Şu günlerde muhalefetin bir kısmında hakim olan “Efendim mağduriyet bu ülkede seçmen nezdinde çok prim yapıyor, şimdi durduk yere kimseyi mağdur yapmayalım” düşüncesi de hukuk devletini ortadan kaldırma suçuna ortak olmaktan başka anlam ifade etmiyor. Üçüncü ya da daha fazla defa aday olmak isteyen bir kimsenin mevcut rejimde böyle bir hakkı mı var da “haksızlığa uğramış kimse”, yani mağdur olsun? Siyasal muhalefet mağduriyet, adalet, anayasayı çiğneme gibi kavramları birbirine karıştırmış halde. Seçmenin mağduriyet söylemine kanmaktan ziyade adalet duygusuyla hareket ettiğinin farkında bile değil. Eğer, yapılan muamele haksızsa evet seçmen mağdura sahip çıkıyor, ancak keyfilik üzerine inşa olmuş bir mağduriyet söylemi ile sesleniliyorsa, buna prim vermiyor. Kimse seçmeni saf yerine koymasın. Herkes her şeyin farkında. Neyin doğru neyin yanlış, neyin haklı neyin haksız olduğunu en doğru biçimde anlatma becerisine sahip olmak ve seçmenin adaletine güvenmek yeterli.
Hukuk, anayasa, yasalar, birlikte yaşam kurallarını belirler. Şayet muhalefet de bu kuralların köküne dinamit koyarsa, birlikte yaşamanın koşullarını ortadan kaldırmaya hizmet etmiş olur. Bir kişi, üçüncü defa değil de dördüncü ya da altıncı defa adaylığa soyunduğunda da muhalefet “Aman mağdur etmeyelim” mi diyecekti?
Altıncı defa mı aday oluyor? Aman mağdur etmeyelim. Üniversite diploması mı yok? Aman mağdur etmeyelim. Kırk değil de otuz dokuz yaşında. Aman canım on iki ay nedir ki, mağdur etmeyelim. Dolandırıcılıktan hüküm mü giymiş? Aman mağdur etmeyelim… Mağdur, hukuk düzenince korunan kişidir, hukuk düzeninin değil de hukuksuzluğun koruduğunu korumak nasıl bir sistemin inşasına hizmet etmektir? Hele de “hak, hukuk, adalet” söylemiyle yola koyulmuş bir ana muhalefet için. Ana muhalefet, hakkı, hukuku ve adaleti savunmaya buradan başlama cesaretini gösteremeyecekse, vay halimize.
Turgut Özal’a atfedilen ve Türkiye tarihine mal olmuş “Anayasayı bir defa delmekle bir şey olmaz” sözü bugünlerde, “Anayasayı delik deşik etmekle ve hukuku katletmekle bir şey olmaz”a dönüşmüş durumda. Hukuk kurallarının toplumu bir arada tutan ve birlikte yaşamayı mümkün kılan düzenlemeler olduğunu göz ardı ederseniz, kurallar çiğnenmek içindir mantığı ile de ülkeyi yönetmeye kalkabilirsiniz. Ancak o zaman ne toplumdan ne haktan ne hukuktan ne de adaletten söz etme şansınız olur…