İblis suçlaması (I)

Anlatacağım olay ibretlik olduğu kadar medya etiği açısından iletişim fakültelerinde anlatılacak türden.

Bugünlerde “olmayan” medya etiğinden bahsetmek belki abes ama medyanın çöküşü, çürümesi ve cesedin bugünlere sürüyerek getirilmesi rahmetli Özal’ın iktidarına kadar uzanıyor.

Özal herkesin takdir ettiği nice cesur işleri gerçekleştirdi, kimilerinin ona şükran borcu var ama medyanın dibe vuruşunun gongunu çalan da oydu.

Neyse çok derinlere gidilirse medya tarihini yeniden yazmak gerekebilir.
Ben yakın tarihe geleceğim.
Malum Ertuğrul Özkök 20 yıla yakın süredir Hürriyet’in birinci adamı. Amiral gemisinin kaptanı Özkök, hala gemisinin derin sularda yüzdüğünü sanıyor.
Sansın. Bizi değil Aydın Doğan beyi ve kızlarını ilgilendirir bu.
Ama kaptan köşküne çıkışına neden olan olayların perde gerisini aralerken “merdi kıpti şecaat arz ederken sirketin söyler” misali kendisini ele vermiş.
Gelelim geçmişteki olaya.

1980’li yılların sonu. Özal Başbakan. Hürriyet’in sahıbı Erol Simavi. Genel Yayın Müdürü Çetin Emeç. Gazetenin Ankara Temsılcisi Ertuğrul Özkök.
Kendisi de itiraf etmiş yazısında o dönemde Özal’a öylesine yakın bir gazeteci ki hakkında “özköşk” yakıştırması yapılıyor.

Gazete kağıdı üzerindeki destekleme fonunu kaldıran Özal’a çok kızan Erol bey, rahmetli Çetin Emeç’e talimat verir “ Özal’a açık bir mektup yaz birinci sayfadan, aklı başına geldin” gibilerinden.

Çetin bey Özal’ın geçirdiği by-pass ameliyatı nedeniyle akli melekelerinde değişmeler olduğunu ima eden bir cümle kullanmıştı yazısında. Bu cümle çok ağırdı ve Erol beyi rahatsız etmişti.

Hatta bu mektupdaki suçlamalar yüzünden Hürriyet bir gecede 130 bin traj kaybetmişti.
800 bin net satışın olduğu bir dönemde bu çok önemli bir çöküştü.
Erol bey İsviçre’den acela Istanbul’a döndü ve Özal!dan görüşme randevusu istedi.
Çankaya köşküne çıkan Simavi Öxal’dan özür diledi.
Hatta öpüşerek ayrıldıkları, uzların tamamen eridiği söylendi.
Bu hata Çetin Emeç’in ilerde ipinin çekilmesi ile sonuçlanacaktı.

Ama biz oraya gelmeden Özkök’ün 1 Ekim yazısına dönelim.
Yani mektubun yazıldığı günün ertesini anlatan ifadelere gözx atalım:

“Ben Özal’a çok yakın bir gazeteciydim ve bu yazıyla (mektupla sb) hiç mutabık değildim.
Yazıya hem Hürriyet okurlarından hem de Özal’a kızan çevrelerden çok büyük destek geldi.
Ama ben Ankara temsilcisi olarak çok mutsuzdum ve Özal’la bütün ilişkilerimin koptuğuna inanıyordum.
O akşam saat 23 sularında evimin telefonu çaldı. “Başbakanlık Konutu’ndan” aranıyordum.
Özal, “Ne yapıyorsun” diye sordu.
“Çok üzgünüm Sayın Başbakan, bunun olmasını hiç istemezdim” dedim.
“Boşver, sen şimdi beni dinle” dedi ve arkasından beni hayretler içinde bırakan şu sözleri söyledi:
“Sen şimdi gazetenin tepesindeki bu yazıya bakıp, Başbakan Hürriyet’i sildi, artık benim telefonuma bile çıkmaz diye düşünürsün. Hayır. Hürriyet ve sen başkasın, İstanbul’daki o iblisle, Zürih’teki o iblis başka. Bana her gün telefon edeceksin ve ben de her gün senin telefonuna çıkacağım.”
Tahmin edeceğiniz gibi, İstanbul’daki “iblis” rahmetli Çetin Emeç, Zürih’teki ise patronum Erol Simavi’ydi.
Bu sözleri sıkıntılı bir şekilde dinledim.
Özal dediğini yaptı.
Öldüğü güne kadar ne zaman arasam telefonuma çıktı ve onunla bu ilişkim, gazetecilik kariyerimde yükselmeme çok büyük katkıda bulundu”

Şimdi oturalım, başımızı iki elimizin arasına alalım, çok kısa bir etik tahlili yapalım…

Bir insan düşünün ki, kendisine her türlü imkanı sağlayan, Ankara Temsilciliği postunu veren patronu Erol Simavi’ye “iblis” diyen bir başbakana karşı susuyor ve sadece dinliyor.
Hakkını yemeleyim “Bu sözleri sıkıntılı bir şekilde dinledim”diyor.
Yani Başbakan Özal’a söyleyecek sözü yok Özköşk’ün.
Patronunu tek kelimeyle savunma ihtiyacı duymuyor.
Genel yayın müdürü Çetin Emeç ise “mefaili failün..”
Var mı böyle gazetecilik?
Var mı böyle bir etik?
Var.
Çünkü Özal’a endeksli gazetecilik yaparsan var.
Zaten yükselişini kime borçlu olduğunu da itiraf ediyor:

“ Öldüğü güne kadar ne zaman arasam telefonuma çıktı ve onunla bu ilişkim, gazetecilik kariyerimde yükselmeme çok büyük katkıda bulundu”
(devam edecek)

1626910cookie-checkİblis suçlaması (I)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.