiz kızları bulunuyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.