Barzani’nin Türkiye’ye davet edilişi

Türkiye’de sular başka bir yönde ısınmaya başladı. PKK,17 yıldır devam ettirilen üçüncü dönemin fiilen bittiğini ve dördüncü dönemin başladığını açıkladı. Dördüncü dönemin, bölgesel politik dengeleri çok ciddi oranda etkileyeceği anlaşılıyor.

PKK’nin sorunun demokratik ve barışçıl yöntemlerle çözülmesi talebine karşı, devlet hemen her gün oyalama yöntemlerine başvurdu ve süreci kendi lehine çevirmek için akla gelebilecek bütün Osmanlı oyunlarını oynadı. Her oyun Kürt halkı tarafından boşa çıkartıldı. Tersine ‘Kürt Toplumsal Hareketi’ bu süreçlerden çok daha güçlenerek çıktı.

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, ABD, Avrupa, Ortadoğu ve Kafkasya bölgesini sürekli turlayarak, Kürtlere yönelik uygulanmaya konulan konsepte açık destek almaya çalışıyorlar.

Kürt politik güçlerinin tasfiyesini bölgesel dış ilişkilerin merkezine oturttururken, içte de bütün hazırlıklarını çok daha kapsamlı bir savaşa göre yapmış bulunuyor. Daha önceki gibi savaş reklamına girmiyor. Her yönelimde aldığı yenilgi ordunun prestijini kırmakla kalmadı, esasen iç politik gücünü kaybettirdi. Bu kez adı konulmamış bir savaşı daha üst boyutta sürdürürken yenilgi korkusunu ensesinde hissediyor. PKK’nin dördüncü dönem stratejisinde savaşın orta ve üst düzeyde aktif ‘savunma’ sürecine girileceğini açıklaması, devleti bir bütünlüklü olarak tedirgin etti. Çatışmaların da yükselme eğilimi içine girmeye başlaması, önümüzdeki süreçte politik ortamın çok kapsamlı olarak değişeceğini ortaya koyuyor.

Devlet yeni bir yenilgi almaktan korkuyor. Bu kez alacakları yenilgiler sadece AKP ve generalleri değil, sistemi temelden sarsacaktır. Bunun farkında oldukları için, kendilerine yeni ‘figüranlar’ aramaktadırlar. Yani Kürtlerin bir kısmına karşı yürüttükleri savaşta Kürtlerin bir başka kesiminden yararlanmak istiyorlar.
PKK’nin dördüncü dönem stratejisini uygulamaya konulacağını açıklamasıyla, Kürdistan Federe Hükümeti Başkanı Mesut Barzani, Dışişleri Bakanlığı tarafından Ankara’ya davet edileceği açıklandı. Bu davetin alt yapısı da yakın bir dönem önce Neçhivan Barzani’nin Türkiye gelişinde planlandı.

Barzani’nin Türkiye’yi ziyaret etmesinde yadırganacak bir durum söz konusu değildir. Türkiye ile Kürdistan Federasyonu birbirine sınır olan iki devlet olup aralarında ekonomik, politik ve diplomatik ilişkilerin olması çok doğaldır. Ancak Türk devleti, hala Kürdistan Federe Yönetimini tanımıyor. Kürdistan bölgesine ‘Kuzey Irak Yönetimi’ ve Barzani’ye de ‘Aşiret Reisi’ diyor. Türk Dışişleri Bakanlığı, Barzani’yi hangi sıfatla davet etmektedir. Bu dahi henüz netleşmiş değil. Türkiye’ye gelmekten ‘memnunluk duyacağını ve AKP hükümeti ile çok iyi anlaştığını’ söyleyen Barzani, başka ülkeler gittiği sıfatla mı gelecek? Protokol de Kürdistan bayrağı bulunacak mı? Onlarca devlet, Erbil’de konsolosluk açmışken, Türk devleti henüz böylesi bir girişimde bulunmuş değil. Çünkü Kürdistan gerçeğini kabullenmek istemediğinden Kürdistan Federasyon’unu da tanımak istemiyor. Öyle ki, üzerinde ‘Kürdistan’ yazan uçakların Türk hava limanlarına inişine dahi izin vermiyor.

Bütün bunlara dair Türk devletinin politikasında hiçbir değişiklik olmadığı halde, yıllardır davet bekleyen Barzani’nin bugünlerde çağrılmasının bir nedeni olmalıdır. Peki, bu neden, Türk devletinin Kürt politikasındaki stratejik değişikliği midir? Kürdistan gerçeğini kabul ederek yeni politikalar geliştirmek istemesi midir? Olmadığı biliniyor. Geriye ne kaldı: Türkiye’nin bayatlayan ve onlarca kez denenen ‘Kürdü Kürde tasfiye etme’ politikasıdır.

Dikkat edin, Barzani, Kürdistan bölge başkanıdır, ama Cumhurbaşkanı ve Başbakan tarafından değil Dışişleri Bakanlığı tarafından davet edileceği söylendi. Yani üçüncü derecede bir diplomatik karşılama. Bu yönetimin uygulanması dahi, devletin politik yöneliminin arka planını çok net olarak ortaya koymaktadır.
Kürtler arasında ulusal ittifak projesinin çok daha güncel olarak konuşulduğu ve somut çalışmaların yapıldığı bugünlerde, Barzani’nin Ankara’ya çağırılması, ulusal ittifak çalışmalarının engellenmesine yönelik atılan adımlardan biridir. Özellikle PKK ve Kürdistan Federasyon Güçleri başta olmak üzere Kürt politik güçlerini kapsayacak bir ‘Ulus Kongre’nin toplanma başarısının gösterilmesi, Kürt politik mücadele tarihinde bir dönüm noktası olacağı bilinen bir olgu. Derin ve kirli stratejiler uzmanı Davutoğlu bunu çok daha iyi görüyor. Bütün dikkate bunu engellemeye ve boş çıkarmaya vermiş bulunuyor. Özellikle PKK’nin dördüncü dönem stratejisinde, bundan böyle ‘kendi demokrasimizi ve kendi sistemimizi kurmayı esas alacağız’ tespiti, Kürdistan coğrafyasında yeni bir dönemin başlanması anlamına geliyor. Kürtlerin parçalı halinin devam etmesi için bir tarafa küçük ama tehlikeli rüşvetler vermeye başlayan Türkiye, Güney Federasyon Yönetimi üzerindeki politik manevralarını arttırmaya başladı.

Ulusal değerlere önem verdiğini sürekli vurgulayan Barzani, Ankara’ya geldiğinde, Kürtler arası çatışmanın içinde olmayacaklarını belirtmeli, Kürtlerin önemli bir kesiminin tasfiyesinde hiçbir şekilde rol almayacaklarını kesin bir dille açıklamalı, sorunun savaş yöntemleriyle değil barışçıl ve demokratik yöntemlerle çözümünü benimsediklerini vurgulamalıdır. Ayrıca Barış ve Demokrasi Partisi yöneticileriyle de görüşerek Kürtler arası birliğin önemine dair mesajını tekrarlamalıdır.

1606840cookie-checkBarzani’nin Türkiye’ye davet edilişi

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.