Atatürk Havalima’nında Türkiye aleyhine faaliyetler

Evet yanlış okumadınız.

Ama sakın yanlış anlamayın: sözünü ettiklerim öyle “bölücülerin” ya da “teröristlerin” faaliyetleri değil. Türk yetkililerin “Türkiye’nin imajına zarar veren uygulamaları” söz konusu faaliyetler. Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki ilişki gene bir “kriz dönemi” geçirmekte.

3 Ekim’e bir ay kala heyecan oldukça yüksek. Sivil toplum kuruluşları bir çok Avrupa Birliği üyesi ülkenin başkentlerinde kamuoyunu kazanmaya çalışıyorlar.
Herkes elinden geldiğince katkıda bulunmaya çalışıyor. Ama Atatürk Havaalanı’nda “evlere şenlik” bir uygulama var ki, bu da insanları gene Türkiye’ye “geldiklerine geleceklerine pişman ediyor”. AB adayı bir ülkeye hiç yakışmayan sahnelere neden olan bu uygulama sanırım ne sorumluların ne de milletvekillerinin farkına varmadıkları bir olay. Çünkü VIP’den giriş, çıkış yaparsanız bu uygulamayı görme şansınız yok.

Normalde THY ile Bodrum’a ya da Antalya’ya uçan ve büyük bir ihtimalle çok memnun kaldığı tatili bitince geri dönen bir Alman ya da Fransız ailenin uçak yolculuğu onlara güzelim tatillerini “zehir” edebilmekte. Biliyorsunuz THY yurtdışından yaptığı seferlerde Bodrum ya da Antalya yolcularını İstanbul üzerinden aktarmalı uçurmakta. Eskiden bu bir sorun değildi. İstanbul’a gelenler transit yolcu olarak Bodrum ya da Antalya uçaklarına biniyorlardı. Pasaport işlemleri de indıkleri son havaalanında yapılıyordu.

Şimdi öyle değil. “Süper zeki” bir sorumlunun “süper bir uygulaması” nedeniyle İstanbul’a gelen yolcular pasaport polisi önünde yığılıyorlar. Genellikle binecekleri uçaklar otuz yada kırk dakika sonra kalkacak yolcular uçaklarını kaçırma ihtimalini çok arttıran bir pasaport mühür sırasına giriyorlar. Bu sıralar oldukça uzun ve pasaportları mühürleyen polisler de oldukça yavaş olduklarından bekleyenler her geçen dakika uçağı kaçırma ihtimalleri arttığından daha bir sinirli oluyorlar.
Bu sıralarda genelde karşılıklı anlaşılmayan dillerde kavgalar gündeme geliyor.

Uçağını kaçırmak istemeyenlerin sıra atlamaya çalıştığı ve bunu diğerlerinin “Çanakkale Geçilmez” dercesine önlemeye çalışmaları Türkiye’de huzurlu bir tatil yapmaya gelenlerin büyük bir huzursuzluk yaşamasına neden oluyor. Pasaport polisinin önünden geçenler ilk önce bir dış hatlar çıkış salonuna çıkıp oradan da hızla iç hatlar salonuna doğru koşturmaya başlıyorlar. Çünkü artık transit uygulaması yok! Ter içinde sırıl sıklam Bodrum ya da Antalya uçağına yetişenler bu acayip uygulamayı anlamakta güçlük çekiyorlar. Üstelik dönüşte daha başlarına neler geleceğini bilmediklerinden bu uygulamayı unutmaya ve tatilin tadını çıkarmaya hazırlar.
Büyük bir ihtimalle tatillerinin tadını çıkarıp, Türkiye hakkında çok olumlu düşüncelerle Bodrum ya da Antalya havaalanlarına gelenler uçakları İstanbul’a geldiğinde doğru düzgün bir açıklama yapılmadığından ve yazılı açıklamalar da yeterli olmadığından ilk olarak iç hatlardan çıkıp birinin peşine takılmış bir “sürü” halinde otoparka giriyorlar. Otomobillerin arasında yürüyerek dış hatlara ulaşıyorlar.

Dış hatların ana giriş kapılarından sanki “yolcu uğurlamaya gelenler” gibi tekrardan sıfırdan giriş yapıyorlar ve ilk olarak kontrol sırasında beklemeye başlıyorlar.
Oradan çıkınca sıra tekrardan pasaport sırasına geliyor. Onlar da upuzun sıralar olarak sabırla beklemeyi gerektiriyor. O sıralarda ise tam anlamıyla “kavga var”.
Uçaklarının kalkmasına çok az bir zaman kalan yolcular sıranın en arkasından en önüne gidebilmek için dil dökerken, buna razı olmayanlar ve çok farklı diller nedeniyle birbirlerinin dertlerini de anlayamadıklarından her önlerine geçeni “sahtekarlık yapıyor” diye değerlendirenler başlıyorlar bağırıp çağırmaya. Duruma müdahale etmesi istenen polisler de bu konuda bir şey yapamıyorlar. Çünkü uçağı kaçırmasın diye birine göz yumsalar arkada aynı durumda en az elli kişi daha var.
Tam bir çile haline getirilmiş durumda ortam bu uygulama ile.

Oysa Bodrum ya da Antalya’dan yola çıkanın pasaport işlemi o havaalanlarında yapılsa ve İstanbul’da onlar transit yolcu olabilseler pasaport sıraları çok rahatlayacak. Üstelik Avrupa Birliği kamuoyunda imaj sorunu olan bir ülke olarak Türkiye’nin en modern havaalanında bir “Sudan atmosferi” hiç te güzel olmuyor.

Türkiye’den ayrılan turistler son anda çok kötü anılarla uçağa binmek zorunda kalabiliyorlar. Bu kaosa bir son verilmesi şart, daha fazla geç kalınmadan.

***

MSN VE KÜLYUTMAZ KULLANICILARI

Otelde sabah uyanan adam ilk iş olarak ödünç aldığı laptopu açıyor ve yüzünü yıkamak üzere banyoya giriyor. Eşi de onun uyandığını fark edip yanına geliyor. Eşine bir jest olarak “istersen bendeki laptopu kullanabilir ve e-maillerine bakabilirsin” diyor adam. Eşi de laptopun başına geçiyor. Adam keyifle sakal traşını olmakta ve o gün birlikte neler yapacaklarını ve de İstanbul’un tadını nasıl çıkaracaklarını düşünmekte. O sırada eşi banyonun kapısında ve suratı asık.

“Ne o e-maillerinin arasında canını sıkan bir haber mi vardı ?” diye soruyor adam. Eşi pek ses vermiyor. Duşa yöneliyor. Adam “allah allah gene ne oldu da bizimkinin suratından düşen bin parça” diye düşünüyor. Traşını bitirip dışarı çıkarken duşun altından eşi “sen de git biraz e-maillerinle ilgilen” diyor.

Adam laptopun başına geçiyor ve ilk olarak ekranın tepesine yerleşmiş bir kutucuktaki “Fındıkkıran Handan seninle arkadaş olmak istiyor” yazısını okuyor. Ardından bir msn mesajı alt köşeden çıkıp, “Hayalet sevgilim neden cevap vermiyorsun” diye soruyor. Adam birden farkına varıyorki eşi az evvel bunları ve kimbilir daha neleri okudu.
Çünkü ödünç olarak kullandığı laptopla internete girdiğinde bir şekilde otomatik olarak MSN de devreye girmiş bulunuyor ve sanki birileri bu MSN adresinin aktif hale gelmesini pusuya yatmış bekliyorlarmış gibi başlıyorlar “mesaj yaylımına”.

Adam hemen banyoya koşuyor ve “Sevgilim şimdi anladım herşeyi” diyor. Eşine laptopun ve içindeki kartın kendisine ait olmadığını ve gelen mesajların da kendisi ile bir ilişkisinin olmadığını anlatıyor. Kadın bu ortaya çıkan durumdan çok memnun bir yüz ifadesi ile kendisinin tam e-maillerini okurken bir “hayalet sevgilim merhaba” mesajı geldiğini ve onun da ne yapacağını bilemediğini ve hemen mesajı kapattığını anlatıyor. Neyse sorun çözülüyor ve onlar da İstanbul’un tadını çıkarmak üzere dışarı çıkıyorlar.
Eşi arkadaşlarını ziyaret ederken “ben de bir bakayım e-mailimde yeni bir şey var mı?” diye düşünen adam otele geliyor ve laptopun başına geçiyor.

İlk iş olarak hemen MSN’in açılmaması için gereken adımları atıyor. Ancak becerememiş olmalıki tam kendisine gelen bir mesajı okurken “çok çirkin olduğum için kimse benimle çıkmıyor” rumuzlu biri “merhaba” diye sohbete başlıyor. Adam ilk önce bu mesaja kayıtsız kalmaya karar veriyor. Ancak “çok çirkin olduğum için kimse benimle çıkmıyor” avını yakalamış bir avcı kararlılığıyla atağa geçmiş durumda. Adam ya laptopu hepten kapatacak ya da bir çözüm bulmak zorunda. “Sorry, bu laptop benim değil. Ben şu anda sadece ödünç kullanıyorum. Lütfen başka mesaj yollamayın. Ben de şu ana kadar okuduğumu unuttum. Teşekkürler.” diyerek kendince bir çözüm buluyor.

“Yemezler. Şimdi de bu numaralara mı başladın.” ilk aldığı cevap oluyor. Bir iki cevap daha yazarak karşı tarafı ikna etmeye ve daha fazla yazmasını engellemeye çalışıyor ama nafile. “Çok çirkin olduğum için kimse benimle çıkmıyor” oldukça uzun bir süre yazmakta israr ediyor. Sonunda bir şekilde durumdan şüphelenerek “siz kimsiniz” diye sorduğunda adam rahatlıyor.

Ancak bu kimlik kontrolüde verilen kısa cevaplara rağmen çekilmez hale gelince adam adını yazıyor. Ve “çok çirkin olduğum için kimse benimle çıkmıyor” başka bir MSN adresine yöneliyor. Kim bilir belki orada oturan doğru kişidir. Evet internet çıkalı ve MSN ve de benzeri olanaklar gündeme geleli insanlar artık “körlemesine” diyaloglar içindeler ve aslında kimlerin mesajlarını okuduğu konusunda bile kesin bilme şansları yok. İşte böyle ortamlarda yazışanlara karşıdan “ben o değilim ve yazmayın” mesajı geldiğinde inanmalarını sadece tavsiye edebilirim.

1614410cookie-checkAtatürk Havalima’nında Türkiye aleyhine faaliyetler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.