Arestis davasında yeni gelişme

Kıbrıs’taki Maraş bölgesinde babasından kendisine miras yoluyla kaldığını iddia ettiği mülkünü, “Türkiye’nin askeri müdahalesi sonucu kullanamadığı” iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuran ve 885 bin Avro tazminat kazanan Rum Mira Ksenides-Arestis’in, üzerinde hak talep ettiği mülkün, Abdullah Paşa Vakfı’na ait olduğunu belirten 23 kişi, kendilerinin de “vakıf evladı” olarak tescillerine karar verilmesi için tespit davası açtı.


Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde avukat Aslı Aksu tarafından açılan davanın dilekçesinde, davacı 23 kişinin, soy ağaçları ve nüfus kayıtlarından 1636 yılı doğumlu Esseyid Abdullah Paşa’nın soyundan geldikleri kanaatine varıldığı belirtildi. Dilekçede, davacıların nüfus kayıtlarına göre Abdullah Paşa’nın soyundan geldiklerinin ispatlanması ve ispatın ardından bu kişilerin “vakıf evladı” olarak tescilinin yapılması talep edildi. gazetecilerin davaya ilişkin sorularını yanıtlayan avukat Aslı Aksu, müvekkillerinin “vakıf evladı” olarak tescil edilmeleri halinde, Abdullah Paşa Vakfı’nın, Türkiye ve Kıbrıs’ta bulunan vakıf topraklarının geliri, sevk ve idaresi konusunda söz sahibi olacaklarını belirtti. Yerleşime kapalı olan Maraş’taki mülkünü kullanamadığı gerekçesiyle Türkiye aleyhine AİHM’e başvuran Ksinedes-Arestis hakkında, mahkemenin, “Türkiye’nin mülkiyet ihlalinde bulunduğuna karar verirken, tazminat ödenmesine gerek görmediğini ve konu hakkında KKTC’de etkin bir iç hukuk yolu oluşturulmasını da talep ettiğini” ifade eden Aksu, ancak KKTC Taşınmaz Mal Komisyonu ile Arestis arasında dostane çözüm sağlanamadığını söyledi. Bunun üzerine AİHM’in ikinci kararında, Arestis’e 885 bin Avro tazminat ödenmesine hükmettiğini anlatan Aksu, bu tazminatın bir kısmının Arestis’in mülkünden, bir kısmının ise mülkün 1974 yılından bu yana kullanamayışından kaynaklandığını belirtti. Müvekkillerinin “vakıf evladı” olduklarının tespit edilmesi halinde, Arestis’e Taşınmaz Mal Komisyonu tarafından ödenecek tazminattan müvekkillerinin de hak talebinde bulunabileceklerini, hatta Kıbrıs Vakıflar İdaresi ile birlikte, ödeme kararı üzerine tedbir koydurabileceklerini ifade eden Aksu, ayrıca Kıbrıs Vakıflar İdaresi ve “vakıf evlatları”nın Rum kesiminde tapu iptal davası açabileceklerini söyledi.


“MARAŞ’IN GİTMESİNİN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR”


Maraş bölgesinde bulunan tüm vakıf malları için teker teker Rum kesiminde tapu iptal davalarının açılması gerektiğini anlatan Aslı Aksu, bu yolla “neredeyse tamamı vakıf topraklarından oluşan Maraş bölgesinin Türklerin elinden gitmesinin önüne geçilebileceği” görüşünü savundu.


Vakıf topraklarının, sonradan bir başka özel ya da tüzel kişiliğe devredilemeyen gayrimenkuller olduğunu anımsatan Aksu, “Arestis, söz konusu mülkün kendisine babasından miras kaldığını, tapunun yandığını, kaybolduğunu iddia etmiştir. Mülkün sahibi olduğunu hiçbir resmi evrakla ispatlayamayan Mira,Türk tarafının, söz konusu gayrimenkulün Türk Osmanlı vakıf toprağı olduğunu mahkemeye geç sunmasından da yararlanmış ve tazminata hak kazanmıştır. AİHM’in kararıyla neredeyse tamamı vakıf topraklarından oluşan Maraş bölgesinin elimizden kayıp gitmesi söz konusudur” diye konuştu.


AİHM’İN İLK KARARI


AİHM, Kıbrıslı Rum Mira Ksenides-Arestis davasında verdiği ilk kararda, Türkiye’nin “mülkiyet ihlalinde bulunduğunu” belirtmiş, ancak tazminat ödenmesine gerek görmemişti. Mahkeme, KKTC’de etkin bir iç hukuk yolu oluşturulmasını da talep etmişti.


AİHM kararının gerekçeli bölümünde, “KKTC’deki etkin bir iç hukuk yolu” olarak KKTC’deki Taşınmaz Mal Komisyonu işaret edilmiş ve Rumların bundan sonraki başvurularının bu komisyona yönlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştı.


Bu kararla, AİHM, KKTC’nin etkin iç hukuk oluşturma yeteneğine sahip olduğunu kabul ederek, tanınmamış da olsa, KKTC’nin ve işlemlerinin yasallığını teyit etmiş sayılmıştı.


AİHM, daha önce ise Titina Loizidou’nun Girne’deki mülküne ilişkin başvurusu hakkında verdiği kararda, Türkiye’yi sorumlu tutmuş ve tazminat ödemesine karar vermişti.


AİHM’İN İKİNCİ KARARI


Rum Mira Ksinedes-Arestis davasıyla ilgili olarak, KKTC Taşınmaz Mal Komisyonunun etkin iç hukuk mekanizmalarında aradığı koşulları karşıladığını belirten bir karar alan AİHM, Taşınmaz Mal Komisyonu ile Arestis arasında dostane çözüm sağlanamaması nedeniyle tazminata hükmetmişti.


AİHM’in ikinci kararında, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun Arestis’e yaptığı öneri esas alınarak maddi tazminat miktarı, 885 bin Avro olarak belirlenerek, tazminatın bir kısmının, Arestis’in mülküne, bir kısmının ise mülkünü 1974’ten bu yana kullanamayışından kaynaklanan zarara karşılık olduğu belirtilmişti

700610cookie-checkArestis davasında yeni gelişme

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.