Basın Özgürlüğü Günü

Tüm dünyada 1993’ten beri 3 Mayıs Basın Özgürlüğü Günü olarak kutlanıyor. Basını özgür olan ülkelerde bugün bayram havasında kutlanıyor olabilir ama, bizim gibi ülkelerde bugünün anlamı trajik bir boyut kazanıyor..

Her yıl olduğu gibi bu yıl da merkezi ABD’de bulunan Freedom House, Dünya Basın Özgürlüğü Günü öncesi yıllık raporunu yayımladı. Rapora göre; 197 ülkede yapılan araştırma neticesinde 66 ülkede basın “özgür”, 72 ülkede “kısmen özgür”, 59 ülkede de “özgür değil”. Türkiye bu yıl da “kısmen özgür” kategorisinde yer alıyor. Türkiye’nin basın özgürlüğü puanı geçen yıla oranla bir puan gerilemiş ve 117. sıraya düşmüş.

Buna şaşırmamak gerek. Ne de olsa Türkiye dünyada en fazla tutuklu gazetecinin bulunduğu ülkelerden biri. Üstelik Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu’nun basınla ilgili hükümleri değişmediği müddetçe Türkiye’de gazetecilerin hapse girmesini önlemek mümkün görünmüyor.

Hükümetin de tutuklu gazeteciler konusunda fazla hassasiyet gösterdiğini söyleyemeyiz. Öyle ki Başbakan Recep Tayyip Erdoğan “hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum” diyen Amerikalı yazar Paul Auster’e “Aman, biz de sana bayılmıyorduk, gelmezsen gelme” diyebiliyor.

Aslında Türkiye’de basın hiçbir zaman özgür olmadı. Türkiye Cumhuriyeti boyunca değil, öncesinde de, yani Osmanlı İmparatorluğu döneminde de zaman zaman yaşanan olumlu hareketler dışında özgür bir basından söz edemeyiz.

Biz öğrencilerimize basın özgürlüğünü; haberlerin, düşünce ve kanaatlerin sansüre tabi olmaksızın basın yoluyla serbestçe yayılabilmesi olarak öğretiyoruz. Öte yandan basın özgürlüğünün okuyucunun haber alma hakkını içerdiğini de kabul ediyoruz. Yani basını özgür olmayan ülkelerin halkları da özgür değildir; en azından haber alma özgürlükleri ellerinden alınmıştır.

Basının AK Parti’den önce de özgür olmadığını bir gerçek ancak, AK Parti en ufak bir aykırı ses duymak istemiyor. Bu yüzden ilk günden itibaren kendi medyasını oluşturuyor. Kendinden olmayanı ise iktidar gücünü kullanarak susturmak istiyor.

Her ne kadar Başbakan “on yıl öncesine göre çok daha özgürüz” diyorsa da biz göremiyoruz.

Aksine eskiye oranla sansür daha da artmış durumda. Çünkü işin içine internet siteleri de girdi. Türkiye’de şimdiye kadar 4 bine yakın internet sitesi yasaklanmış. Bunların içinde “YouTube” ve “Geocities” gibi önemli sitelerin olduğunu da unutmayalım.

Sonuçta basın özgürlüğü konusunda sütten çıkmış ak kaşık değiliz ama, önemli olan varolan kötü koşulları iyileştirmek olmalı. Bunun içinse sadece basın mensuplarının değil, sanatçısından memuruna, sivil – resmi herkesin hapis korkusu ve sansür olmadan konuşma, yayınlama ve örgütlenme özgürlüğü olmalıdır.

Bu özgürlüğü düzenleyecek olan mercii de hükümettir.

AK Parti olaya bir de bu açıdan bakmalıdır.

3 MAYIS NASIL GEÇTİ

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü için dünyanın dört yanında kutlamalar ve toplantılar düzenlendi.

BBC Türkçe’nin haberine göre, ancak veriler basın özgürlüğünü kısıtlayan gelişmelerin birçok coğrafyada devam ettiğini ortaya koyuyor.

Kısa adı RSF olan Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü’nün verilerine göre 2011 yılında dünya çarpında 66 gazeteci öldürüldü.

Bu rakam bir önceki yıl öldürülen gazeteci sayısından yüzde 16 daha fazla.

RSF’nin verileri 2011’de 1044 gazetecinin tutuklandığını, 1959 gazetecinin saldırıya uğradığını, 499 basın kurumunun sansüre mağruz kaldığını, 71 gazetecininse rehin alındığını ortaya koyuyor.

RSF, 2012’nin ilk dört ayında ise 21 gazetecinin öldürülüp 161’inin hapse atıldığını bildiriyor.

‘En fazla sansür uygulayan 10 ülke’

ABD merkezli Gazetecileri Koruma Komitesi (CPJ) ise yayınladığı son raporunda dünyada en fazla sansür uygulayan ülkeleri belirledi.

Afrika ülkesi Eritre’nin başı çektiği listede yer alan diğer ülkeler şunlar: Kuzey Kore, Suriye, İran, Ekvador Ginesi, Özbekistan, Birmanya, Suudi Arabistan, Küba ve Belarus.

CPJ ve birçok basın örgütü değerlendirmelerini farklı kriterler üzerinden yapabiliyor.

Türkiye’nin sicili kötü

Türkiye’deki 93 basın meslek örgütünü bünyesinde barındıran Gazeteciler Özgürlük Platformu’nun (GÖP) Dünya Basın Özgürlüğü Günü’yle ilgili açıklamasında ülkede 100’e yakın gazetecinin hapiste bulunduğu belirtildi.

GÖP’e göre bu sayı geçen yılın 3 Mayıs’ında 60 idi.

Gazeteciler hakkında açılmış davaların 10 bini bulduğu belirtildiği açıklamada ‘oto sansürün de gazeteciler arasında virüs gibi yayılmasına’ dikkat çekildi.

ABD merkezli Freedom House’un ‘2012 Basın Özgürlüğü’ raporuna göre Türkiye 121. sırada.

Türkiye, RSF’nin 179 ülkeden oluşan basın özgürlüğü listesinde ise yine gerilerde, 148. sırada yer alıyor.

Uluslararası Af Örgütü’nün Dünya Basın Özgürlüğü Günü nedeniyle yayınladığı açıklamada birçok ülkeyle birlikte Türkiye de eleştirildi.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de ise gazeteciler keyfi olarak uygulanan ve azınlık muhalif fikirleri kovuşturmak amacı ile kullanılan yasalar uyarınca gözaltına alındı. Gazetecilerin bazıları uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde ifade özgürlüğü hakkının kısıtlanabileceği hususlardan daha geniş bir tanıma sahip olan Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesi uyarınca gözaltına alındı. Türkiye’nin terörle mücadele mevzuatında terörizmin tanımı fazlasıyla geniş, muğlak ve ayrıca uluslararası insan hakları hukukunun gerektirdiği yasal kesinlikten yoksun bir şekilde yapılıyor.”

En özgür ülkeler Kuzey Avrupa’da

Freedom House’un listesinde basın özgürlüğü alanında en özgür ülkeler Kuzey Avrupa’da yer alıyor.

197 ülkelik listede Finlandiya birinci sırada yer alırken bu ülkeyi Norveç, İsveç, Belçika, Danimarka ve Lüksemburg takip ediyor.

ABD listenin 24. sırasında yer alırken İngiltere ise 31. sırasında.

Listenin son sırasında ise Kuzey Kore yer alıyor.

Kaynak:

http://www.bbc.co.uk/

670170cookie-checkBasın Özgürlüğü Günü

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.