Açık Gazete 18 yaşını Sedat ve Ezo Sarıcı konseriyle kutluyor

“Toplum basını susarsa toplumun arşivini biriktirip saklayacak mecrası da kalmaz. Kısaca ‘yazık’ olur.”

 ”Bizim toplumda saysanız belki 5 bin dönerci, 5 bin market çalışanı, 5 bin taksi/minicab şoförü, 5 bin de avukat vardır ama 15 gazeteci yoktur. Kelaynaklardan beter olduk yani.”

ARİF BEKTAŞ / LONDRA *- Açık Gazete, 18 yaşını Sedat ve Ezo Sarıcı konseriyle kutluyor. Müzisyen Sedat Sarıcı ve Ezo Sarıcı “Baba Gız Kuşak Çatışması” başlığıyla 6 Kasım Pazar akşamı saat 8’de “27 Moorfield Road N17 6PY’” adresindeki DAY MER-Tottenham’da Açık Gazete için sahneye çıkacaklar. Editörü Faruk Eskioğlu ile Açık Gazete’yi konuştuk ve Londra’daki Türkçe basının fotoğrafını çektik. İşte söyleşimiz:

 – Öncelikle 18 yaşınızı kutlarız. Nasıl geçti 18 yıl?

– Teşekkür ederim. 18 yıl direnerek geçti. Toplumun ilk internet gazetesi olarak doğdu Açık Gazete ve bütün zorluklara rağmen yaşamını sürdürüyor. Zorluk diyorum Londra’daki bizim toplumun hâlâ internet medyasına ilgisi az olunca reklam pastasındaki payınız da küçük kalıyor. Haliyle yaptığınız profesyonel iş de böylece gönüllü bir gazetecilik serüvenine dönüşmüş oluyor. Oysa biz de ajans ve basın bültenleriyle yetinmeyip sıcak haberi takip ediyor özel haber üretiyoruz. Açık Gazete tıpkı Olay gibi toplumun hem kendi hem de içinde yaşanılan ülke arasında bir köprü. İngilizce gazeteleri takip etmeyenler bu eksikliklerini bizim gazetelerle giderebilirler. Ayrıca bu gazeteler toplumun dijital arşivi yani belleği oldu. Bizim susmamız toplumun belleğini yitirmesi anlamındadır. Umarım o aşamaya gelmez.

Açık Gazete’nin bana katkısı ise sektör içinde kalmamı sağladı diyebilirim. Yıllardır bizim toplumun sorunlarını yazan tek köşe yazarıyım. Habercilik açısından da Olay’a, Gerçek’e ve Evrensel’e hayrım oluyorsa Açık Gazete sayesinde gazetecilikten kopmamamdır. Ayrıca Londra’da Bizim’Kiler başlıklı toplum tarihini anlatan 3 ciltlik külliyatı da meslekte kalmasam yazamazdım. Açık Gazete olarak gözle görülür başarılarımız da oldu hani. Adına “kargo” denilen cenaze taşıma ücretlerinin düşürülmesini örnek gösterebilirim. Pek çok konuda da farkındalık yarattık, örneğin düğünlerde adına müzik denilen gürültüden Green Lanes’teki bizim işçilerin sömürüsüne… Unutmadan söylemeliyim ki Açık Gazete pek çok değerli yazar için de bir platform. Türkiye’den pek çok isim sayabilirim ama Londra’dan erken yaşta yitirdiğimiz sevgili dostlarım Muhammet Çankıran ve Metin Şenergüç geride çok değerli yazılar bıraktılar. Sarıcı ailesinin yazıları da çok önemli.

– Yazdıklarınızdan dolayı eleştireler aldığınız oluyor mu?

– Bizim toplum bu konuda biraz nankör. Toplum adına elinizi taşın altına korsunuz, sanatçı, toplum kuruluşları ve yeni girişimcilerin arkasında rüzgar olursunuz size teşekkür edeni çok az olur ama eleştirdiğiniz zaman “gözün bizi mi gördü” diye kavga ederler. Ben meslek yaşamımda etik kurallar ve sınırları zorlasam da yasal çerçeve içinde kalmaya özen gösterdim hep. Bu bağlamda bağımsız bir gazeteyiz ama bize çizilen yasal sınırlar kadar özgürüz. Bir köşe yazarı olarak benim derdim toplumun avukatı olarak onların haklarını savunmak ve kurumlara ayna tutmak, güçlüden değil haklıdan yana olmak, birilerinin nasırına basmak değil asla. Bütün bu toplum yararına uğraşlarıma karşın Büyükelçilik ve Başkonsolosluk davetlerine de 10 yıldan uzun süredir çağrılmadığımı da belirtmeliyim.

– Açık Gazete 18 yaşını bir konserle kutlayacak. Konser hazırlıkları nasıl gidiyor?

– Salgın sonrasında ilk etkinliğimiz olacak. Hazırlıklarımızı tamamladık. Bütün okur ve müzik severleri bu geceye bekliyoruz. Katılımın yoğun olması için geceye katkı payını da 15 sterlin olarak belirledik. Biletler kapıdan alınabilecek. Geceye destek olanlara buradan teşekkür ediyorum, isimleri eksik kalmasın diye gecede tek tek sayacağım tabii. Hep birlikte iyi bir gece geçireceğiz. Geceye katılacak arkadaşların toplu ulaşımı tercih etmelerini öneririm. Konser mekanı DAY MER Tottenham’ın olduğu sokakta 6 Kasım’da tek sarı çizgiye ancak saat 20’den sonra park edilebiliyor. “Sedat Sarıcı ve Ezo Sarıcı konseri kaçmaz kardeşim” diyorum. Gelenler bana hak verecekler.

– Son köşe yazınızda toplum gazetelerinin geleceğine ilişkin iyimser değildiniz?

– Evet. Toplum gelişmiyor ama değişiyor. Yeni kuşakların Londra’daki Türkçe basına ilgisi azalıyor. Ayrıca Londra’da gazetecilik yapmak gençlerin ilgisini çekmiyor. Bizim toplumda saysanız belki 5 bin dönerci, 5 bin market çalışanı, 5 bin taksi/minicab şoförü, 5 bin de avukat vardır ama 15 gazeteci yoktur. Var olanlar da çeyrek asrı aşkın bu sektörde olan benim gibi saçı başı ağarmış isimler. Kelaynaklardan beter olduk yani. Sanırım bizden sonra tufan. “Tufan” toplum için hiç de hayırlara vesile bir durum değildir. Her şeyden önce toplum sesini yitirir, toplumun kendi arasında ve içinde yaşanılan ülkeyle arasındaki direk iletişim bağı azalır. Hesaba katılmayan çok daha önemli bir olgu da toplumun arşivini biriktirip saklayacak mecrası kalmaz. Kısaca “yazık” olur.

-“Toplumdaki kuruluşların toplum gazetelerine desteği önemli” diyebilir miyiz?

– Kesinlikle önemli. Biz başımızın çaresine bakarız belki ama beni en çok toplum arşivinin yok olması üzer. Türkiye’nin ya da KKTC’nin Londra temsilcilerinin ya da Londra Yunus Emre Enstitüsü gibi devlet kuruluşlarının bu konuda bir girişimleri olmadığını benim kitaplarıma ilgisizliğinden iyi biliyorum. Toplum geçmişte olduğu gibi kendi göbeğini kendi kesmek zorunda. Biz kendi kaderimize terkedilmiş durumdayız. Türkiye’de siyasiler yatıp kalkıp 3.5 milyon Emeklilikte Yaşa Takılanları ( EYT) konuşuyorlar değil mi? Yurtdışındaki vatandaşların sayısı 9.5 milyon ve Türkiye’ye şimdiye kadar 200 milyar dolar göndermişler yani bugünkü Türkiye’nin bütçesi. Şimdiye kadar hiç bir partinin bizimle ilgili ciddi bir vizyonu olmadı. Kimse “yerinde bir çalıştay toplayalım” demedi. “Kendi sorunlarımıza ancak seçilme hakkını kazanırsak çözüm arayabiliriz” diyorum. Ankara’da bakanlık bürosundaki memur ne bilsin ki bizim derdimizi? Koftiden göstermelik işler yapılıyor. Ağlamayana meme yok. Biz de EYT’liler gibi sesimizi çıkarmalıyız! Bu nasıl olacak? İşte bizim gibi gazeteler aracılığıyla. Gazetelerin arkasında okur desteği olmazsa olmaz!

Neyse şu arşiv konusuna geri dönmek istiyorum. Toplumun gözü sayılan Kıbrıslı fotoğrafçı Salih Adalıer’in elindeki arşivinin kurtarılması için KKTC temsilciliği ve Kıbrıs Türk Dernekleri Konseyi’ne çok yalvarmıştım. Bir şey yapmadılar. Adalıer haklı olarak şahsa değil ciddi bir kuruma arşivini bırakmak istemişti. Adamcağız vefat etti, toplumun 1950’lerden 2000’lere kadar olan fotoğrafları da çöpe gitti. Gazeteci Faruk Zabcı’nın arşivinin de siyah torbalarda çöpe gittiğini duydum. Kişisel çabamla toparlayabildiğim toplum arşivini de Londra’da Bizim’Kiler’de yayınladım. Bizim sokağın köşesindeki bakkal kitapları aldı ama alması gerekenler almadı. Aman almasınlar da! Nesini söyleyim canım efendim? Gayri düzen tutmaz telimiz bizim. İbn-i Haldun, “Coğrafya kaderdir” demiş. Özetin özetine gelirsek toplum kendi sesi olan gazeteleri desteklemeli kardeşim. Bana göre bu pazar gecesi Açık Gazete Dayanışma Konseri bu açıdan önemli. Konser bize moral verecek, enerji verecek, direnme gücü verecek, yalnız olmadığımızı hissettirecek.

________________

  • Bu söyleşi Olay’da da yayınlandı
2644790cookie-checkAçık Gazete 18 yaşını Sedat ve Ezo Sarıcı konseriyle kutluyor

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.