Bilgi de cehalet de hiç bir zaman bu kadar aynı anda yayılmadı… 

Doç. Dr. Barış Yetkin’in editörlüğünde yayımlanan ‘Güncel Haber Sosyolojisi Çerçevesinde Gazetecilikte Yeni Yönelimler’ kitabı günümüz medyasına ayna tutuyor…

Ortaçağ seyyahların ve gezgin dervişlerin, ozanların dönemiydi. İstihbarat örgütü kurabilen büyük devletlerin dışında uzaklardan haber almanın bir yolu da bu seyyah ve ozanlarla tüccarlardı. Ortaçağın ünlü gezgini İbn Battuta’nın seyahatnamesi, o dönemin coğrafyalarından, kültürlerinden ve yöneticilerden günümüze tarihi kayıtlar aktarmasının yanında aynı zamanda gezginin gitti ülke ve kentler arasında da bir iletişim aracı işlevi görüyordu…

Eskilerin, “yediğin içtiğin senin olsun, bana gördüklerini anlat” sözleri, uzak diyarlardan haber alma merakının köklerine işaret eder.

Posta güvercinlerinden Ulaklara, Vakanüvislerden casuslara, ozanlardan dervişlere, seyyahlardan tüccarlara haber alıp vermenin ve dil ile kültür arasındaki etkileşimin yönü günümüzde akıl almaz boyutta değişti. Bugün 11 yaşındaki herhangi bir çocuk Ortaçağ’ın kudretli sultanlarının ulaşmayı hayal bile edemeyeceği bilgilere bir kaç dakika içinde ulaşabilir. Ortalama bir entellektüel kapasiteye sahip olan bir blogger, İbn Battuta’nın ya da Marco Polo’nun bir ömür verdiği rotayı birkaç ay içinde tamamlayabilir. Üstelik daha fazla ayrıntı da öğrenebilir…

Günümüzde adına ‘tecrübe’ denilen ve geçmişte yaşam pratiğinin içinde olmazsa olmaz olarak görülen, saygıyla karşılanan kavramın bir çok alanda pek bir önemi kalmadı. Dünya tüm iyi ve kötü yanlarıyla yediden yetmişe her insanın avuçlarının içinde. Ancak bu sınırsız bilgiye ulaşma kolaylığının en büyük handikapı da yine bu kolaylıkta yatıyor. Kolayca ulaşılan, hatta kimi zaman herkesin ulaşılabileceği mecralara bırakılan, bir başka deyişle “servis edilen” bilgi, sağlaması yapılmadan dolaşıma giriyor ve tarihte benzeri görülmemiş hızla yayılıyor…

Bu mesaj bombardımanı en çok da yeni medya olarak da anılan dijital mecrada yayılıyor. Küresel ve ülkesel ölçekteki dijital haber mecraları dışında sosyal medya da bu ağın önemli bir aracı…

Gündelik yaşamdan siyasete, sağlıktan ekonomiye, beslenmeden tarımsal üretime, stratejik konulardan bilime yaşamın her alanı bu mecrada yeniden biçimlendiriliyor. Medya dediğimiz kitle iletişimini sağlayan araçların toplamı da bu süreç içerisinde evriliyor. Seçim kazanmaktan ekonomik manüplasyona, toplumsal nefret suçlarından cinsiyet ayrımcılığına hemen her konuda kullanıcılarının elinde araçsallaşan yeni medya bir yandan riskler, diğer yandan da yeni fırsatlar barındırıyor…

Günümüzde içinden geçtiğimiz bu iletişim süreci yeterince tartışılmıyor. Bir mafya liderinin “bir kameraya, bir tripot’a yenileceksiniz” söyleminin, kitlelerin dilinde pelesenk olmasına yol açan bu süreç, kurumsal ve oligarşik manüplasyonlarla yönetilen medya yapılanmaları açısından da tartışmayı gerekli kılıyor. Hem bu kadar etkili hem de bu kadar etkisiz olmayı aynı ölçüde başarabilen bu yapının yalanla gerçek arasındaki sarkaçta salınıp durması toplumsal ayrışmayı da beraberinde getiriyor: “Doğru, çünkü bizden”, “Yalan, çünkü bizden değil”.

İşte tam da bu noktada geçtiğimiz aylarda okurla buluşan, benim de “yurttaş gazeteciliği” başlıklı bölümüne katkı sunmuş olduğum bir kitap, Türkiye’de bu alandaki soru ve sorunlara yanıt arıyor.

“Güncel Haber Sosyolojisi Çerçevesinde Gazetecilikte Yeni Yönelimler” adını taşıyan ve Dorlion Yayınları’ndan çıkan kitap, yeni medya çağında habere ve haberin hem tüketicisi hem de kimi durumda üreticisi olan toplumsal yapıya odaklanıyor.

Kitabın bir başka çarpıcı yanı da ana akım medyanın üssü olan metropollerden değil de Anadolu’da bir üniversitenin iletişim fakültesi tarafından yayına hazırlanması. Giresun Üniversitesi Tirebolu İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Barış Yetkin’in editörlüğünü üstlendiği kitapta, ‘Gazeteciliğin Dijitalleşmesi’ ve ‘Gazetecilikte Yeni Yönelimler’ gibi iki ana başlık altında 14 farklı dosya ve söyleşi yer alıyor.

“Güncel Haber Sosyolojisi Çerçevesinde Gazetecilikte Yeni Yönelimler” kitabı, yalnızca basın ve iletişim alanında değil, etkilediği alanlar bakımından siyasetten sosyolojiye birçok başlıkta okuma ve değerlendirme fırsatı sunuyor…

Türkiye’de basın tarihi açısından bir döneme not düşen bu değerli çalışma için başta Barış Yetkin olmak üzere emeği geçen tüm akademisyen ve gazeteci dostlarımızı kutluyoruz…

2629760cookie-checkBilgi de cehalet de hiç bir zaman bu kadar aynı anda yayılmadı… 
Önceki haberEngin Özkoç: CHP birinci parti artık
Sonraki haberDikkat yorgan küçülüyor…
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.