Arkeologlar Derneği’nden Phaselis açıklaması

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi, Phaselis’te yapılaşmaya yol açan projenin korumayı değil, tüketimi amaçladığına dikkat çekerek Bakanlığa sürecin şeffaflıkla yürütülmesi çağrısında bulundu…

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Phaselis antik kenti sınırları içerisindeki koylarda başlatılan yapılaşmaya yönelik açıklama yapıldı. Birinci derece arkeolojik sit sınırları içindeki kültür varlıkları tekil ve tekrarlanamaz özelliklere sahip olduğu kaydedilen açıklamada, projeyle ilgili sürecin şeffaflıkla yürütülmesi çağrısında bulunularak, “Söz konusu projenin ilgili koruma kurulu tarafından onaylı olduğu söylenmiş olsa da 1. derece sit alanlarına iş makinaları kullanılarak beton dökülerek herhangi bir faaliyet yapılamayacağı yasalarımızla belirlenmiştir. Bu duruma istisna kabul edilecek uygulamalar sadece ‘zorunlu’ durumlar için geçerlidir ve bu zorunlu durumlar da ören yerlerinin ziyaretleri için gezi yolları, bilet gişeleri, açık otopark gibi alt yapı çalışmaları gerekmeyen toprağa müdahale edilmeyen beton dökülmeksizin uygulanacak projelerle sınırlıdır” denildi.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından Antalya’daki Phaselis antik kentinin koruma alanı sınırları içerisinde başlatılan iki ayrı halk plajı, çevre düzenlemesi ve günübirlik yapılardan oluşan projeye yönelik tepkiler sürüyor.

İŞ MAKİNELERİ SİT ALANINA GİRDİ, KOY BETONA BOĞULDU

Projeyle ilgili ihale dosyasında yer alan bilgilere göre 2892 metreküplük derin kazı yapılacağı belirtilen arazide 1139 metreküp beton kullanılacak. İlk etapta Phaselis antik kentinin kuzeyinde yer alan Alacasu (Cennet) Koyuna iş makinelerinin inerek derin Kazı yapılması ve beton dökülmesiyle başlatılan projeye kamuoyundan tepkiler yükseldi.

ARKEOLOGLAR DERNEĞİ’NDEN PHASELİS AÇIKLAMASI

Arkeologlar Derneği İstanbul Şubesi de konuyla ilgili bir açıklama yaparak Bakanlığa sürecin şeffaflıkla yürütülmesi çağrısında bulundu. Ayrıca Bakanlığa bağlı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne de konuyla ilgili bir başvuru yapan derneğin açıklamasında, “Antalya-Beydağları Milli Parkı sınırları içerisinde ve 1. derece arkeolojik sit alanı olarak koruma altında olan Phaselis Antik Kenti çevresinde gerçekleştirilen düzenleme çalışmalarında, koruma koşulları ile uyumsuz bir şekilde ağır iş makinaları ile alanda çalışıldığı doğal doku ve tarihi çevrenin tahrip edildiği, basın ve sosyal medya üzerinden izlenmektedir. Ancak, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından söz konusu çalışmalarla ilgili olarak projenin Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 13.10.2022 tarih ve 14634 sayılı ve 15.11.2022 tarih ve 14780 sayılı kararları ile uygun bulunduğu ve 14.02.2023 tarihinde projenin uygulama işine başlandığı, ilgili Müze ve Kazı Başkanlığı’nın denetiminde çalışmaların devam ettiği, doğaya ve tarihi eserlere yönelik bir zarar verilmediği yönünde kamuoyuna bilgi verilmiştir” denildi.

Birinci derece arkeolojik sit sınırları içindeki arkeolojik kültür varlıklarının tekil ve tekrarlanamaz özelliklere sahip olduğu vurgulanan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

‘PROJE İÇİN BİR ZORUNLULUK YOK’

“Söz konusu projenin ilgili koruma kurulu tarafından onaylı olduğu söylenmiş olsa da 1. derece sit alanlarına iş makinaları kullanılarak beton dökülerek herhangi bir faaliyet yapılamayacağı yasalarımızla belirlenmiştir. Bu duruma istisna kabul edilecek uygulamalar sadece ‘zorunlu’ durumlar için geçerlidir ve bu zorunlu durumlar da ‘ören yerlerinin ziyaretleri için gezi yolları, bilet gişeleri, açık otopark’ gibi alt yapı çalışmaları gerekmeyen toprağa müdahale edilmeyen beton dökülmeksizin uygulanacak projelerle sınırlıdır. Bakanlığın açıklamasından anlaşıldığı üzere bu proje, turizm amaçlı bir çalışma için planlanmış olup herhangi bir zorumluluk arz etmemektedir. Dolayısıyla 1. derece arkeolojik sit alanlarında ağır iş makinaları kullanılarak ve toprağa müdahale edilip geniş alanlara betonlar dökülerek yapılan müdahaleler yasalarımızla uyumlu görünmemektedir.

TARİH, DENİZ VE ORMAN BİR ARADA

Aynı zamanda Antik bir liman yerleşimi olan Phaselis Antik Kenti, günümüzdeki coğrafi isimleri ile, Tahtalı Dağı ve Antalya Körfezi’nin batı kıyıları arasında bir yarımada üzerine kuruludur. Antik kentin doğal çevresini orman, bataklık, kumsallar ve deniz oluşturmaktadır. Özetle, burası coğrafi konumu nedeniyle sadece arkeolojik varlıkların bulunduğu bir alan değil, aynı zamanda kara ve deniz ekosistemlerini de barındıran önemli bir doğal yaşam alanıdır. Dolayısıyla, kültürel ve doğal varlık sahibi Phaselis, koruma mevzuatlarında arkeolojik sit alanı, milli park, devlet ormanı gibi farklı yasal statülerle karşılığını bulmaktadır.

‘TÜKETİM AMAÇLI BİR TESİS YAPILMAK İSTENİYOR’

Sonuç olarak söz konusu projenin, paylaşılan sınırlı bilgilerinden ve alanın doğasıyla uyumsuz olduğu gözlenen hafriyat ve beton dökümü çalışmalarından hareketle bu alanda insanların kullanma ve tüketme ihtiyaçlarına cevap veren bir plaj tesisinin yapılmak istendiği anlaşılmaktadır. Bu alanın, çeşitliliği gözeten, bu değerlerin etkileşimini güçlendiren, geçmiş yıllardaki kitlesel mekan tüketiminden kaynaklı tahribatı onaran, koruma ve bilimsel araştırma projelerine ihtiyacı vardır. Şüphesiz bu kapsamda öncelikle tüm uzmanlıkların, ilgili kurumların ve yerelin bilgisini, hazırlık, uygulama ve izleme süreçlerine dahil eden, alana özgü bütünleşik bir koruma stratejisi gereklidir. Ancak böyle bir stratejiden hareketle ve ekoloji temelli tasarımlarla tahribata neden olmayan ve uzlaşılan çözümler üretilebileceği düşünülmektedir.

‘DOĞA VE KÜLTÜR KORUNMALI’

Phaselis Antik Kenti ve çevresinin sadece insanların alandaki tüketiminin ihtiyaçlarına yanıt veren çözümlerle değil; doğanın, kültürün, canlı yaşam alanlarının birlikteliğinin korunduğu bir alan olarak geleceğimize aktarılabilmesi kamuoyunun haklı hassasiyetlerinin önemli bir gereği olarak bu sürecin şeffaflıkla ilerlemesi, süreç ve projeyle ilgili kurul kararları, proje ve raporlarının birer örneğinin kamuoyu ile paylaşılmasının zaruri olduğu düşüncemizi kamuoyuna duyururuz.”

2673550cookie-checkArkeologlar Derneği’nden Phaselis açıklaması
Önceki haberAydın Çubukçu: İş birliğine karşı el birliği
Sonraki haberKelimeler vücut bulduğunda tiyatro olur…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.