Behiye Aksoy, telif hakları ve huzur evleri

Güzel bir kadin, bir anne, bir Assolist, bir söhret, bir yildiz, BEHIYE AKSOY… Insanlar yaslandikca çesitli hastaliklar da ortaya çikmaya basliyor. Elbette bu da bir bedeldir, ödenir, ödenen bedel herkes için farklidir. Haketmek ya da haketmemek degildir sonunda ödenen, yasadigimiz, sadece dogdugumuzda yazilan alinyazimizdir. Bir gün herkesin yasayacagi ve ne kadar kalabaliklar içinde yasamis olsa da, yalniz kalacagi, bütün parlak gök cisimleri gibi asikardir. Nasil ki siirin ülkesi özgürlüktür, yalnizligin ülkesi de özgürlüktür.

Stefan ZWEIG’ in çok sevdigim bir sözü var. ”Bütün yalnizlar gibi özgür, bütün özgürler gibi yalniz”, der… Behiye AKSOY’u TV Anahaber Bülteni’nde gördügüm zaman,maziyi hatirladim, ilk kez Baltalimani Grand Gazinosu’nda sahnede seyretmistim. Çok güzel, ceylan gibi bakan, iri gözleri vardi ve sarkisini söylerken, seyircinin gözünün içine bakarak söylerdi, ben sahne kenarindaki ön masalardan birinde oturdugum için, bana bakisini çok iyi hatirliyorum, güzel kokan parfümünü ve zerafetini de…sesini ve yorumunu da çok severim. ”Ahimi hicranimi sakladim”, ‘Tez geçsede her sevgide bin hatira vardir”, ”Artik yeserecek bir dalim yok”, ”Kapin her çalindikca o mudur diyeceksin” sarkilarini yorumlayisi, sesi hiç kulagimdan silinmez, yillar da silemez, demek istiyorum. Tipki, Müzeyyen SENAR, Serap Mutlu AKBULUT,Merve UTANDI, Çigdem YARKIN gibi.
Artik hiç bir sey hatirlamiyormus Behiye AKSOY, kader böyle yazmis, bence Halkimiz ve bilhassa sevenleri, hep hatirlayacak, Türk Sanat Musikisi’nin en degerli kadin seslerinden birisidir çünkü.
MESAM, MSG ve MÜYORBIR gibi sanatçilarin telif haklarini korumaya çalisan kuruluslar var, sanatçilar yasarken, saglik sigorta primlerini zamaninda öderlerse, faydalanabildikleri saglik sigortalari var, MESAM sayesinde… vefatlarinda verdikleri hizmetler var, MESAM sayesinde…
Yalniz ve hasta oldugunuzda, saglik sigortaniz, sizin en yakininizdan daha yakin oluyor, kendinizi güvende hissediyorsunuz. Nerden mi biliyorum, çünkü MESAM’a, henüz Konservatuar ögrencisi iken, Erol SAYAN Hocamin hatirlatmasi ve tesvikiyle, Besteci-Sözyazari olarak, 3249 No lu üye kaydimi yaptirmistim, ve sözünü ettigim saglik sigortamdan çok fayda gördüm, yalnizligimi ve yoksunlugumu hiç hissetmedim, Mapfre Genel Yasam Sigorta’ya çok tesekkür borçluyum, ve beni sagligima kavusturmak için çok çaba gösteren herbiri çok degerli Doktorlarima ve adeta birer Doktor gibi bilgili, çaliskan Hemsirelere sonsuz tesekkür borçluyum, bunun degerini hasta ve yalniz olunca insan çok iyi anliyor. Insanlar dünyaya, baska insanlara hizmet vermek için geliyor demek ki…Bu yüzden, meslek sahibi olmak ve son nefesimizi verinceye kadar çalisabilmek önemli…
Fakat öyle bir an geliyor ki, bedenimiz saglikli olsa da, çalisamayacak, bir mesguliyetimiz olamayacak durumda kalabiliyoruz. Behiye AKSOY Hanimefendi’nin basina geldigi gibi. Simdi sira baska insanlarda, O’na hizmet verme sirasi gelmis, O bize, halkina çok hizmet vermisti, simdi yalniz birakilir mi?
Basta sanat kuruluslari, Ekonomik durumu çok iyi olan insanlar, simdi hizmeti paylasmanin zamanidir.
Sadece Behiye AKSOY’a degil, O’na vakit ayirip hizmet veren insanlari da takdir ve tesvik etmek gerekir, çünkü Onlar da çok zor olani basariyorlar, Ruffini’nin söyledigi gibi, ”Ögretmen bir kandile benzer, kendisini tüketerek etrafina isik verir” dedigi gibi, kendi enerjilerini tüketerek hasta ve muhtaçlara sevgi ve sefkat veriyorlar, bence bu çok mühim.Çünkü çogu zaman, en yakinimiz, çok isi oldugu için, yanimizda olamayabilir, ve buna küsmek, alinmak gerekmez, mutlaka kendince haklidir.
Ama insan, devletinden bekliyor, en zor aninda yaninda olmasini…
Kimi sanatçilar, gökdelende ev almis, kimi sanatçilar milyon dolarlari begenmemis, bir yarismaya katilmak için pazarlik dahi etmemis, kimi sanatçilarin çok pahali araba koleksiyonu varmis, kimi sanatçilar parkta yatiyormus, kimi sanatçilara verilen çok az ücretleri dahi zamaninda ödenmiyormus, kimi sanatçilar duyduklari milyon dolarlar karsisinda kulaklarina inanamiyorlarmis, kimi sanatçilarin bir bisikleti bile yokmus, kimi sanatçilar metrobüse-otobüse biniyormus ve ne gariptir ki halk da onlari elestiriyormus, ”neden kazandigin paranin kiymetini bilmedin de simdi bizimle ayni otobüse biniyorsun?” diyormus, kimileri her sanatçinin çok para kazandigini saniyormus, kimi sanatçilar huzurevlerinde kalmak zorunda kaliyormus,……..ya huzurevleri olmasa, ne olacak halimiz? Huzurevleri de konforlu otellerden daha güzel olmali bence.
Yalnizligi kolaylastirmak, faydali hale getirmek için, özgürlüge hizmet için gerekli…

Sanatçilarimiza, telif haklarimiza,kadin haklarimiza, çocuk haklarimiza, insan haklarimiza, hayvan haklarimiza, çalisma haklarimiza, miras haklarimiza, saglik haklarimiza, egitim haklarimiza dikkat edelim, ögrenelim, bilgi sahibi olalim, dikkatinizi çekerim ”erkek haklari” diye bir haktan hiç kimse bahsetmiyor, oysa olmali, erkekler de insandir…ve her erkek hiç unutmamalidir, herkesi doguran bir kadin-anne vardir.
Ve insan hep hatirlamali, sonsuzlugun hudutu yok, göremeyiz, bilemeyiz, israftan vazgeçmeyi ögrenerek, gerek ve yeter sarti ögrenebiliriz. Zor animizda devletimize ulasabilmeliyiz, telefonda bekletilip, unutulmamaliyiz, hatta devletimiz bilmeli, kim muhtaç- kim yoksul ve yoksun, sessizce örtmeli yorgani, yoksulun ayagindan daha uzun olarak, ola ki yine açikta kalmasin diye, is ve çalismak çok önemli…uzaktan ekmek firlatilinca, çamurlara bata çika yiyecek kapan insanlar, bu çagda, insanin yüregini acitiyor…
Ve sanat sonsuz, sanatçilar öldüklerinde bile ölümsüz, bu gerçek, hep parlayarak aydinlatacak insanligi…sanatçilar, insanliga verdigi hizmeti hatirlamasalarda, an gelip her seyi unutsalarda, halk unutmaz sanatçilari…

1634950cookie-checkBehiye Aksoy, telif hakları ve huzur evleri

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.