( 90’lı yıllardan bir Noel yazısı )
Türkiye’de aile dendiği zaman kalabalık gelir aklıma.
Malum, geleneksel bir Türk evinde çekmecelerden bile çocuk çıkar.
Ama önemli olan çekmeceden çıkan çocuğun aidiyetidir.
Biliriz bu çocuğun kim olduğunu, kime ait olduğunu.
Ne kadar kalabalık olursak olalım, karıştırmayız çocukları, teyzeleri, halaları.
Aslolan aidiyettir.
Tabii, bir de ‘’gayrı meşru çocuk’’ olayı var.
Yani, gerçek dünya vatandaşları.
Günümüz Avrupa’sında gayri meşru olayı yok.
Yaşayan her şey meşrudur.
Konu, İsa peygamberin doğumuyla çözülmüş.
Meryem anamızın namusunu Tanrı korumuş.
Demokrasilerde çare tükenmiyor tabii.
( Her ne kadar, o dönem demokrasi olduğu söylenemese de, başlı başına bu olay bile demokrasinin kökünün nerelere kadar uzandığının bir göstergesi gibi
ele alınamaz mı acaba ? )
Bizde, aile büyük ve kalabalık dedim.
Dayılar, amcalar, teyzeler ve halalar da işin içine girdiği zaman hatlar daha da karışır Türk ailesinde. Ama yine de, fazla zorlanmayız ailemizin sınırları konusunda.
Efendim, Avrupalı modern aile küçükmüş.
Anne, baba ve bir çocuktan oluşurmuş gibi bir yanlış algılama var ülkemizde.
Malum nedenlerden dolayı bir de Çin’de var bu algılama.
Bu tamamı ile Emperyalizmin bir oyunu diyorum ben.
Konumuza dönersek; buralarda gayri meşru çocuk yok demiştim.
İyi güzel de, bazen ailenin ucu nerede başlıyor, nerede bitiyor keşfetmek ciddi bir sorun olabiliyor Avrupa’da.
Diyelim ki bir partiye gittiniz.
Daha da bir ailevi olsun istiyorsak noel yemeği diyelim.
Bir bakıyorsunuz evin hanımı eski 3 kocasını, onların şimdi ki eşlerini ve
bu eşlerin birbirlerinden olma çocuklarını da davet etmiş yemeğe.
İlk önce allak bullak oluyorsunuz tabii.
Ama sonra alışıyor insan.
Şimdi bu nasıl aile diyebilirsiniz tabii.
Ama o noel yemeğine çağırılmış bir misafir olarak diyelim ki,
siz de o ailenin kızıyla birlikte yaşıyorsunuz.
Otomatikman aileye dahilsiniz yani.
Eee ailenizi tanımanız gerek tabii.
Şimdi bir çözümleme yapmamız gerekecek.
Ben kafaları karıştırmamak için isimleri Türkçeleştiriyorum.
Yoksa sümme haşa, bizde olamaz böyle bir durum.
Efendim davet edildiğiniz ev Kayınvalidenizin evi.
Kayınvalideniz Fadime hanım, şu an dördüncü kocası Muhterem beyle yaşıyor.
Yani Muhterem bey sizin asıl kayınpederiniz değil.
Çünkü müstakbel eşiniz Filiz hanımın babası, Fadime hanımın ikinci kocası Cevahir bey.
Cevahir Bey ise şu an üçüncü karısı Şehriban Hanımla mutlu bir hayat sürüyor.
Yani sizin burada ki en yakın akrabanız Fadime hanım ve Cevahir bey oluyor.
Keşke bu kadar kolay olsa her şey.
Daha yeni başladık işe.
Çünkü, Fadime’den olma Cevahir kızı Filiz hanımın ( yani eşinizin ) 4 tane de plastik kardeşi var.
Plastik kardeş mi?
Efendim plastik kardeş ; anneler bir, babalar ayrı ya da tersi bir durumda oluyor.
Şimdi bizim Filiz’in 4 tane plastik kardeşi var.
Ancak işin zor tarafı şu ki, bu 4 plastik kardeş de birbirine plastik bağlarla bağlı.
Yani onların anne ve babaları da karışık.
Kafanız mı karıştı ?
Durun hemen yılmayın, size bu bilmeceyi çözecek umut verici bir ipucu vereyim.
O akşam bütün aile orada.
Yani herkesin gerçek annesi ve babası (biyolojik anne ve babası) orada.
Bu aklınızı iyice karıştırdıysa, şöyle bir ip ucu daha vereyim.
Üzerinize afiyet Bizim Kayınpeder ve Kayınvalide ( Cevahir bey ve Fadime hanım )
orada bulunan diğer iki aile büyüğü Şehriban hanım ve Hulusi bey ile de birlikte
yaşamışlar ve hepsi birbirinden çaprazlama çocuk yapmışlar.
( Allahım ben nasıl bir aileye gelin, pardon damat gitmişim meğer? )
Şimdi Fadime Hanım ( Kayın Valide ) ikinci kocası Cevahir beyden Filiz’i yapmış.
Yine Fadime Hanım, Birinci Kocası Hulusi beyden ise Filiz’in büyük Abisi Erkin’i dünyaya getirmiş.
Peki Fadime hanım bunları yaparken Cevahir bey ( Kayınpeder ) boş mu durmuş?
Ne münasebet. O da şu an Fadime Hanım’ın şimdiki ( IV.Kocası ) Muhterem beyin
ikinci eşi Şehriban Hanımdan Filiz’in küçük kız kardeşi Taziye’yi dünyaya getirmiş.
Girişimci ruhunu hep takdir ettiğim sevgili Kayınpederim Cevahir bey bununla da yetinmemiş, bir kaç yıl sonra yeni bir maceraya atılarak hiç unutamadığı büyük aşkı
Şehriban hanıma ithafen, Hulusi Beyin üçüncü eşi Mihriban Hanımın tarlasında yeni bir Şehriban’a cansuyu vermiş. Etti mi size üç plastik kardeş.
Tekrar Fadime hanıma dönecek olursak, asla kısır diyemiyeceğimiz bu döngüyü
tamamlamış olacağız efendim. Tamamlayalım o halde.
Fadime Hanım son olarak kardeşlerin en küçüğü Kerime’yi dünyaya getirerek olaya nokta koymuş. Kimden mi ? Mihriban hanımın birinci kocası Menderes Bey’den.
Nokta koymuş dedim ya, yanılmışım.
Meğerse kimse hiç bir şeye nokta filan koymamış.
O akşam ortaya çıktı ki, bütün bu çocuklar aslında birer virgülmüş.
İşte geçen yıl o Noel yemeğinde ailecek çok ciddi bir etik tartışma yaptık.
Filiz’in annesi Fadime Hanım’ın ( Kayınvalidem ) şimdiki ( IV.eşi ) Muhterem Bey’den
( Plastik Kayınpederim )çocuğu yok.
Keza Yine Filiz’in babası Cevahir Bey’de ( Kayınpederim ) şimdiki eşi Şehriban hanımdan
( plastik kayınvalidem ) çocuk yapamıyor.
Efendim, meyvesiz aşkı ben neyleyim mantığıyla olaya yaklaşan gerçek ve plastik kayınpederlerim ve kayınvalidelerim etik bir açmaz içinde çırpınıyorlardı o akşam.
Kiralık anne olayı.
Bu konuda ne düşünüyorduk ?
Kiralık anne mi ?
( Bu olay hamile kalıp vücutlarını bozmak istemeyen ama aynı zamanda çocuk sahibi de olmak isteyen dünya jet sosyetesinin yıllardır modası.Kocanızdan alınan spermler ile sizin yumurtalarınızın Ukranya veya Rusya’dan kiralanan bir kiralık annenin rahminde döllenmesi olayı. Bu konuya ilerde daha ayrıntılı olarak değineceğim. )
Yani yaştan dolayı bir anne rahmi kiralamak etik olarak bizce uygun muydu ?
O akşam bütün gece bu tartışıldı işte.
Şimdi nerden mi çıktı bütün bunlar ?
Efendim yakında noel geliyor da,
geçen seneki tartışmanın sonuçları ne oldu diye meraklandım sadece.
Yoksa önemli bir şey yok, hayat bildiğiniz gibi akıp gidiyor buralarda.
Ya aklıma takıldı bu arada, bizim Filiz kime çekti acaba ?
Annesine mi, Babasına mı ?
( Olay, çiçek çocukları kuşağının düzenlediği bir Noel akşamında yaşanmıştır. )
Tüm Hıristiyan vatandaşlarımıza iyi Noeller diliyorum.
