Arbeit Macht Frei! (Çalışmak Özgürleştirir!)

Nisan ayı içinde bir gün (20) dünyanın en büyük doğum günü partisi olmuştu. O bir dönemin en büyük lideriydi, lideri olduğu ulus onun doğum günü meydanlarda ve büyük geçitler ile kutlamaktaydı. Belki en büyük doğum günü hediyesi Yahudilerin ibadet yerinin yakılması oldu. Sinagoglar kül oluyordu, yalnızca sinagoglar mı? Elbette hayır, cemaat da rüzgar ile Almanya’dan kaçıyordu. Kaçamayanlar ise yıllar sonra bacalardan çıkan dumanların içinde kül olarak rüzgar tarafından taşınacaktı.
Sinagog bir pasta gibi görülmüş ve kubbesi yakılmıştı ama onu üfleyen olmamıştı. Ve o pastaya bir daha yapılmamak kaydıyla yakmışları. Rüzgar yangını hızlandırmıştı, külleri bütün şehri kuşatmıştı. Yahudiler; komşularının başlarını döndürerek, kendilerini görmemeye başladıklarını görmüşlerdi. Görenler ise; zafer çığlıkları içinde, Yahudilere ağza alınmayacak küfürler eşliğinde biralarını içerken görmüşlerdi. Heil Hitler! Sağ ellerini Roma askerleri gibi yapıp Führer’lerinin doğum gününü selamlıyorlardı. Yeni Roma Almanya’ydı ve onların kafasında Roma kadar büyük ve uzun yaşayacaktı…
Avrupa’yı birleştiriyordu Hitler, Yahudisiz bir Avrupa!
Avrupa savaşlar ile parçalanmış, tek ulusun hakimiyeti altında değildi, o dönemde firmalar henüz uluslararası yapıya kavuşmamıştı ama bazı Alman firmaları İngiltere’de fabrikalarını kurmuştu ve her iki cephe için silah üretiyordu. Savaş; silah sanayisi ve dolayısı ile yeni istihdam yaratıyordu. Mutlu azınlık iş bulmuştu, dünyanın yaşamış olduğu büyük buhrandan savaş sayesinde kurtulacaklardı ve evlerine sıcak ekmek götürmeye başlamışlardı. Saf ırk artık beklediği mutluluğa ermişti, birleri rüzgar ile yok olmuştu ama mutluluk rüzgarı o gidenleri çabuk unutturmuştu. Kalanları ise kendilerin dışında yaşayan “domuzlar gibi” görüyorlardı, onlar için ayrı vagonlar kurulmuştu, ayrı yerleşim birimleri kurulmuştu. (Ghetto’lar adını artık her Alman biliyordu.) Çalıştıkları işyerlerinde tek tükte olsa onları görüyorlardı, onlarda kısa bir süre sonra yok olacaktı.
1939 yılının Nisan ayında dünyanın en büyük doğum günü partisi kutlanmıştı. Bu kutlamanın estirdiği bir hava vardı, o hava bütün dünyayı savaş rüzgarı ile kuşatıyordu. Hitler ile karşı karşıya gelmek istemeyenler, kendi ülkelerinde onun estirdiği havaya uygun davranır olmuştu. Hitler bıyığı o günlerde ülkemiz içinde özellikle memurları arasında moda olacaktı. Sadece biçim mi, elbette değil, biçimi yanında bazı uygulamaları ve yasal düzenlemeleri ile o günkü havaya uygun devletimiz tavır almıştı. Kanunlar çıkarılmış ve ülke içinde Lozan Anlaşması ile azınlık kabul edilenler; askerliklerini yapmış olsalar da 20 ile 44 yaş arasındaki erkekler askere alınacaktı ve toplama merkezlerine benzer yerlerde çalıştırılmışlardı. Varlık Vergisi ise dışarıda kalanlarında üzerine kara bir bulut gibi çökecek ve Erzurum yolu onların sürgün yolu olacaktı. Azınlıkların bütün birikimleri yok olacaktı ve yeni bir ulusal sermaye yaratılacaktı. O dönemde azınlıklardan ucuza satın alanlar bugün o birikmiş serveti yemeye devam ediyorlar…
Doğum günleri gibi özel günler, baskı döneminin en yoğun olarak yaşandığı dönemlerde birden sosyal kutlamaya dönüşür. Binlerce yıldır ya da onlarca yıldır doğum günü olmasına rağmen, bir bakmışsınız bir anda doğum günleri önem kazanır ve o günler ulusal bayram olarak kutlanır. Toplumun bir şekilde kanalize edilmesi için araçtır artık ve doğum günü kutlanan kişinin bazı özellikleri toplum tarafından taklit edilir konumuna dönüşür.
Türkiye’de hangi şehrine giderseniz gidin, sanki tek elden çıkmış bir kıyafet ile karşılaşırsınız, başörtüsünün altına takılan ayrı bir başörtüsü. Anadolu’da, bu tarzda bundan otuz yıl önce takan yoktu, daha sonra çıktı ve yaygınlaştı. Lübnan’da Şii’ler kadınlarını diğer mezheplerden ayırmak için geliştirdiği bu örtünme sitili olmasına rağmen, bir anda bütün İslam dünyasını kuşatması ilginçtir. Nasıl oldu da bütün bir alem içinde yaygınlaşmıştır? Bu konuda yapılmış bir araştırma var mıdır? Kadınlar nasıl oldu da bu kıyafeti kendilerine uygun gördü ve gönüllü olarak takmaya başladılar? Bu takış biçiminde acaba devleti temsil edenlerin eşlerinin rolü var mıdır?
Erkeklerin son günlerde dikkatimi çeken selamlaşma biçimi; kafa kafaya vurularak selamlaşmak. Bu selamlaşmanın geçmişi nedir, kim geliştirdi ve neden devlet memurları arasında yaygın olarak kullanılmaktadır?
Tek tip kıyafet, tek tip davranış biçimi ve düşünce yapısı oluşturulması toplum bilimi içinde önemli bir yeri kaplar, çünkü toplum bunun sayesinde biçim verilir ve gerektiğinde silaha dönüştürülür. Bombasını üzerinde taşıyan bir intihar eylemcisi oluverir.
Kıyafetler, semboller topluma biçim vermek amacıyla kullanılan araçlar, bireyi ortadan kaldırmakta ve toplumun yeni doğrularını oluşturmaktadır. Bu doğrular zaman içinde ve toplumdan topluma değişim göstermektedir.
Bugün dünyada Hitler’in doğum gününü kutlayan bir çok taraftarı hala vardır. Moskova Hitlerin acısını çok yakından yaşamış olmasına rağmen, bugünkü gençlik Moskova’da Hitler’in doğum günü kutlamaktadır. Dünya yeni bir düzene ve biçime giriyor, rüzgar yeni savaş fısıltılarını yayıyor, çünkü dünya uzun süredir sınır tanımayan bir kriz içinde ve girdabın içinde dönüyor duruyor, işsizlik yaygınlaşıyor. Bu krizden çıkış için bir global çapta savaşın olması mı gereklidir? Savaş krizleri geçici olarak ortadan kaldırırken, yeni krizinde alt yapısını oluşturmaktadır. Yeniden biçim verilen dünyamız acaba savaşın yeni cephelerinde kimler hangi rolü oynayacaktır? Tarih hep kazananlar tarafından yazıldığına göre, bugünler acaba kimler tarafından yazılacaktır?
İsmail Cem Özkan


—————————————
http://cemoezkan.blogcu.com

1587380cookie-checkArbeit Macht Frei! (Çalışmak Özgürleştirir!)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.