3’ncü Dünya Savaşı ve nükleersiz Türkiye

Bu savaş, bütün Asya ülkelerini doğrudan etkileyecek, Amerikan emperyalizmine destek olan İslam ve Arap ülkeleri, bu savaş süresinde iç isyanlar ve çatışmalar ile sarsılacaktır. Bunların başında ise, elbette ki, Mısır ve Suudi Arabistan bulunacaktır. Bu korkunç savaşa, daha ileriki günlerde, Amerikan emperyalizminin tehdit olarak gördüğü Latin Amerika ve bazı Afrika ülkeleri de dahil edilecektir. Uygar Avrupa ise, Amerikan emperyalizminin kuyruğunda zavallı bir pozisyona düşmüş bulunan İngiltere dışında, bu savaşı seyretmekle yetinecektir.


Üçüncü Dünya Savaşı başladı. Amerikan saldırganlığı, İran’a saldırmadan önce, bölgede kendi otoritesini tehdit edecek bölgesel güçlere karşı savaş açmış durumdadır. Bu düşük yoğunluklu savaşı İsrail eliyle başlatan ve yürüten Amerikan emperyalizmi, radikal dinci Hizbullah ile başlattığı savaşı Lübnan’a yaymış olup zaman geçirmeksizin Suriye’yi de savaşın içine çekerek bölgesel savaşın genişlemesini sağlayacaktır. Kuzey Irak, İran ve bölge ülkelerindeki işbirlikçi Kürt gruplarının da desteğini almış olan ABD, İran’a saldırarak Üçüncü Dünya Savaşı’nın tarihsel başlangıcını da ilan edecektir.


Bu gelişmeler sonucunda haksız savaşlarda yer alan toplum ve ülke liderleri, (kendi halklarına büyük bir ihanet yaptıkları için) halklarına onarılmaz zararlar vereceklerdir. Bu masum kitleler, masum İsrail halkı ve Kürt nüfusudur. Uzun dönemde masum İsrail halkı ve Kürt grupları, İsrail saldırganlığının sorumlusu olan faşist İsrail liderliği ve işbirlikçi Kürt liderleri nedeniyle bölgede en fazla zarar gören kitleler olacaktır. Amerikan emperyalizminin maceracı dış politikası, İsrail halkına ve Kürt nüfusa onarılamaz zararlar verdiğinde, bunun hesabını kimler verecektir ? Amerika’da yaşayan saldırgan emperyalizmin fikir babaları Siyonist liderler, kendi halklarına büyük bir zarar vermekte olduklarını anlamış görünmüyorlar. İşbirlikçi Kürt liderleri ise tarihten hiç bir ders almadıklarını defalarca ortaya koydular.


Amerikan ve İsrail liderlerinin saldırganlığının haklı bir ideolojik ve siyasal nedene dayandırılamaması, haksız bir savaş ile karşı karşıya olduğumuzu açık biçimde ortaya koyuyor. Bu süreçte Türkiye, kendini ve sınırlarını korumak için ister istemez bu savaşın içine dahil olmak durumunda kalabilir. Bu durum, Türkiye’nin ne kadar güç bir durum ile karşı karşıya olduğunu göstermektedir.


Türkiye, kendisini emperyalist saldırganlığa ve çok uzun sürecek bir 3. Dünya Savaşı’na karşı korumak için çok acil olarak savunma projelerini masaya yatırmalı ve “olmazsa olmaz” bir savunma projesi olarak “nükleer silah kazanma” amacı için bütün kaynaklarını seferber etmelidir.


Üçüncü Dünya Savaşı, nükleer silah sahibi ülkelere yansımadan uzun yıllar sürebilir. Ne var ki, bunun da bir garantisi olmadığı açıktır. Bu nedenle, gelecek günlerde iyice su yüzüne çıkacak olan 3. Dünya Savaşı’na çok dikkatli biçimde ve bütün kaynaklarımızı seferber ederek hazırlanmalı, BARIŞTA VE SAVAŞTA GÜVENCE OLACAK “nükleer silah teknolojisine sahip olmak” için bütün kaynaklarımızı ve olanaklarımızı ortaya koymalıyız.


İran’ın ve Kuzey Kore’nin emperyalist saldırganlığa karşı nükleer silah arayışının altında yatan neden de budur. Geleceğe, İran ve Kuzey Kore liderliğinin farkında olduğu bu gelişmeleri göz ardı ederek hazırlanamayız.


Sözün kısası, Türkiye, ilan edilmeden başlamış olan 3. Dünya Savaşı’nda ülkesini korumak için hazırlıklara başlamak ve ülkesine saldıracak güçleri caydırmak amacıyla nükleer silah teknolojisine sahip olmak için en kısa zamanda ve en hızlı biçimde yoğun çalışmalara girişmek durumdadır.


________________


* Siyaset Bilimci

691540cookie-check3’ncü Dünya Savaşı ve nükleersiz Türkiye

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.