Birşeyler oluyor ama?

‘Gaip’ News haberlerine göre insanoğlu yepyeni bir çağın eşiğinde. Tarihte eşine rastlanmamış bir evre, bizi ışığın mutlak hakimiyet kuracağı ‘altın çağ’a taşıyan muhteşem bir devre yaşıyoruz. 

Işıkla karanlığın evrim tangosunun temposu git gide hızlanmakta, dünyaya gelen yoğun ışığın titreşimleri gün geçtikçe artmakta’  Bu baş döndürücü değişim dünya genelinde bilinçlenme yolunda öyle bir depar attırdı ki, bilfiil kendini geliştirmek, ve ruhanî anlamda büyümek isteyen herkes afallamış bir halde evrimin peşinde koşuyor şu sıralar.

Malum konumuzla uzaktan yakından ilgisi olmayanlar bile, özellikle son birkaç yıldır engelleyemedikleri garip bir merak içinde spiritüel kitapları karıştırmakta, konferaslara katılmakta, sohpetleri paylaşmakta’ Ve, istesek de istemesek de bilgi, baraj kapılarının açılmasıyla şiddetle fışkıran sular gibi ruhumuzun, benliğimizin kuraklığını giderecek yoğunlukta ve berraklıkta hepimize ulaşmakta.

Zaman içinde kendisini daha çok belli edecek bu ‘yeni rönesans’ dönemi, her doğumda olduğu gibi biraz sancılı geçecek.  Sancıyı hafifletmek bilinçlenmeyle aynı orantıda olduğu için, geleceğine hamile kalan insanlığa yapılacak katkı bireyde başlıyor. ‘Birimiz hepimiz, hepimiz birimiz için’ sözü yarınlara delalet eden idealizmini yitirip realitesine kavuştuğunda göreceğiz ki, sevgiyle attığımız her adım, yargısızca ağzımızdan dökülen her kelime, dürüstçe gerçek kimliğimizi bulmak için sarfettiğimiz gayretlerin her biri insanlığın tümünü etkilemiş.

Biz kimiz ” Bizler, geçici bir unutkanlıkla bedenlerinin içinde kısılıp kaldığını zanneden çok boyutlu,  çok zor bir deneye gönüllü olarak katılmış, cesareti tüm evren tarafından ayakta alkışlanan varlıklarız.  Tanrı’nın sıcacık nefesini ensemizde hissetiğimiz, eskinin yeniye mahkum olduğu şu günlerde yapılacak tek şey kendimizi akıntıya ‘korkmadan’ bırakıvermektir. Yararsızlığını er geç fark edeceğimiz ‘direnç’, son derece doğal olmasına rağmen acıları pekiştirmekten başka bir işe yaramayacaktır.

Işığın artan titreşimi, senelerdir hammalığını yaptığımız, hücrelerimize işlemiş ağırlıkları top yekûn dönüşüme uğratmaya başladı (Evrensel bir yasadır bu). Bilincimizin derinliklerinde yatan şiddet, hiddet, nefret gibi olumsuz titreşimler kaldırabileceğimiz ölçüde su yüzüne çıkarken,  dönüşüm etabında, ‘iyileşme krizi’ dediğimiz psikolojik ve fizyolojik rahatsızlıklara neden oluyor. 

Sık sık tekerrür eden baş ağrıları, sırt ağrıları, soğuk algınlıkları, unutkanlık, yorgunluk,bıkkınlık yaşanan ve yaşanacak transformasyonun semptomlarından sadece birkaçı. Uykularımızın derinliği, ritmi ve kalitesinde belirecek değişikliklere de dikkat etmek gerek.  Rüyalarla bilinç üstüne çıkacak bilgileri, gelecek mesajları hatırlamak, neler olup bittiğini, neler yapmamız gerektiğini anlamamıza yardım edecektir. Bol uyku, bağışıklık sistemini güçlendiren gıdalar, taze meyve ve sebzeler, normal dozda spor, dua ve meditasyon bu dönemde gereksinimini giderek hissedeceğimiz ilaçlardır.

Kitapların birinde, ‘Yanınızda kimlerin yürüdüğünü bilseydiniz, kendinizi yalnız hissetmezdiniz’ cümlesini okuduğumda ağlayacak gibi olduğumu anımsıyorum. Artık biliyorum, yalnız değiliz. Tüm evren, kış uykusundan uyanmaya çalışan mahmur insanlığa yardım etmek için seferber. Yeter ki yardım isteyin.  Ruhunuzu dinleyin. İçinizdeki Tanrı’ya güvenin. Ve’ Geleceğe inanın.
___________

* Yazarın bu yazısı Radikal Cumartesi ekinde de yayınlandı.

1088690cookie-checkBirşeyler oluyor ama?

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.