Abdullah Nihat Yılmaz’ı yılın ilk günü koronadan yitirdik. Yılmaz, Londra’da kendine münhasır bir renkti… Türkiye’nin darbe tarihinin en yakın tanıklarından ve gerçek mağdurlarındandı. 1982’den buyana yaşadığı Londra’da toplumsal çalışmalarıyla da tanınıyordu. Bir edebiyatçı, bir yazar ve herşeyden önce sol memesinin altındaki cevahiri kararmamış birisiydi…
Abdullah Abi’yle 1986 başlarında Türk Eğitim Birliği’nin cumartesi okullarında gönüllü öğretmenlik yaparken tanışmıştım. Türkiye’de sendikacı ve program yapımcısı olarak çalışmış siyasi nedenlerlye de Londra’ya iltica etmek zorunda kalmıştı. Fatsalı devrimci bir aileden geliyordu. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de katledilen abisi Nihat Yılmaz’ın adını da adına eklemişti. Ayrıca kuzeni Ziya Yılmaz THKP-C’sinin kurucularındandı.
Abdullah abinin cenazesi vefat ettiği Londra’danmemleketi Ordu’ya 13 Ocak’ta gönderilecek. Oğlu Ateş’ten alınan bilgiye göre Ordu’ya saat 11’de ulaşacak cenaze, aile mezarlığının olduğu Fatsa, Bozdağ’a götürülerek Ziya ve Nihat Yılmaz’ın yanına defnedilecek. Abdullah abinin Londra’daki ailesi salgın dolayısıyla Londra çıkışlı yolculara kapısını kapatan Türkiye’ye giderek son göreve katılabilmek için yetkililerden özel izin almaya çalışıyor.
Okul teneffüslerinde Abdullah abiyle konuşacak çok şey buluyorduk. Kendisine yakın bulduğu dostlarıyla muhabbeti sever, geçmişteki anılarını paylaşmaktan da çekinmezdi. Bir süre sonra Fatma Hanım ile birlikte (GİK DER’in eski mekanına yakın) işçi lokantası “Ankara Restoran”ı açtı… Türk Eğitim Birliği’nin 1987-92 arasında başkanlığını üslendi. Sanatçılarla sanatseverleri buluşturmayı amaçlayan RenkArt’ın kurucu üyesi, başkanı ve onursal başkanı oldu. İngiltere Atatürkçü Düşünce Derneği’ne omuz verdi. Türkiye’deki ciddi edebiyat dergilerinde makaleleri, Açık Gazete ve Olay’da köşeleri yayınlanan Abdullah abinin Şapkasız Teğmen (2002) ve Sıcak Nevale (2014) başlıklı kitapları da bulunuyor.
İstanbul’da üç yıl yaşadıktan sonra 2002’de Londra’ya döndüğümde ilk ziyaret ettiklerim arasında Abdullah abi de vardı. Benim olmadığım süreçte toplumda çok değişim yaşandığını ve sokakların esrar koktuğunu söylemişti. Tekstil sektörünün 2000’de batışının ardından çoğu bizim toplum üyesi yüzbine yakın çalışan işsiz kalınca sokaklarda uyuşturucu ticareti ve uyuşturucu ilintili suçlarda da patlama olmuştu. Toplumun nabzını tutan Abdullah abinin teşhisi doğruydu.
Abdullah abiyle pek çok etkinlik, siyasi toplantı ve yürüyüşte bir araya geldik. 2003’te Irak Savaşı’na karşı protesto eyleminde ilk kez “War on powerty! Not war for oil” yazılı “Londra’daki Çağdaş Gazeteciler” imzalı pankartın altında ben, gazeteci dostum Mustafa Kemal Erdemol ve Abdullah abiyle yürümemizdir. Bu Londra’daki gazetecilerin açtığı ilk (korkarım ki sonuncu) pankarttı.
Abdullah abiye göre*; “Mahir Çayan’ın da aralarında bulunduğu Kızıldere olayının tek taraflı bir katliamdı, rehineler de asker tarafından katledildilmişti. Devletin öne sürdüğü gibi devrimcilere karşı bir ihbar yoktu ve olaydan sağ kurtulan tek devrimci Ertuğrul Kürkçü’nün ifadelerinde çelişki bulunmaktaydı.” Abdullah abinin bu savlarını Ertuğrul Kürkçü üzüntüyle karşılamış ve reddetmişti.
Geçen yıl Mustafa Yalçıner ile Abdullah abiyi oğulların Wood Green’de çalıştırdıkları pizza restoranı Fatisa’da ziyaret etmiştik. Yalçıner, birlikte cezaevi arkadaşı Abdullah abiyi uzun yıllar sonra görmekten memnun olmuştu. Seksenine merdiven dayayan Abdullah abinin unutma sorunu yaşadığını farkettik.
“Londra’da Bizim’Kiler” kitabımda Abdullah abiyi toplumda iz bırakan 100 önemli isim arasında anlatmıştım. Geçen Kasım’da da kitapları vermek için Fatisa’ya gittiğimde Abdullah abi ve sevgili eşi Fatma ile karşılaşmıştım. Abdullah abi eski dostunu görünce “Sosyalizmi kuracağız değil mi?” diye sordu. Beni hatırlamasına çok sevinmiştim. “Tabii” dedim, “Kaçarı yok abicim…” Fatma Hanım, Abdullah abinin çenesine düşen maskesini düzeltmesi için “Ağzını kapat” diye uyarınca da “Devlet bir türlü Abdullah abinin ağzını kapatamamış siz mi kapatacaksınız” dedim. Eski tüfek espirimi sevmiş, “Kesinlikle” deyip kahkahayı patlatmıştı.
TKP’den ulusalcılığa evrilen çizgisine katılmayabilirsiniz ama Abdullah Nihat Yılmaz toplumun abisi olmayı başarmıştı. Uğurlar olsun sevgili Abdullah abi. Seni hep özleyeceğiz…
____________
* ‘Kızıldere’de rehineleri de asker öldürdü’
https://acikgazete.com/kzlderede-rehineleri-de-asker-ldrd/
AÇIK GAZETE: Abdullah Nihat Yılmaz’ın acılı ailesi ve dostlarına başsağlığı diliyoruz.