Merhaba dostlar geçen haftalarda sizlerle Londra’daki toplum gazetelerinin önemi anlatmış, geleceğini öngörmüştüm. 2004’te İngiltere’nin ilk internet gazetesi Açık Gazete’yi kurduğumda geleceğin internette olacağını öngörmüştüm. Hürriyet, Star gibi ulusal gazetelerde çalışan bir gazeteci olarak Noam Chomsky’nin dediği gibi holdig basınının, iktidar rüzgarını arkasına almak yerine rüzgara karşı asla yürümeyeceğini biliyordum. Gazetecilik holding basınında can çekişiyordu artık.
Açık Gazete hem ulusal hem de toplum haberlerine yer vermesi, İngiltere gündemini de takip etmesiyle internet mecrasında bir boşluğu doldurdu. Gazetemiz kâr güdümlü bir şirketin yan kuruluşu ya da bir siyasi partinin yayını olmadığı için tam bağımsız bir gazetedir. Peki özgür mü? Bunu söylemek zor. Yasaların çerçevesinde yayın yapıyoruz. Sınırları zorlasak da “daha da daraltılmış bir sahada top çeviriyoruz” denilebilir. Öncelikle Açık Gazete’yi yaşatan okurlara teşekkür ediyorum.
Her gazetenin bir ruhu ve kimliği vardır. Açık Gazete güçlüden değil haklıdan, yasaklardan değil özgürlükten, savaştan değil barıştan, ayrımcılıktan değil birliktelikten, düşmanlıktan değil kardeşlikten, çevre katliamından değil yeşilden yanadır… İşçi, emekçi ve dezajantajlı grupları destekler. Bu tavrını da yayın çizgisinde netçe gösterir. Türkiye’de en çok HES karşıtı haberler yapan gazetelerdendir. Açık Gazete’nin yapı taşlarından dostum gazeteci Yusuf Yavuz’u selamlıyorum.
Toplumun sorunlarına mercek tutar, yazıyla da yetinmez ilgililere yazdıklarımızı göndererek kulis yapar. Toplumun (ırkçı, faşist ve fanatik dinciler hariç) her kesimine eşit uzaklıkta olup toplumun birlik ve dirliğini ister. Bu konuda Londra’daki Kıbrıslı toplumun sorunlarını Açık Gazete’ye taşıyan ve Türkiyeli toplumla arasında köprü kuran yazarımız dostum Ertanç Hidayettin’i selamlıyorum.
Açık Gazete bağımsızlığına gölge düşürmemek için etik olarak herhangi bir fondan yararlanmıyor. Reklamlar gazetenin tek geliridir. Açık Gazete’ye reklam vererek basın dünyasında bir renk olarak ayakta kalmasına yardımcı olanlara buradan teşekkürü borç bilirim. Reklama ihtiyacımız olmasına karşın her reklamı kabul etmiyoruz. Örneğin kumar, alkol ve kadını kullanan reklamlara kapalıyız.
Gazetemizde 18 yıl boyunca hep toplumun çıkarlarını savunduk. Bazı şeyleri iyiden yana değiştirdiğimiz de oldu hani. Örneğin “Ölü soyucuları” başlıklı haberimiz sonrasında THY, Türkiye’ye “kargo” adını verdiği ölü taşımacılık ücretini üçte bire düşürdü. Haberlerimizle bazı sorunları görünür kılmayı başardık. Örneğin bizim toplumdaki işçilerin yine toplum üyesi patronlarca asgari ücretin yarısına, üstelik sosyal haklardan yoksun olarak çalıştırıldığını yazdık çizdik. Bu konuda hem derneklerde bir hareketlilik hem de patronlarda bir çekince yarattığımızı söyleyebiliriz. Açık Gazete’nin 18 yıllık toplumun arşiv taşıyıcısı olduğunu da eklemeliyim.
Açık Gazete olarak dünyanın dört bir yanından yazarlar yarattık. Gazetemize değerli yazarlar kazandıran dostum Mahmut Şenol’u buradan selamlıyorum. Uzun süre genel yayın yönetmenliği yapan ve gazetenin güncellenmesinde anahtar rol oynayan yapı taşımız dostum Birsen Altıner’e de selam gönderiyorum. Londra’dan erken yaşta yitirdiğimiz dostlarım Muhammet Çankıran ve Metin Şenergüç geride değerli yazılar bıraktılar. Onları hasretle anıyorum. Açık Gazete’nin 18’inci yaş günü kutlamasında sahneye çıkan Sedat ve kızı Ezo Sarıcı ile eşi Suzan Beyazıt aynı zamanda değerli yazarlarımızdan. Onlara da fiyakalı bir selam çakıyorum. Değerli hocalarımız: İzzettin Önder, Fikret Başkaya, Afşar Timuçin ve Mustafa Durmuş ile İsmail Cem Özkan, Kazım Öztürk, Mehmet Taş, Sibel Bengü ve diğer yazarlarımıza teşekkür ediyorum.
Dostlar Açık Gazete’nin bana da yararları oldu doğrusu. Her şeyden önce Türkiye’deki ulusal medyadan ekmeğini çıkaran bir gazeteci olarak, son 20 yıldaki gelişmelerden ötürü pek çok meslektaşım gibi sektör dışına itilmedim. Bu sayede Gerçek, Evrensel ve Olay’a hayrım oldu. Beni toplumla ilgili yazan (Ertanç Hidayettin ile birlikte) iki gazeteciden birisi yaptı. Hatta akademisyen bir dostumun deyişiyle bizim mahallenin muhtarı kıldı. Açık Gazete sayesinde İngiltere’deki bizim toplumun tarihini kaleme alabildim ve 8 yıllık çalışmanın sonucu olarak 3 ciltlik Türkçe ve İngilizce Londra’da Bizim’Kiler kitaplarını çıkarabildim. Son olarak da “direnişçi gazeteci” nasıl olur onu öğrendim. Artık Ezop dilini kullanarak bir eşeğe “eşek” demeden eşşoğlueşek diyebiliyorum.
Dostlarım “Kuyruğu dik tutmaya devam” diyorum…