Abartı dünyası

Çok severim Cem Yılmaz’ın standup skeçlerini izlemeyi. “Standup” gibi kelimeleri kullanmayı hiç sevmem, ama ne diyeyim? Tek kişilik oyun mu desem? Bu da çok banal gelir. Hade buyurun, “banal!”. Yahu bizim yazı da Cem Yılmaz’lık bir yazı olmaya başladı!

Cem Yılmaz bir psikologdan daha becerikli bir şekilde halk arasındaki sosyal yaklaşımları çok başarılı irdeliyor yıllarca.

Geçenlerde bir skecini izledim. Abartıdan bahsediyordu. Ne kadar güldümse o kadar da düşündüm. Gerçekten özellikle bizim kültürlerden gelenler sosyal medyanın da son 20 yıllık etkisiyle abartı virtiyozu olduk. ‘Dünya Abartma Olimpikleri’ düzenlense en çok madalyayı biz alırız. 

“Cüneyt Arkın’ın ölümü ile çocukluğumu kaybettim” diyorlar sosyal medyada. 

Cüneyt Arkın benim de sevdiğim bir aktördü. Ama o kadar. Bir zamanlar beni heyecanlandıran o eski kahramanlık filmlerini şimdi katıla katıla gülerek izlerim. Hani o bir yumrukta 5 adam devirdiği, koluna saplanan oku çıkararak oku atana fırlatıp adamı öldürdüğü, bir kurşunla 3 kişiyi yere serdiği filmleri!

Yeşilçam öyle bir şeydi. Niye bu saçma filmlerin kahramanları ölünce çocukluğum da ölsün? Ha, derseniz “Cüneyt Arkın’ın ne kadar karakter sahibi, dürüst, haksızlık karşısında direnen birisi olduğunu sonradan öğrendim. Böyle birisinin aramızdan ayrılması çok büyük bir kayıptır” anlayacağım. 

Çok genç iken anneniz, babanız hayattan göçmüş, evin yükü üzerinize kalmış. Büyük fedakarlıklarla kardeşlerinizi yetiştirmek zorunda kalmışsınız. Şimdi böyle birisi: “Çocukluğumu, gençliğimi kaybettim” derse anlarım.  

Efendim “Kemal Sunal ölünce gülüşümüzü, Barış Manço ölünce başarımızı, Cem Karaca ölünce mücadelemizi” kaybetmişiz. Yapmayın arkadaşlar yahu. Hepsi de müthiş insanlar, çok iyi rol modeller. Allah hepsini gani gani rahmet eylesin. Ama abartmayın bu kadar, ne olur.

“Bir ok çeksem karşıki dağlar yıkılır”. “Deniz mürekkep olsa yazılmaz benim derdim”. “Gözyaşlarım sel oldu”. Bunları anlarım. Bunlara edebiyatta “abartma sanatı” derler.  “Bir oturuşta bir öküz yiyebilirim”. Bu gibi herkesin sıklıkla kullandığı sözleri de anlarım. Ama filanın ölümü ile çocukluğumu kaybettim. İşte bunu anlamam. 

Hiç unutmam. Birkaç yıl önce bir sunucu: “Bütün dünya KKTC’yi izliyor. Bakalım bir kadın Başbakan seçilecek mi?” demişti. Dünyanın merkezini Dikilataş’ın oraları sanan bizim adalıların abartması da böyle işte. Bu örneği çok sık kullandığımdan okurlarımı bıktıracağım. Ama konuyu özetleyen çok iyi bir örnek.  

Tatil moduna girmek üzereyken yazımı kısa kesip konu ile ilgili hoş bir fıkra ile bitirmek isterim. 

Adamın birinin yolda otomobili bozulmuş, dağ başında ortada kalmış. Açmış motor kapağını, arızanın nerede olduğunu anlamaya çalışıyor, birdenbire arkasından bir ses gelmiş: – Platine bak meme yapmıştır! Dönmüş bakmış bir eşek; Başka da kimseler yok, afallamış. Şaşkın şaşkın bakarken eşek tekrarlamış: – Aptal aptal suratıma bakacağına, platine bak diyorum sana, meme yapmıştır. Adam bir eşeğin konuşabileceğine akıl erdiremediğinden dehşete düşmüş ve kaçmaya başlamış… Deliler gibi koşarken köylünün biri yolunu kesmiş: – Hayrola hemşerim, peşine ayı mı düştü? – Ne ayısı yahu arabam bozuldu… – Eeee? – Bir eşek gelip konuştu. – Ne dedi? – Arıza platindendir, platin meme yapmıştır, dedi. Köylü başını sallayarak: – Dinleme sen onun lafını… O, otomobil motorundan değil, traktör motorundan anlar! Ukalalık yapmış! https://yenisehir.fandom.com/tr/wiki/En_iyi_1000_f%C4%B1kra

2624360cookie-checkAbartı dünyası

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.