Siyasi parti liderlerimizin televizyonlardaki konuşmalarında, ya da değişik programlarda görüşlerini açıkladıkları sırada her birinin “yalan makinası”na bağlanması mümkün olsaydı neler yaşardık acaba?
Bunları DYP’den devşirme DP’nin lideri Mehmet Ağar’ı dinlerken düşündüm.
Beş ayrı gazetede çalışan köşe yazarı, ya da üst düzey sorumluların abdest ibriği gibi dizilip güya Ağar’ı terletmek için sordukları sorulara bakınca, çoğunluk gazetelere sahip medya imparatoru Aydın Doğan şürekasının hala “ikili” oynadıklarına tanık olmamak mümkün değil.
CNN’de Ahmet Hakan’ın (Hürriyet yazarı) yönettiği liderler zirvesinin ilk programına katılan gazetecilere dikkat ediniz:
Ertuğrul Özkök :Hüriyet Gazetesi tepe yöneticisi ve yazar (Aydın Doğan grubu)
Taha Akyol : Milliyet Gazetesi köşe yazarı ve CNN yöneticilerinden (Doğan Grubu)
SedatErgin : Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni (Doğan Grubu)
Ergun Babahan: TMSF’nin elkoyduğu Sabah’ın Genel Yayın yönetmeni (Grubu yok)
Ekrem Dumanlı : Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni.(bağımsız tek gazete gibi görünse de Fethullah Gülen’in taraflı gazetesi olarak biliniyor)
Bu gazeteciler cephesi.
Yani tek cephe sayılır.
Nedeni Aydın Doğan grubu hakim.
Hatta yüzde 80 dahi denebilir.
İşte tüm bu tablo içinde sorulan sorulara karşı Mehmet Ağar’ın verdiği yanıtların doğruluğunu test için bir yalan makinası eksik.
Eğer bu da mevcut olsa ve Ağar makinaya bağlansa, sarfettiği yalan, dolan, gerçek dışı, palavra, saptırma, laf salatası ifadeler karşısında makinanın mor ışık verdiğini var sayalım.
Bir kere Ağar derin devletin adamı olarak Susurluk konusunda söylediği her kelimede makinanın tüm ışıkları mora dönüşüyor.
Öyle bir ışık tayfı ki morötesine ulaşması an meselesi.
Terör denince ve ardından Diyarbakır’da halkın gözünün içine baka baka söylediği “Kürt gençlere düz ovada siyaset yaptıracağım” sözleri hatırlatılınca makina önce SOS veriyor, sonra mor ışıklar göz kırpıyor bizlere.
Bir kere seçimlerden mağlup çıkması halinde siyaseti bırakacağına dair sarfettiği sözler Ağar’a çok ağır gelmiş olmalı ki, bu yöndeki sorulara verdiği yanıt gerçekten insanın morartır.
Yani inkar karşısında makina yine mor ışık gönderiyor.
Bir şey daha öğreniyoruz bu açık oturum türü tek yanlı yayın sırasında.
Meğer Ağar iktidara gelecekmiş.
Yani Başbakan olmak için yollara düşecekmiş.
Ve 23 Temmuz sabahı Çankaya’daki uzatmalı Cumhurbaşkanımız Ağar’ı köşke çağırıp Tayyip beyde bulunan başbakanlık görevini devredecekmiş.
Tabii bu devir değil, bu görevlendirme sırasında Ağar’ın Köşkün merdivenlerini ağır ağır çıktığını hayal edenler var mıdır bilemem ama DP genel başkanı “kesin” diyordu CNN’deki programda.
Bunu ilk söylediğinde yalan makinası yine morötesi ışıklar saçtı.
Ağar aldırış dahi etmedi.
Ikincisinde daha şiddetli mor ışıklar geldi.
Gazeteciler kıpırdandılar. Ama “ Oyların kaşta kaçını alıp iktidara geliyorsunuz. Diğer partiler ne alacak? AKP ne olacak? CHP yine muhalefette mi kalacak?” diye soru soran olmadı.
Tabii bir de “Sayın başkan makina yalan söylediğinizi işaret ediyor “ diyen çıkmadı gazeteciler arasından..
Sonunda Ağar’ın partisi, yine DP Genel Başkanının ifadesiyle iki saatlik program sonunda iktidara geldi ve sayın Ağar başbakanlık koltuğuna oturmuş oldu.
Programın sonuna doğru Mehmet Ağar’ın eşi toplantıya katıldı, gazeteciler için hazırladığı akşam azıklarının türleri tartışıldı. Sedat Ergin ağzı damağında kalan bir pasta türünden giderken alacağını ve eve götüreceğini söyledi.
Kahkahalar sürerken, sahneden yer alan yalan makinası sadece Ağar’a değil, oturuma katılmış gazetecilere doğru da mor mor bakıyordu.
