Belediye başkanından Sarıkeçililer’e ‘burayı terk edin’ baskısı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Bolay köyü yaylasında yazı geçiren Sarıkeçili Yörükleri’nin çadırını kaldırması için Zabıta gönderen AKP’li Belediye Başkanı Osman Arı’ya Pervin Ana’dan tepki geldi: “Yörükler üretim yaparak bu dağları bekliyor!”
Anadolu’da geleneksel konar-göçer hayvancılık kültürünü sürdüren son topluluk olan Sarıkeçili Yörükleri kış aylarını Mersin sahillerinde, yaz aylarını ise Konya ve Karaman yaylalarında geçiriyor. Kuraklığın vurduğu yaylalarda yaşanan ot sıkıntısına bir de yerel yönetimlerin baskısı eklendi. Konya’nın Taşkent ilçesine bağlı Bolay Mahallesi’nde hayvanlarını otlatmak için Orman İşletme Şefliği’nden resmi izin alarak çadırını kuran Sarıkeçili ailelerinden Musa Gök, kısa süre sonra belediye zabıtalarını karşısında buldu. Taşkent Belediyesinde görevli olan zabıtaların otlatma izin belgesi olan araziyi terk etmelerini istediğini söyleyen Musa Gök, günlerdir çadırını kaldırması için baskılara maruz kaldıklarını dile getirdi.

Sarıkeçili Yörükleri Akdeniz sahilleri ile Torosların yüksek yaylaları arasında yüzlerce yıldır konar-göçer hayvancılık yapıyor. Mersin’in Aydıncık, Gülnar ve Mut ilçeleri ile Konya ve Karaman’ın yüksek yaylaları arasında her yıl 500 kilometreye yakın mesafeyi keçileri ve develeri ile birlikte yürüyerek dolaşan Sarıkeçililer için yaşamın temelinde taze ot var. Doğadaki mevsim döngüsüne göre otu takip eden Sarıkeçililer, üretmek için kirletmenin kaçınılmaz olduğu bugünün dünyasındaki hayvancılık modelinin aksine keçileriyle birlikte yağmuru, suyu ve otu izleyerek temi ve sürdürülebilir bir üretim modelini yaşatıyorlar.

YÖRÜKLER İÇİN YAŞAMAK ÖLÜM KALIM SAVAŞINA DÖNÜŞTÜ

Ancak geleneksel kültürü yaşayan bu son topluluk için yaşam alanları giderek daralıyor. Adım adım bildikleri göç yolları barajlarla, otoyollarla, tünellerle ve çoğu yerde giderek değişen arazi kullanımı nedeniyle özel mülkiyetlerin içinde kaldı. Bütün bunlara bir de kuraklık eklenince Sarıkeçililer için kültürlerini yaşatmak adeta bir ölüm kalım savaşına dönüştü.

KONAR-GÖÇER ÜRETİM KÜLTÜRÜ BİTMEK ÜZERE

Bugün geleneksel konar-göçer hayvancılık kültürünü yaşatan yaklaşık 140 Sarıkeçili ailesi var. Bu sayı her geçen gün azalıyor. Bu yıl Mart ayında başlayan yayla göçü Sarıkeçililer için bir hayli zorlu geçiyor. Sürüleri ile birlikte Konya’nın Taşkent ilçesine ulaşan yaklaşık 20 aile,  daha önce mera kiralayarak hayvanlarını otlattıkları Fesleğen Yaylası’nda yeterli ot olmadığını görünce başka bir çözüm aramaya başladı.

TAŞKENT’TE SARIKEÇİLİ YÖRÜKLERİNE BELEDİYE BASKISI

Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, bir iki ailenin Taşkent Bolay dağında ormana ait bir araziye yerleşmesi için Orman İşletme Şefliğinden izin aldıklarını ancak Taşkent Belediyesi’nin ailelerin yerleştiği alandan uzaklaştırılması için baskı yaptığını dile getirdi.

MUSA GÖK: ‘BELEDİYE BAŞKANI, BİZDEN İZİN ALACAKSINIZ’ DEDİ

Sarıkeçili Yörüklerinden Musa Gök, eşi ve üç çocuğu ile birlikte otlatma izni aldıkları alanda çadırını kurduğunu ve hayvanlarını otlatmaya başladığını belirterek yaşanan sorunu şöyle özetledi: “Biz Taşkent’in Bolay Mahallesi’nde hayvan otlatmak için muhtarla görüştük. Muhtar, ‘şeften izin alın, oturun’ dedi. Sonra orman şefinin yanına vardık, muhtarı arayıp sordu ve olumlu görüşünü alıp bize izin verdiler. Ben de gelip çadırımı kurup oturdum. Sonra Taşkent Belediyesi’nin zabıtaları geldi, ‘buradan kalkacaksınız’ dediler. Biz de dernek başkanımız Pervin Savran ile birlikte gidip belediye başkanı ile görüştük. Belediye Başkanı bize ‘kafanıza göre gelip oturuyorsunuz. Bizden izin alacaksınız’ dedi. Biz de bu arazinin mera değil, ormana ait olduğunu, belediyenin sorumluluğunda olmadığını söyledik. Belediye başkanı bize kızdı, olmaz dedi. Ardından kaymakama gittik. Daha sonra orman işletme şefi jandarma ile birlikte gelerek ‘izni iptal ettik, buradan kalkın’ dedi. Ben de 3 çocuğum ve hasta bir eşim var, nereye gideyim? Bize bir yer gösterin, dedim.”

SAVRAN: ‘OTLATMA İZİN BELGESİNE RAĞMEN BASKI YAPILIYOR’

Konuyla ilgili sorularımızı yanıtlayan Sarıkeçililer Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Pervin Savran, Taşkent Belediye Başkanı Osman Arı ile görüşerek resmi izin belgesi olan otlatma izni ve otlatma planını gösterdiklerini ancak buna rağmen dernek üyesi ailenin çadırını kaldırması için baskı yapıldığını dile getirdi.

‘BURASI ORMAN ARAZİSİ, BELEDİYENİN SORUMLULUĞUNDA DEĞİL’

Belediye Başkanı Arı’nın, “hata yaptınız, yazılı dilekçe verip bizden izin alacaktınız” dediğini öne süren Savran, “Biz 20 yıldır hangi arazinin kimin sorumluluğu altında olduğunu biliyoruz. Burası belediyenin sorumluluğunda değil, orman arazisi ve elimizde otlatma planı ve izin belgesi var. Muhtar da ‘bizim hayvanımız yok, arazi boş. Şeften izin alın oturun’ dedi. Belediye başkanı bize ‘burada sosyal sorunlar var, bölge vukuatlı, insan öldürüldü’ dedi. Yıllar önce yaşanan bir olayı bahane ederek ailemizi buradan kaldırmaya çalışıyorlar. Bu aile buraya kaçak gelip yerleşmedi ki” diye konuştu.

‘BU İNSANLAR ÜRETİM YAPARAK KATKI SAĞLIYOR, DAĞLARI BEKLİYOR’

Sarıkeçili ailesi için otlatmaya ve yaşamaya elverişli olmayan bir başka arazi gösterildiğini ve alanı terk etmeleri yönünde baskıların arttığını dile getiren Savran, “Gösterilen yerde bırakın keçileri, taş taş üstüne koysanız durmaz. Bu insanların amacı bu obayı buradan kaldırmak, hep böyle yapıyorlar. Bir tane değil ki sorunumuz, hangi biriyle uğraşalım. Söze geldi mi bütün yöneticiler ‘ben de Yörüğüm’ diye meydanlara çıkıp konuşuyorlar. Bizim sesimizi hiç duyan olmayacak mı? Sanki büyük bir deprem olmuş da yıkıntıların altında kalmış gibiyiz. Hiçbir ses yok. Her gün bu sorunlarla uğraşmaktan nefes alamaz olduk. Ne istiyorlar bizden? Bu insanlar üretim yaparak ülkeye katkı sağlıyor, dağları bekliyorlar. Biz orman arazisindeyiz, izinli otlatma planımız olan bir yerden çıkmayacağız. Sizin gelip bu çadırı rahatsız etmeye hakkınız yok. Burada nöbetteyiz” dedi.

‘MERALARDA OT YOK, KEÇİLER OĞLAKLAR BAĞRIŞIYOR’

Doğada yaşanan kıyımların yanına bir insan kıyımının eklendiğini savunan Savran, “Maalesef yağışlar azaldığı için bu yıl ot da az oldu ve merada oğlakların keçilerin yiyeceği bir şey yok. Meralar kup kuru, ot yok. Keçiler, oğlaklar bağrışıyorlar, sesleri yankılanıyor doğada. Bu seslere yürek dayanmıyor” diye konuştu.

BELEDİYE BAŞKANI OSMAN ARI: ‘YER GÖSTERDİK, GİTMİYORLAR’

Taşkent Belediye Başkanı AKP’li Osman Arı ise ortada bir sorun olmadığını savunarak şunları dile getirdi: “Bolay mahallemize bir aile geldi yerleşti. Eskiden Hadim’e bağlı Beyreli Mahallesinde yazı geçiriyorlardı. Burada geçmişte yer kavgası nedeniyle sosyal sorunlar yaşandı, insan öldü. Orman idaresi izin vermiş, onlar da gelip oturmuş. Onlara farklı bir yer gösterdik ama gitmek istemiyorlar. Biz de Kaymakamlık, belediye ve orman işletme şefliği ile bir araya gelip toplantı yaptık, konuyu değerlendirdik. Onlara Çakal Deresi denilen bölgede bir yer gösterdik. Onlar da ‘biz buradan kalkmayız’ diyerek insanları tahrik ediyorlar. Burada vatandaşın kendi kullanım alanları var.”

DEDE KORKUT ÖYKÜLERİNDE ANLATILAN HAYATI YAŞIYORLAR

Bir tür doğa okulu niteliğinde olan Sarıkeçililerin üretim ve yaşam kültürünün korunması ve geleceğe taşınması amacıyla 2008 yılında UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Projesi (SOKÜM) kapsamına alınması için çalışma başlatıldı. Konuyla ilgili hazırlanan dosya Kültür ve Turizm Bakanlığı’na sunuldu ancak aradan 13 yıl geçmesine rağmen bu konuda henüz somut bir adım atılmış değil. Dede Korkut destanlarında anlatılan yaşam kültürünün son taşıyıcıları olan Sarıkeçililer, bu zengin miras tamamen yok olmadan bu gerekli adımların atılmasını bekliyor.

2524350cookie-checkBelediye başkanından Sarıkeçililer’e ‘burayı terk edin’ baskısı!
Önceki haberİranlılar yasaklara sahne olan cumhurbaşkanlığı seçimi için sandık başında
Sonraki haberAnayasa Mahkemesi raportörü HDP iddianamesinin kabulünü istedi
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.