Işıldayan denize karşı denizin ötesine ülkemizi genişletmeyi demek istemiyorum, fakat, daha ziyade, dil aracılığıyla bizim kültürel anlama yetimizin limitlerini genişletmeyi ifade etmek istiyorum.
İtalyan film yöneticisi Frederico Fellini’nin dediği gibi, “Farklı bir dil, hayatın farklı bir bakış açısıdır.”
Amerikalılar, İngilizce dilini kullanmamız yüzünden tipik olarak, izole edilir.
Onların yerel yerleşimleri dışında operasyonlara girmek hususunda birçok insan için İngilizce’nin dünyayı açmasına rağmen, biz Amerikalılar, kendi dilimizin mahkumları olduk.
İngilizce’nin tek başına yeterliliklerinin tutumu, kendi kendini maruz bırakan sınırlamalar yaratır.
Dünyanın herhangi bir yerinde seyahat etmemize ve idare etmemize rağmen, dünyayı anlama yetimizi hiç genişletmek zorunda değiliz.
Kürenin her yerindeki insanlarla haberleşebiliriz, fakat diğer dili konuşmayan Amerikalılar kibirli olarak, kuşkusuz bir şekilde biliniriz.
Dilimizde bizimle konuşmak için kendi ülkelerinde dünyanın her tarafında insanları mücadele ettiririz, hal böyleyken, Paris Metrosunun bilet sayacındaki acayip kılıklı adam, sonraki trenin ne zaman varacağını İngilizce’de bize söyleyemeyeceği zaman, veya Malezyalı otelde hamalın, en yakın McDonald’ın nerede olduğunu bize söyleyemeyeceği zaman gücendik.
İngilizce, uluslararası iş kayıtlarının uluslararası ticaret dili oldu ve ABD, bizim için, başka bir dili konuşmak için, ülkeyi hiç terketmeden, günlerce araba sürmemiz için yeteri kadar geniştir, böylece, diğer dili konuşmanın Avrupa ülkelerine olduğu kadar niçin yüksek yatkınlık veya hatta gereklilik olmadığını anlarım.
Fakat, o, herhangi daha az önemli olduğunu ifade etmez.
Bizim, hetrojenliğin , homojenlik üzerine çok şey istediği, küreselleşmiş bir dünya içinde, hizaya gelmeye ve farkına varmaya ihtiyacımız var.
Oturmamalı ve İngilizce öğrenmek için, dünyanın geri kalan kısmını beklememeliyiz, çünkü o durumda bile, onların hızı bizi geçerken onların tozunu (fırçasını) yemeye son vereceğiz.
Dürüstlükle Hindistan’a bakınız.
İngiliz sömürgeleri tarafından İngilizce, Hintliler üzerine empoze edildi, ve şimdi işlerimizin hepsini, İngilizce dilinde yeterlilikleri (ustalıkları) yüzünden onlara yaptırıyoruz.
Diller öğrenmeye ek olarak, bir dil ve bir milliyet arasındaki farkı öğrenmeye ihtiyacımız vardır.
“İspanyolca”, İspanya’dan olmayan herhangi biri için uygun bir terim değildir (örneğin biz İngilizce konuşuruz, fakat İngiliz değil Amerikalıyız).
Eğer birisi, “ne çeşit” İspanyolca sorması için, İspanyol olduğunu söylerse, gereksiz olacaktır.
Kişi, alaycı bir şekilde, İspanya’dan olduğu yanıtını verdiği zaman, bu zihinleri sorgulama, anlama yetimizin bir dişarı mırıldamasına izin verir (“Ah, İspanya İspanyolcası”) .
Muhtemelen, bir parça acımasız oluyorum.
Bir dili öğrenmenin zor olduğunu anlıyorum, ve yürürlükteki Amerikan eğitim sistemi, yabancı dilleri öğretmenin yeteri kadar iyi bir işini yapmıyor veya onların önemini vurgulamıyor.
Ben, dışarıdaki dünyanın geniş olduğunu, basitçe, işaret etmek istedim ve ona tamamen katılmak için, farklı bir perspektif açısından kültürleri anlamak ve haberleşmek için uygun aletlere ihtiyacımız vardır.
*İngilizce Öğretmeni Y.Müh. Naim Uygun tarafından İngilizce’den tercüme edilmiştir.
Web sitesi: http://www.pekiyi.150m.com
E-posta: [email protected]