Howard Senter, Cambridge’de yaşayan İngiliz vatandaşı bir akademisyen… Oxford Üniversitesi Rus ve Fransız Dili ve Edebiyatını mezunu olan Sentre halen Londra Üniversitesi’nde danışmanlık yapıyor. 10 yıl önceki genel seçimlerde bütün sol partilerin ortak Cambridge bağımsız milletvekili adayı olan Centre İngiltere’de pek çok farklı kürsüde politik ve akademik konferanslar verdi, pek çok ciddi siyasi ve bilimsel yayın organında makaleleri yayınlandı.
İki dayısını Çanakkale Savaşı’nda yitiren Sentre, aynı zamanda Çanakkale Savaşı araştırmacısı. Eşi Fiona ve oğlu Franky ile ikinci kez Çanakkale’de şehitliği gezen Sentre, İngilizlerin savaşa bakış açısını Açık Gazete editörü Faruk Eskioğlu’na anlattı.
– Çanakkale Savaşı’na ilginiz neden?
– Çanakkale Savaşı’na katılmak üzere Nurfolk bölgesindeki Sandringham’daki Kraliyet işçileri toplanmıştı. 1.5 km uzaklıkta doğduğum Sandringham’dan toplanan bu askerlerin arasında 2 dayım vardı… Savaşta güçlü bir savunmayla karşılaşan İngiliz Kraliyet askerlerinin gizemli bir şekilde yok olduğu söylentisi hep var oldu. Bir araştırmacı olarak bu konuda özel ilgi alanıma girdi tabii…
– Diğer yakınlarınız da bu gizemli hikayeye inanıyor mu?
– Sandringham’daki akrabalarım dayılarımın da içinde bulunduğu Kraliyet askerlerinin Türkler arafından esir alınıp öldürüldüğüne inanıyor. Bence bu doğru değil… Biz Büyük ve Küçük Anafarta’yı gezdik. Çok ilginç Sandringham’a çok benziyor. Sandringhamlı askerlerin burada rahat uyuduklarını düşünüyorum. Sandringhamlı askerler, kraliyet çiftliğinde çalışıyorlardı. Hepsi birbirlerini iyi tanıyordu.
– Avustralya’nın savaş konusunda İngilizlere bakışı nedir?
– Herkes Çanakkale’de dövüşenlerin birer kahraman olduğuna inanıyor. Avustralyalılar Avustralya savaşı olarak görüyor bir de büyük kayıp vermelerinden İngiltere’yi sorumlu tutuyorlar. Gerçekte Avustralyalıların Çanakkale’ye gönderilmeleri bir kaza sonucuydu. Batı Fransa’da konuşlandırılacaklardı. Fransa’daki kayıpları Çanakkale’den daha fazlaydı. Avustralyalılar burada “Cannon-fodder” deyimiyle topların önünde yem olarak ullanıldıklarını dünüyor.
– Gelibolu’daki şehitliği nasıl buldunuz?
– Anıt çok ilginç. Çanakkale’den de görülebiliyor. Savaşmak için de ilginç bir bölge… Bir kaç yıl önce anıtı gördüğümde “daha farklı olabilir” diye düşünmüştüm… Anıt yapılırken insanların duygularını aktarmak için çok fazla ve gereksiz beton kullanılmış. Anıt dışında askerlerin yattığı yerler ve panaroma gerçekten etkileyici.
– Gelibolu Savaşı’nın kuşaklara doğru aktarıldığını düşünüyor musunuz?
– Savaşla ilgili pek çok söylenti ve efsane dolaşıyor. Biz tarihe saygı duymalıyız. Yalnızca gerçekleri bizden sonraki kuşaklara taşımalıyız. Örneğin, akrabalarım esir alınan İngiliz askerleri öldürüldüğünü söylüyorlar. Oysa esir alınıp sağ kurtulan İngiliz askeri var. Seyid Onbaşı’nın ağır top mermisini kaldırdığı hikayesi var. Tamam Seyid Onbaşı gerçek bir kahraman ama Seyid Onbaşı’nın kaldırdığı merminin İngiliz denizaltısını batırdığına inanmak güç. Ayrıca BBC Tv 1999’da “Kayıp Norfolklular” başlıklı bir film yapmıştı. Filmde ruhların 16 yaşındaki yeşiller giymiş nişancı kızlar biçimiyle saldırdığı anlatıldı. Bu çok saçma ama pek çok insan da inandı…
– Türkiye’nin bağımsızlığı için Çanakkale savaşı çok önemliydi. Avusturalyalılar da önemsiyor. Tarihi boyunca hep savaşmış ve halen de savaşan İngiltere açısından önemi nedir?
– Bu çok önemli tabii. Ne yazık ki İngiltere’de pek çok kimse Çanakkale Savaşı’nın ne kadar önemli olduğunu pek kavrayamıyor. Britanya İmparatorluğu 100 binlerce insanın öldüğü Fransa’da savaşıyordu. Afrika’nın pek çok yerinde ve Ortadoğu’da da savaşıyordu. Şüphe yok ki stratejikli olarak en önemli savaş Çanakkale’ydi. Britanya İmparatorluğu için Çanakkale kolay bir operasyon değildi. Bu kavranamadı. Britanya kaybetti. Askerler yani Mehmetcik ve Johnnie’ler çok cesur savaştılar. General Liman Von Sanders kendisine güvenen bir askerdi. Britanya tarafında ise yüksek rütbelilerin çoğu nitelikli değildi. İngiliz askerlerinin başına oldukca yaşlı birisi olan turistik Tower London’dan sorumlu Stopford getirilmişti. Bir diğer sorun Türk tarafını doğru tahmin edemediler. Türklerin kendi evlerini savunduklarını hesaba katmadılar. İngiliz politikacılar Gelibolu yarımadasında İngiliz astkerlerini gören çiftçilerin kaçacağını sandılar…
– Bu söylediklerinizi İngiliz tarihinde de okumak mümkün mü?
– Ne yazık ki “Hayır!” diyeceğim. İngilizler İstanbul’u işgal edip Ruslar’a vermek üzere yine Ruslarla gizli bir anlaşma yapmışlardı. Liseye giden oğluma tarih dersinde bunlar anlatılmıyor. Oysa Çanakkale Savaşı, dünya tarihinde bir dönemin de başlangıcı oldu. Eğer İngiliz tarafı Çanakkale’yi geçebilseydi boğazlardan Çarlık Rusyasına asker ve silah yardımı gidecekti. Çanakkale geçilemeyince Çar yardım alamadı ve 1917 Ekim devrimiyle yıkıldı. Çarlık yıkılınca Lenin’in önderliğinde kurulan yeni sosyalist cumhuriyet bağımsızlık savaşı veren Türkiye’ye el uzattı. Çanakkale geçilseydi 20’nci yüzyıl tamamen farklı olacaktı. Britanya İmparatorluğu’nun savaşı yitirmesi büyük hayal kırıklığı yarattı tabii. O dönemde savaşı kazanmış sayan müttefikler kendi aralarında paylaşım tartışmasına girmişlerdi bile…İngilizler Gelibolu Yarımadası’na Yunanlıları yerleştirmek istemiş Ruslar buna şiddetle karşı çıkmıştı.
– Bir üçüncü olasılık savaş olmasaydı?
– Keşke savaş olmasaydı. Britanya, Tükiye ile bugünkü dostluğunu o dönemde de yaşayabilseydi. Bizim savaşa ihtiyacımız yok. Her iki taraftan da 300 bin genç yaşamını yitirdi. Türk tarafında ülkenin kalkınmasına katkıda bulunacak onbinlerce öğrenci savaşta öldü. Bu arada unutmadan söylemeliyim Türkiye çok güzel bir ülke. Burada yaşamak isterdim.
– Britanya şimdi Irak ve Afganistan’da savaşıyor. Tarihten ders çıkarmayıp aynı hatayı yaptığı söylenebilir mi?
– Britanya’nın Afganistan ve Irak’taki varlığı bana göre tamamen yanlış. Diğer ülkelerin içişlerine karışılmaması gerekir. Irak ABD ve Britanya tarafından işgal edildi. Söylenilenin tersine Irak inşa edilmedi, barış getirilemedi. İşgal için büyük harcamalar yapıldı. Dev petrol şirketleri Irak’a üçüştü. Bu süreçten Iraklılar zararlı çıktı. Birinci Dünya Savaşı’nda emperyalist amaçla Basra’yı işgal eden Britanya askerleri büyük bir hezimete uğramıştı. Ne yazık ki tarih çabuk unutuldu. Afganistan’da da benzeri oldu. Britanya, Afganistan’da 4’ncü kez savaşıyor. İlki 19’ncu yüzyıldaydı. Kaybetti. İkincisinde kazandılar. Üçüncünde 1920’de Başbakan William Churchill’di ve Afgan askerlerine zehirli gaz kullanarak savaş kazanıldı. Sanırım askerler savaşı bir eğelence olarak görüyorlar. Bu tehlikeli bir oyun. Bütün askerler geri çağrılmalı…
– Genelde İngiliz halkının ABD’ye bakışı nedir?
– Ben dilini kültürünü bilmediğim ülkeleri ziyaret etmekten hoşlanıyorum ama bazıları bildik yerleri tercih ediyor. Pek çok İngiliz’in ABD’ye gitmeyi tercih ettiğini sanıyorum. Politik olarak ABD’yi çok farklı yorumlayan iki grup var. Liberaller ABD’yi desteklerken, sol kesim ABD hükümetinin dünya barışına, ekonomisine ve ekolojik dengeye zarar verdiğini düşünüyor. Pek çok Britanyalının ABD’nin bu konumuna düşmanca yaklaştığını söyleyebilirim. İngiltere’de 4-5 yıl önce 1 milyon üzerinde savaş karşıtı gösterici yürüdü. Bu çok önemli bir rakam… Bizi anti-Amenikancı olarak tanımlamaları yanlış tabii. Biz yalnızca Amerikan hükümetini ve emperyalist politikalarına karşı çıkıyoruz. ABD’deki yeni seçimlerin politik bir değişime yol açmasını diliyorum…
FOTOĞRAF (Faruk Eskioğlu çekti): Howard Center