Matt Hancock’un sağlık bakanlığından istifasıyla sonuçlanan skandalda ilginç tartışmalar yaşanıyor. Bakan kendisi gibi evli olan 3 çocuk annesi danışmanı Coladangelo’yu ateşli bir şekilde öperkenki görüntüleri tabloid gazete The Sun’ın kapak haberiydi.
Bu skandalın iki ayağı vardı: Hancock’un eşini aldatması ve bir bakan olarak salgında mesafe kurallarını hiçe sayması. Benim içinden geldiğim kültüre göre bakanın eşini aldatması öncelikli istifa nedeni olmalıydı. Öyle ya içinde yalan var. Yalancının söylediği doğrularda yalandır artık…
Ammavelakin İniltere’deki tartışmalarda “mesafe kuralı” öne çıktı. Ulusal basına yansıdığınca hem muhalefetten hem de halktan bakana yönelik “Halka verir talkını, kendi yutar salkımı” eleştirileri baskındı. Zaten Hancock da, Twitter’dan paylaştığı video ile “Mesafeyi koruyamadığım için istifa etmek zorundayım” dedi.
Geçen nisanda da Hancock ve kız kardeşi Emily Gilruth’un, Ulusal Sağlık Hizmeti’nden (NHS) ihale alan bir şirkette hissedar oldukları ortaya çıkmıştı. Hancok, Mart ayındaki yayımladığı mal beyannamesinde Topwood isimli şirketin yüzde 15’inden fazlasını satın aldığını açıklamıştı. Öte yandan belge depolaması, imhası ve taranması gibi işleri yürüten firma, bu yıl NHS Galler’de 300 bin sterlinlik bir ihaleyi almış. Etik olarak bakanın istifasını gerektiren bu usülsüzlük kapatılmıştı.
“Benim kültürüme göre” cümlesini biraz açmak istiyorum dostlar. Hiç kimse başka bir kimseye tapulu değildir. Evliyken de insanlar bir başkasına aşık olabilir. Bana göre böyle durumda ilk olarak eşi ya da sevgilisiyle yollarını hemen ayırarak yalansız, dolansız ve sancısız bir çözüm üretmek gerekir. Bakan eşine karşı maske takmış ama salgına karşı takmamış. Oysa tam tersi olmalıydı. Hancock bir günde hem ailesinden hem de koltuğundan oldu. Hak etti zaar!
***
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Hatay’da yaptığı konuşmada, İngiltere’de Covid-19 aşısı yapılması karşılığında 100 sterlin ücret alındığını söyledi. Çuvalla para alan binlerce danışmanı cumhurbaşkanını yalancı durumuna düşürdü. Galiba danışmanlar “Efendim şöyle iyisin böyle iyisiniz” diye gaz vermekten başka bir halt yapmıyorlar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu gafı İngiltere’de de yankı buldu. Öncelikle BBC bu iddianın doğru olmadığını aktaran çok nazik bir haber yaptı. Türkiye’deki havuz medyası olsa düzeyi düşürür “Yalancı” diye manşet atardı. İşte kültür farkı.
Ülkenin en üst düzey aile doktoru ve çeşitli güvenlik kuruluşlarının yaptığı ortak açıklamada, Covid-19 aşısının sadece NHS üzerinden yapıldığı ve bedava olduğu, sağlık görevlilerinin aşı karşılığında asla para istemeyeceği vurgulandı. Ayrıca Türkiye’de parası yetmediği için hastanede rehin kalan hasta haberlerini unutmadık. İngiltere’de sağlık sistemi bedava. Daha geçen gün NHS, Arthur isimli bir bebeğin gen tedavisi için 1,75 milyon sterlinlik Zolgensma adlı ilacı bedava sağladı.
Bu arada İngiltere’nin yurtdışı seyahatlere salgın yasağını değerlendirdiği 24 Aralık öncesinde Türkiye’nin kırmızı listede olmasını değerlendiren Recep Tayyip Erdoğan, “İngiltere’de biraz sıkıntı var, ben Boris Johnson ile görüşmemi yaptım, inşallah orası da kaldıracak ben buna inanıyorum” demişti. Oysa bu kurumsal bir karardı. Boris Johnson’un yapacağı bir şey yok. Türkiye’de kurumlar paravanlaştığı için bu demeç de pek göze batmadı. Zaten Türkiye’de halk da “fatura kesmezsen kaç lira olur” demiyor mu?