“İAKM ve Cemevi üyesi canlardan” yapılan açıklamada aynen şöyle denildi:
“Son dönemde Alevilik üzerine oynanan oyunları boşa çıkarmak için birçok eylem yapıldı ve bu eylemler devam ediyor. Bir yandan Almanya’daki ARD televizyonu protesto edilirken diğer yandan AKP’nin “Alevi açılımı”na gösterilen tepkiler büyüyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katıldığı iftar yemeğine Alevi örgütleri gerekli tepkiyi gösterdiler. İftar yemeği ile başlayan açılımın “Alevi sorununu Alevisiz çözme girişimi olduğunu ve asimilasyon programından başka bir şey olmadığını” kamuoyuna duyurdular.
AKP iktidarı gündemdeki gerçek sorunları unutturmak amacıyla yeniden “türban gündemi” oluşturdu. Sürmekte olan operasyonları, ekonomik krizi, Anayasa değişikliklerini getirip bir türban sorununa kilitledi. Yakında bu gündem de değişecektir, fakat Alevi örgütleri ve demokrasi güçleri kendi gerçek gündemlerini unutmadan, hükümetin saptırmalarına aldanmadan mücadeleye devam etmelidir.
İnkar, imha ve asimilasyon politikaları artık tıkanma noktasına gelmiştir. Türkiye’de ve Avrupa’da bu politikalara karşı mücadele yükselmektedir. Demokrasiden, laiklikten, hukuk devletinden, barıştan, insan hak ve özgürlüklerinden yana olan bütün güçlerin ortak çabası olmazsa AKP iktidarı kendi programını adım adım hayata geçirecektir.
İngiltere’de yaşayan Aleviler olarak bizler, bütün bu mücadele sürecine yeterince katılamıyoruz. Yeterli tepkinin gösterilememesi, bu ülkede yaşayan onbinlerce Alevinin tepkisiz gibi görünmesi, sadece insanların duyarlı olmamasıyla açıklanamaz. Burada ciddi bir kurumsal sorun olduğu görülmektedir.
Bu ülkede yaşayan Alevi toplumunun sorunlarıyla ilgilenip, tepkisini örgütleme görevi İAKM ve Cemevi’ne düşmektedir. Ne yazık ki ülkedeki tek Alevi kuruluşu olan İAKM ve Cemevi, görev ve sorumluluklarını hakkıyla yerine getiremiyor. Bu işleri yapmak üzere görev üstlenmiş olan yöneticiler, ne hikmetse, görev sürelerinin sonu yaklaştıkça, kendi yetersizliklerini itiraf etmeye başlıyorlar. Her yıl tekrarlanan bu kısır döngüden kurtulmanın yolu; işleri sadece yönetime bırakmayıp, kurumumuza hep birlikte sahip çıkmaktan geçmektedir.
Alevilik inancını asimilasyonculardan korumak, gelecek nesillere öğretmek, yaşadığımız bu ülkede Alevice yaşayabilmek arzusunda olan tüm canlara çağrımızdır…”
