Arkeolog Nezih Başgelen: ‘Olimpos’taki sondaj bulgularını bekliyoruz’

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Üyesi Arkeolog, yazar ve yayıncı Nezih Başgelen, Olimpos’la ilgili yaşanan sit derecesinin düşürülmesi ve koruma imar planı tartışmalarına ilişkin değerlendirmede bulundu. Olimpos’la ilgili kamuoyunda oluşan kaygılara değinen Başgelen, yürüyüş gruplarının görüntülediği arkeolojik kalıntılara da değindiği değerlendirmesinde, “Bu fotoğraflardaki durumun söz konusu alanlarla ilgili daha önceki açıklamalarla çelişmesi konuyu takip eden çevrelerde tekrar kaygılara neden olduğu  gözleniyor. Kamuoyu gibi biz de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un talimatı doğrultusunda yeni yapılan sondaj çalışmalarında elde edilen son bulgularla ilgili bilgileri yetkililerden bekliyoruz” görüşünü dile getirdi.

Türkiye’nin dört bir yanında hızla artan kültürel ve doğal mirasa yönelik tahribatlara karşı farkındalık oluşturmak amacıyla kurulan Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu gönüllülerinden Arkeolog-yazar ve yayıncı Nezih Başgelen, Olimpos’la ilgili yaşanan tartışmalara yönelik bir değerlendirmede bulundu.

Arkeolji ve Sanat Yayınları ile Arkeoloji ve Sanat Dergisi Genel Yayın Yönetmeni görevini de sürdüren Nezih Başgelen, Antalya’nın Kumluca ilçesine bağlı Yazır Mahallesi’nin sahil kesiminde yer alan dünyaca tanınan Olimpos antik kentine ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları dile getirdi: “Olympos antik kentinin yer aldığı kesim, 1972 yılından bu yana Antalya Sarısu’dan başlayan Kumluca’da Gelidonya Burnuna kadar uzanan Beydağları Sahil Milli Parkı’nın en karakteristik parçasından birisidir.  Bunun yanı sıra antik yerleşim ile ilgili alanlar da 1990 yılında 1 ve 2. Derece Arkeolojik Sit alanı ilan edilmiştir. Bu açıdan hem Milli Park hem de Arkeolojik Sit Alanıdır.

2017 yılında da yasadışı yapılanmaların olduğu sit alanının bir bölümünün  3. Derece arkeolojik sit alanı olarak düzenlenmesine karar verilmiştir. Bu karar bağlamında hazırlanan Çevre Düzeni Planı, Koruma Amaçlı Nazım İmar Planı, Koruma Amaçlı Uygulama İmar Planı geçtiğimiz süreçte Kumluca Belediyesi ve Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından askıya çıkarılmıştır. Büyük tepki çeken bu planlarda  ‘alandaki turizm talebi ve potansiyelinin değerlendirilebileceği, koruma-kullanma dengesi içinde, düşük yoğunluklu, dokuyla uyumlu, çevreye zarar vermeyen, ekolojik turizm planlaması yapılarak, alanın yasal ve planlı gelişiminin sağlanması amaçlandığı’ belirtilmesi, mevcut durum ve gelecekteki uygulamalar açısından kamuoyunda ciddi kaygılar yaratmıştır.

Pratikte ne oluyor diye bakıldığında 2. derece sit kapsamındaki Yazır köyü pansiyonlar bölgesine yönelik bu koruma amaçlı imar planında öngörülen planlamaların yapabilmesi için de koruma statüsü 3. dereceye düşürülmesi öngörüldüğü buna da halen alandaki mevcut tesislerin 2. derece içerisinde bulunmasından dolayı hepsinin kaçak durumunda olmasının neden olduğu anlaşılmaktadır.”

Yetkililerden aldığı bilgiye göre, bu değişiklik yapılırken alanda jeolojik görüntüleme ve sondaj kazıları yapılarak eser barındırmayan, yol kenarındaki pansiyonları ve bahçelerini kapsayan dar bir alanın 3. derece olarak belirlenmeye çalışıldığını kaydeden Arkeolog-Yazar Nezih Başgelen, şunları dile getirdi: “Bu pansiyonların 2. derecede kalan kısımlarının da yıkılması öngörülmüş. Plan gereği 3.derece içerisinde her türlü beton yapılaşma da yasaklanmış. Ayrıca ören yeri içindeki geniş bir alan 2.derece iken burası da 1.derece yapılmış. Antik kentin 2. derece arkeolojik sit olan kısmı da bu plan sayesinde 1. derece olmuş. Sit derece değişikliğinin Olympos antik kentini ve doğasını olumsuz etkilemeyeceği, koruma amaçlı bu imar planının Yazır’daki pansiyonları yoğunluk ve alt yapıları açısından sağlıklı hale getirmeyi amaçladığı söyleniyor. Kapasitenin kontrol altına alınacağı, temelsiz ve ahşap yapı dışında uygulama izninin zaten olmayacağı da belirtiliyor. Bu hususlar plan notlarıyla da sabitlenmiş.

Antalya’daki bazı meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ise kaçak yapılaşmaya göz yumarak gelinen durumun, zaten sorunun ana kaynağını oluşturduğunu savunuyor. Buradaki yasa dışı yapılaşmaları kollama ve daha da kalıcı olmalarını sağlayacak yasal düzenlemeleri gerçekleştirmeye kalkmanın gelecekte arkeolojik sit alanında ve milli park içindeki bu tarz yasadışı girişimlerin daha da artmasına yol açabileceğinden dolayı da kaygılılar. Bu kaygıya ülke çapında konuyu takip eden ve Olympos’u – Likya’yı seven büyük bir kitlenin de katıldığı sosyal medyadan izleniyor.”

Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Üyesi Arkeolog, yazar ve yayıncı Nezih Başgelen

Antik kentte yürütülen kazılara da değinen Başgelen, değerlendirmesinde ayrıca şu görüşleri dile getirdi: “Bu arada Olympos Antik Kenti’nde Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yelda Uçkan başkanlığında uzman bir ekiple sürdürülen kazı ve onarım çalışmalarının yeni düzenleme çerçevesinde 12 ayı kapsayacak şekilde uygulanacak olması antik kentin en iyi şekilde korunmasının da bir güvencesi olarak görülüyor. Kazı ekibinin korona kısıtları sona erdiğinde bu yıl daha geniş bir alanda çalışmaları yürütmeyi planlaması daha yetkin bilimsel koruma ilgisini de beraberinde getiriyor.

Son bir gelişme olarak ise söz konusu alanlarda son zamanlarda yürüyüş yapan çevre dostlarının çektiği ve sosyal medyaya yansıyan fotoğraflarda arkeolojik açıdan erken döneme tarihlenebilecek yapı duvarları, kayaya oyulmuş eserler ve ilginç yüzey malzemelerinin olması herkesin dikkatini çekti. Bu fotoğraflardaki durumun söz konusu alanlarla ilgili daha önceki açıklamalarla çelişmesi konuyu takip eden çevrelerde tekrar kaygılara neden olduğu  gözleniyor. Kamuoyu gibi biz de Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy’un 10 Mayıs 2020 tarihindeki açıklamasında dile getirdiği talimatı doğrultusunda yeni yapılan sondaj çalışmalarında elde edilen son bulgularla ilgili bilgileri yetkililerden bekliyoruz.”

Türkiye’nin dört bir yanında yaşanan kültürel ve doğal mirasa yönelik tehditlere karşı farkındalık oluşturmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunmak amacıyla bir araya gelen gönüllülerin oluşturduğu Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu’nun amaçları şöyle sıralanıyor:

“Anadolu coğrafyasına ve bu benzersiz coğrafyanın biçimlendirdiği kültürel birikime gönül veren insanların bir araya gelmesi için gönüllülerden oluşan bir gruptur. Platformun amacı, Türkiye’nin her bölgesinde kültürel ve doğal mirasa yönelik tehditler karşısında farkındalık oluşturmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunabilmektir. Tarihi, arkeolojik ve doğal varlıkların karşı karşıya kaldığı tehditleri belgeleyerek ilgili kurum ve kuruluşların yanı sıra kamuoyuna aktararak bilinç oluşturmayı hedefleyen platformun temel amacı bu varlıkların tanınıp korunmasına katkıda bulunmaktır. Siyaset üstü bir değerler bütünü olan ve ortak kimliğimizi oluşturan kültürel ve doğal mirasın korunması, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının olduğu kadar tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığın ortak mirası sayılan binlerce yıllık birikim, aynı zamanda yeryüzünün hafızasıdır. Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu’nun amacı, bu hafızayı canlı tutmak ve geleceğe aktarılmasına katkıda bulunabilmektir. Çünkü insanın en eski evi olan yeryüzünün hafızası, geleceğe giden yolun en önemli pusulasıdır.”

 

2421730cookie-checkArkeolog Nezih Başgelen: ‘Olimpos’taki sondaj bulgularını bekliyoruz’
Önceki haberAntalya Valisi açıkladı: En çok kaçak yapı Kaş’ta!
Sonraki haberSorun çevrede değil, insanda!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.