Biyolojik Hazinenin Kalbine HES Hançeri!

Akdeniz Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz, projenin uygulanmasıyla korunması gereken dört ayrı önemli bitki alanındaki türlerin tehdit altına gireceği uyarısında bulundu. Bölge, barındırdığı tür sayısı bakımından bir çok Avrupa ülkesinden daha zengin.

EŞSİZ BİYOLOJİK ZENGİNLİK KAYIT ALTINA ALINDI

Kasımlar Barajı ve HES Projesi’nin inşa edilmek istendiği bölgenin, Antalya’nın en önemli biyolojik çeşitlilik merkezlerinden biri olduğunu belirten Antalya Orkidelerini ve Biyolojik Çeşitliliğini Koruma Derneği Başkanı ve Akdeniz Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. İsmail Gökhan Deniz, Köprülü Kanyon, Bozburun Dağı ve Dedegöl Dağları ile yakın çevresinin biyolojik çeşitliliğinin yapılan çalışmalarla kayıt altına alındığını söyledi. Deniz, bu çalışmalardan elde edilen verilerin bölgenin eşsiz floristik ve faunistik zenginliğini ortaya koyduğunu belirtti.

DÖRT ÖNEMLİ BİTKİ ALANI BARAJ TEHDİDİ ALTINDA

Projenin etkileyeceği alan ve yakın çevresindeki azımsanamayacak sayıdaki endemik türlerin yalnızca bu alana özgü olduğunun altını çizen Deniz, “baraj inşası süreci ve sonrasındaki ekolojik dengede meydana gelecek aksaklıklar, bu türlerin gerek populasyon yoğunluklarını gerekse kendi aralarındaki ekolojik ilişkileri olumsuz etkileyecektir. Dikkat çekilmesi gereken ve şu ana kadar fark edilmeyen önemli konulardan biri de baraj ve HES yapılmak istenen bölgenin daha önce Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) önderliğinde Türkiye genelinde saptanan ve 2003 yılında yayınlanan 122 Önemli Bitki Alanı’ndan (ÖBA) dördünün kesiştiği bölgede bulunmasıdır. Antalya İli, bünyesinde barındırdığı 12 ÖBA ile bu alanda en zengin ilimizdir” bilgisini verdi.

BÖLGEDE 110 ENDEMİK TÜR BULUNUYOR

Kasımlar Barajı ve HES projesinin, Bozburun ve Dedegöl Dağları ile Beyşehir Gölü ve Kızıldağ ÖBA’larının kalbi konumundaki bölgede planlandığını kaydeden Deniz, söz konusu içerisinde günümüze kadar yapılan çalışmalarda, altısı küresel ölçekte nesli tehlikede bulunan türün varlığının tespit edildiğini belirtti. Buna göre, Bozburun’da 39, Dedegöl’de 49, Beyşehir’de 6 ve Kızıldağ’da 15 türün Avrupa ölçeğinde tehlike altında olduğunun altını çizen Deniz, “yapılacak inşaat ve HES çalışmaları bölgenin su varlığını değiştirecek niteliktedir. Endemik türler birbirlerine ekolojik olarak sıkı bir bağla bağlıdırlar. Bir türün optimal yaşam koşullarında meydana gelen değişiklik başta bu türü daha sonra ise bu türe bağlı diğer türlerin yaşamını tehdit edecektir” görüşünü savundu.

AVLAN GÖLÜ ÖRNEĞİ

Antalya Elmalı’daki Avlan Gölü’nde de daha önce benzer ekolojik sıkıntıların yaşandığını anımsatan Deniz, tarım arazisi açmak amacıyla gölün su kapasitesinde yapılan değişikliğin, bölgedeki kuş varlığını olumsuz etkilediğini belirterek, “bu değişim bölgede oldukça önemli bir ekolojik zenginlik olan sedir ağaçlarındaki böceklerin hastalık meydana getirme derecelerini etkilemiş ve ormanlarımız bundan olumsuz etkilenmiştir. Kasımlar ve yakın çevresinde inşa edilecek HES santrali buna benzer bir etki meydana getirecek ve ekolojik olarak bu bölgedeki türleri olumsuz etkileyecektir” diye konuştu.

BU BÖLGEDE HES OLMAMALI

HES’lerin fosil yakıtlardan elde edilen enerji yanında daha çevreci olarak değerlendirilebileceğini ancak santrallerin kurulacağı bölgelerle ilgili alınacak kararların daha etkin görüşler ortaya koyacak kurumlarla işbirliği içerisinde alınması gerektiğinin altını çizen Deniz, “bu noktada ülkemizde rüzgar veya güneş panelleriyle enerji eldesinin yaygınlaşması daha da önem kazanmaktadır. Bu geçiş aşamasında kurulacak HES santrallerinin yeri kesinlikle biyolojik çeşitliliğimizin kalbi durumundaki Köprülü Kanyon ve yakın çevresi gibi dört ÖBA’nın kesişim bölgesi gibi yerler olmamalıdır” dedi.

KÖPRÜÇAY, AVRUPA’DAN DAHA ZENGİN

Türkiye, barındırdığı endemik tür varlığı ile dünyanın en önemli coğrafyalarından biri olarak biliniyor. Tüm Avrupa kıtasında bulunan endemik tür sayısının 2400 civarında olduğu belirtilirken, Türkiye’de ise 4 bine yakın endemik bitki türü bulunuyor. Buna göre, İngiltere’de 17, Fransa’da 140, Bulgaristan’da 50, Polonya’da ise yalnızca 3 endemik tür bulunduğu göz önüne alındığında Köprüçay Havzası ve çevresi bir çok Avrupa ülkesinden daha zengin olduğu ortaya çıkıyor.

FOTOĞRAFLAR: Yusuf Yavuz – Yard. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz

Crocus asumaniae Asuman safranı (köprüçay civarı) fot. GD

Dedegöl dağı etekleri, Yukarı Köprüçay (güz çiğdemi ‘acı çiğdem’) fot, YY

Dedegöl Dağı, Yukarı Köprüçay (yabani çuha çiçeği ‘primula vulgaris’) fot, YY

Dedegöl dağları, Yukarı Köprüçay (sarı çiğdem) fot, YY

Hypericum ternatum 1 Köprülü Binbirdelikotu fot. GD

Hypericum ternatum ‘köprülü binbir delikotu’ fot. GD

Köprüçay çevresi (Crocus asumaniae ‘asuman safranı’) fot. GD

Yukarı Köprüçay (muscari ‘arap sümbülü’) fot, YY

Yard. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz

Yard. Doç. Dr. İ. Gökhan Deniz

1535510cookie-checkBiyolojik Hazinenin Kalbine HES Hançeri!

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.