21.yüzyıl yapısal dönüşümü

-Bir önce yayınladığımız söyleşide size “ağsaldan ne anlamalıyız?” diye sormuştum. Siz de “21.yüzyılda sibernetik organizasyon özelliklerini gösteren katılımlı ağ yapılarından söz ettiniz ve şu anda uygulanan bir örneği olduğunu söylediniz. 20.yüzyılda neler yoktu? Şimdi yerine neleri koyacağız? 20.yüzyıl yapılanması ekonomi temelli kurulmuştu, 21.yüzyıl yapılanmasının hangi temel kavramlar üzerine kurulacağını öngörüyorsunuz?

“Katılımlı ağsal yapılanma; zorlama olmaksızın gönüllülük içeren süreçlerden oluşur. Doğa, insan ve çevreyi merkeze alan, ontolojik temelli, kendini sürekli yenileyen bir yapılanmadır. Sürekli devinim ve gelişim içerisinde olmasının nedeni, hem bu yapı içerisindeki insanların gelişimi ve değişimi hem de sistemin kendi içerisinde gerçekleşen değişiminden kaynaklanmaktadır. Sistem ve sistemi oluşturan yapılar, çağa ve çağın gereklerine, evrensel ilke ve değerler çerçevesinde uyumlanarak, kendi gelişimlerine katkısı olabilecek her türlü değişimi izlerler. Katılımlı ağsal yapılanma, bugüne kadar var olan ekonomik sistemi terk eder ve insanı temele alan bir sistemi benimser. Her türlü toplumsal değeri üreten varlık insandır. Bu gerçekten yola çıkarak, üretilen ve geliştirilen her şey; doğa, insan ve çevreye hizmet etmelidir anlayışı çerçevesinde hareket eder. Temelde varlık bilim (ontoloji) vardır ve varlık bilimden bilgi bilime, bilgi bilimden değerlere, değerlerden hukuka, hukuktan siyasete ve siyasetten de ekonomiye giden bir yol izlenmelidir.

Ekonomi ve ekonomik değerler bu düşünce yapısına göre en sonda yer alır. 20.yüzyıl ekonomi temelli dünyasında yitirdiğimiz değerleri tekrar kazanmak bağlamında ‘ağsal yapılar’ önemli araçlardan biri olabilir. Değer üreten varlık insandır, dolayısıyla etrafında oluşan ve insan aklının ürettiği her şey insanlara hizmet etmelidir. Bireysellikten kurtulup birlikte üretebilme becerisinin gösterilmesi, birtakım olumlu duyguların yaşanmasını da sağlamaktadır. Kooperatifçilik oluşumunun temeli olan, birlikte iş yapabilme duygusu, bilgi ve bilgi teknolojilerinin etkin kullanılması sayesinde yeniden karşımıza çıkmaktadır. Katılımlı ağsal yapılanma modeli, takım olarak çalışmayı, değer üretmeyi gündeme getirirken, aynı zamanda birlikteliğin vermiş olduğu gücün de olumlu olarak kullanılmasının önünü açar. Süreçte karşılıklı bir etkileşim ve değer aktarımı yaşanmaktadır.”

-Söylediklerinizden şunu anlıyorum. 20.yüzyıldaki network yapıları 21.yüzyılda bambaşka bir anlam taşıyacak ve yeni endüstrilere dönüşecek. Aslında geçmişte olduğu gibi… Otomotiv örneğindeki gibi… Önce otomotiv sektörüyken, sonra otomotiv endüstrisine dönüştü.

“Yeni teknolojilerin oluşturduğu sektörlerin süreçlerine baktığımızda sektörün doğuşu, gelişmesi ve yaygınlaşması dönemlerini görmekteyiz. Yaygınlaşma, seri üretim süreçleri aşamasında diğer yan sektörlerin oluştuğunu da görmekteyiz. Tüm süreçleriyle oluştuğunda sektör, endüstrileşme sürecine giriyor diye düşünüyorum. Endüstrileşme; tasarım, seri üretim, pazarlama-satış, muhasebe, finans, lojistik, iç ve dış ticaret, mali yatırım vb. gibi birçok alanı içeren bir süreçtir. Network yapılarının bazıları gelişme dönemini tamamladıkları ölçüde yaygınlaşma ve endüstrileşme dönemine girecekler. Bunlar 21.yüzyılın aracısız sistemleri olacaktır. Aracısız sistemler demekle katma değer üretmeyen diğer sistemlerden ayrı tutuyorum. 21.yüzyılda katma değer üretmeyen sistemlere gereksinim kalmayacak. Geçmişte olduğu gibi bu geleneksel yapıların yerini yeni sistem, sektör ve meslekler alacaktır. Atlı araba taşımacılığının yerini buharlı lokomotiflerin ve sonrasında otomotiv taşımacılığının aldığı gibi. Katılımlı ağsal yapılar da 21.yüzyıl Network Endüstrilerinden biri olarak yerini alacaktır.”

-Network endüstrisi lojistik sektörünü de dönüştürebilir mi?

“Bilgi teknolojilerinin gelişmesi alışveriş sektörlerini aracısız sistemlere dönüştürmektedir. Bu yapıların gelişmesi önümüzdeki yıllarda e-lojistik sektörünün şaşırtıcı gelişmesine sebep olacaktır. Bilinen bir e-ticaret altyapısının quatrotor araçlarıyla yaptıkları prototip kargo uygulamasının filmi yakın gelecekte bu alanda gündeme gelecek değişimlere işaret etmektedir.”

-Bu yapıların iletişim dili nasıl olacak? 20.yüzyıl iletişimi nasıldı, geleceğin iletişimi nasıl olacak?

“Ekonomi temelli oluşan bir yapıda önemli olan ekonomik güçtür. Diğer bütün değerler, bu gücün etrafında oluşmakta ve şekillenmektedir. 20.yüzyılın doğal olmayan bu işleyiş sürecinde, üretimin temelinde yönetim erkinin sürdürülmesi isteği yatmaktadır. Ticari sistemdeki bu anlayış, toplumsal işleyişe de yansımıştır. Bu durum zamanla bireysel çıkarları toplumsal çıkarların üstüne çıkarmıştır. Giderek 20.yüzyılda insanlararası ilişkiler, mallararası ilişkilere dönüşmüştür. Maddi temelli bu süreçte anlam üretemeyen insanlar anlamlı iletişimi yitirdiler ve kendilerine yabancılaşmaya başladılar.Ben-merkezli, anlam üretmeyen iletişim ve ilişki biçimleri giderek doğaya, kendi ürettikleri çevreye de duyarsız hale geldiler. 20.yüzyılda kucağında yaşadığımız doğa ve çevreyle girdiğimiz ilişki biçimi ileriki yıllarda hazin bir örnek olarak anılacaktır. Bilgi teknolojilerinin gelişmesi bilgi paylaşım alanlarını arttırarak öncelikle ticari alanda şeffaflığı yavaş yavaş hissettirmeye başlamıştır. Bilgi teknolojileri sayesinde dünya üzerinde aktif bir iletişim olanağı gelişmektedir. Şimdi biz bu olanağı iyi değerlendirirsek anlamsızlık kuyusundan çıkabiliriz.

Ekonominin hakim olduğu 20.yüzyıl toplum yapısının iletişim biçiminin dünyadaki sonuçları ortada. Aristo mantığıyla gelinen yol artık tıkanmıştır. Düşünce biçimlerinin dönüşümü, gelişimi ve mantık biçiminin değişmesi bunu hızlandıracaktır. 21.yüzyıl değişim parametrelerinin en önemlisi alternatifli mantık biçimleri olacaktır. Disiplinler arası anlamlı iletişim kurabilmemiz bu mantık biçimiyle olanaklıdır. Doğayı, insanı ve çevreyi temele alan ilke ve değerlerle sorgulayan, analiz yapan, kendi düşünce sistemi ve farklı düşünce biçimlerine alternatif üreten, ötekiyle var olduğunun farkında olan, değerlendirip bağ kuran ve bunu sanat yoluyla toplumsallaştıran bir akıl yeni insanlık dünyasını oluşturacaktır.”

-Bu yapıların eğitim süreci nasıl olacak?

“Sanayi toplumu ile birlikte yaşanan gelişmeler, uzmanlık alanlarının genişlemesini ve bir anlamda eğitimin daha çok kesime yayılmasına katkı sunmuştur. Eğitim evresi, herhangi bir işin temelini ve inceliklerini öğrenmede öne çıkmaktadır. İnsanlararası farklı bilgi düzeylerini ortaya çıkaran, alınan eğitimdir. Makineleşme ile birlikte kalifiye elemana duyulan ihtiyaç, o alanda eğitim kurumlarının kurulmasını hızlandırmıştır. Birçok uzmanın yetişmesine katkı sunan bu eğitim kurumları zamanla sayılarını arttırmışlardır. 20.yüzyıl eğitim biçimleri genel olarak ezbere dayalı bir öğretim süreci içermektedir. Hafızaya not veren bir öğretim oluşmuştur. Sorgulama, üretim ve buluş alanları genel kitlelerden uzak tutulup çok küçük bir alana hapsedilmiştir. Bu bağlamda, yazılı ve görsel medya yeni teknolojik altyapılara sahip olmasına rağmen çok kısır bir şekilde topluma hizmet etmektedir. 21.yüzyıl katılımlı ağsal yapılanma modeli ise, temele insan varlığını koyduğu için, eğitim şekli de bu yönde varlık gösterir. İnsanların kendi özünü ve kendini tanıması adına çıktığı bu eğitsel yolculukta, diğer alanların yanı sıra öncelikle insanların olumlu yanlarının keşfi, yaşama daha pozitif bakabilmek, bireysel potansiyelini açığa çıkarmak ve onu ağ takımıyla deneyimlemek, olumlu bir tavır içerisinde olmak, etkin ve anlamlı iletişim kurabilmek, insanlara değer vermek, kendini ve onları anlamak gibi süreçleri içeren bir eğitim sistemi vardır. Bir anlamda usta çırak ilişkisi gibi bir ilişki biçimi vardır. Ama dayatma ya da zorlama yolu ile değil, öğrendiklerini gönüllülükle hayatına geçiren insanların tutum ve davranışları belirleyici olur.

Eğitim biçimi süreklilik gerektirir. Belirli dönemleri kapsamaz, yaşam devam ettiği sürece sürdürülür. Kazanılan bilgilerin yenilenmesi, eğitimin sürekliliği sayesinde güncel kalabilmektedir. Teknolojik imkanların azami kullanımı mobil eğitim olanaklarını sağlar ki bu da eğitimi belirli zaman ve koşullardan bağımsızlaştırır. Özgürce, gönüllülükle sürdürülen eğitim ancak özgürlük sağlayabilir. Bu süreç insanlara; bilgiye ve öğrenmeye açık olmak, kitap okuma alışkanlığı kazandırmak gibi edimler sağlar. Katılımlı ağsal yapılanma modelinde, dayatmalar ve zorunluluklar yoktur. Gönüllülük içeren bir süreçtir bu. Atılacak her türlü adım bir gereksinim sonunda oluşur ve o gereksinimlerin giderilmesi şeklinde devam eder. Süreç yalın ve sadedir. Her alanda bilgilendirme süreci yaşanır. Bilgi paylaşımı esastır. Toplumsal alanda kullanılan bu bilgiler, deneyimlenir ve aktarılır. Deneyimli kişiler tarafından uygun bir şekilde yapılan aktarımlar, bu yolculukta zaman kazanılmasını sağlar. Bir anlamda deneyimli insanlar diğerlerine kişisel koçluk yaparlar.

İnsanlar ile iletişim halinde iken, ortaya çıkan birçok problem ve onları aşabilme becerisi, çözüm odaklı olabilmeyi geliştirir. Dolayısıyla, hayatın birçok alanında karşılaşılan problemlere karşı, geliştirilen yaklaşım tarzında çözüm odaklı bir yapıda olmak, alınan eğitimin iyi bir yönüdür. Katılımlı ağ yapılarında bireyler süreçte network mimarı olup birlikte kendilerini aşan network mimarları yetişmesine olanak sağlarlar. Katılımlı ağ yapıları süreçlerinde oluşan network mimarları ortak şuur, faal bir irade ve dayanışma duygusuyla hareket eden bir ağ takımı oluşmasına olanak sağlarlar.”

-Bu yapılarda liderlik yapılanması nasıl bir değişim geçirecek?

“Kısaca belirtmek gerekirse 20.yüzyıl liderlik yapılarında yöneticilik temelli ilişkiler geçerliydi. Hiyerarşik ilişki biçimlerine dayalı süreçler yaşanıyordu. Ağsal yapılardaki liderler diğer sorularda belirttiğim ilke ve değerlerle ilişki kuran network mimarları olacaklardır. Eğitim sürecinin amaçlarından biri de katılımlı ağ takımını oluşturanların süreçte network mimarları olmaları. Yani liderlerden oluşan bir takım. Bunu sağlayan temel ilke ve değerler de, daha önce söylediğim gibi, insanların bu yapı içerisinde amaç birliğini sağlaması, her birinin kendi özgür iradesi ile kendi yaşamsal kararlarını kendilerinin vermesinde yatmaktadır. Bu yapı içerisinde oluşan kazan-kazan ilkesinden dolayı da insanlar arası ilişkilerde duygusal bağ oluşmakta ve dayanışma duygusu güçlenmektedir. Network mimarıyla ilgili özellikleri özetlemek gerekirse:

*Network mimarı; katılımlı ağsal yapılar oluşturur.
*Doğa, insan ve çevre amaçlı, sevgi ve güvene dayalı dayanışma duygusu temellerinde bir düşünce biçimi vardır. *Temel amaçlardan biri de, ötekiyle var olduğu farkındalığını toplumsal birlik anlayışına taşıyarak, insani değerlerin daha etkin kullanılmasına katkı sağlamaktır.
*Sistemli bir eğitimle Network Mimarı olurken başka Network Mimarları oluşturmaya katkıda bulunurlar.
*Atılacak her türlü adım bir ihtiyaç sonunda oluşur ve o ihtiyaçların giderilmesi şeklinde devam eder. Hayatın birçok alanında karşılaşılan problemlere karşı, geliştirilen yaklaşım tarzında alternatifli düşünmeye ve çözüm odaklı bir anlayışa sahiptir.
*Hedef koyma, o hedefe yönelik strateji geliştirme, çalışma programı yapabilme, çalışmaları sürekli hale getirme gibi birçok eylemi planlama özellikleri geliştirirler.
*Karşılıklı bir etkileşim ve değer aktarımı üretirler.
*Grup anlayışından ziyade ağsal takım anlayışıyla hareket ederler.

Not: İlk söyleşiyi okumak için lütfen aşağıdaki yazıyı tıklayın

1. Söyleşi: “Nano teknoloji 21. yüzyılın endüstriyel devrimi olacak

737130cookie-check21.yüzyıl yapısal dönüşümü

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.