BOĞAZ’DA KARDEŞ KANI

SEDAT YILDIRIM SARICI* – Hani derler ya “Allah düşmanıma bile yaşatmasın”, işte öyledir kardeş acısı. Hiçbir şeye benzemez. Yaşayan bilir. Dil dilsizleşir. Kan donar, nabız düşer. Kalbin yarısı gitmiştir. Kalan yarısı direnir.

Binlerce yıllık iç güdün göğsüne vurmanı emreder. Sinene vura vura sen de ölmek istersin. Gün ağarana kadar vurdukça dirilirsin. Diriymiş gibi ama bitkinsindir. Yarım yamalak ilk gülüş yirmibeş yıl sonra gelir. Çeyrek asrılık oruç.

Ozanların irfan olduğunu hayat öğretir. “Karac’oğlan der ki kondum göçülmez / Acıdır ecel şerbeti içilmez / Üç derdim var birbirinden seçilmez / Bir ayrılık, bir yoksulluk, bir ölüm.”

Kardeş acısı üzerine edebiyat tarihinde hatırda kalan dokunma pek yok gibidir. Çoğu edebiyatçı zaten işaret edilenlere işaret etmeyi yeğler. Kardeş acısı sessiz kalır, kimsesiz bırakılır. Arada bir akıntıya ters kürek çeken çıkar.

12 Eylül 1980 darbesinde cezaevinde gördüğü işkence sonucu ciğerlerinde su toplanıp ödem oluşan Egeli bir gencin zamansız kaybı senaryoya dönüşür. Çağan Irmak yazımı ve yönetimi “Babam Ve Oğlum” filminde baba doktorun odasından çıkar ve aileye aktarır, “Zaten İstanbul’da tedavi görüyormuş. İlaç milaç kullanıyormuş. Durum bu. Elimizden geleni yapcez deyo doktor. Ama durumu kötü, hazırlanın deyo.”  

Ölümü beklenen oğulun saf kardeşi hıçkıra hıçkıra ağmaya başlar. Baba ağlamakta olan evladına seslenir. “Salim kendine gel çocuğum, onun yanında böyle yaparsan karışmam ha! Toparla kendini acık. Aha ayıp oğlum”. “Nasıl toparlaycam be baba. Kardeşim ölüyor burda. Sen ne diyon bana?”. O an ağlamamak için taş olmak gerekir.

Cihan Aymaz

Şimdi dört kardeşin yüreği Cihan Aymaz için yanıyor. 2 Mayıs 2023 akşamı ‘İstediği parçayı çalmadığı’ gerekçesiyle sokak müzisyenimiz İstanbul Kadıköy Rıhtım’da öldürüldü. Kendi imkanlarıyla kurduğu müzik sistemiyle şarkı söylerken henüz 30 yaşındaydı.

Arkadaşı Aysel Ataman “Ben burada esnafım. Cihan arkadaşımız tanıdığım kadarıyla iyi bir insandı. Bizim de işlerimize koşuyordu mesela. Kargoda çalışıyordu. Şarkı söylemeyi çok seviyordu. Yani onun için bambaşka bir şeydi. Bir şarkı söyleyince dünyalar onun oluyordu. 

Olay 6 buçuk, 7 sıralarında oldu. Şarkı söylüyorlar. Oradaki bir şahıs demiş ki para atıyoruz niye türkü söylemiyorsunuz derken, o sırada olay başlıyor. Karşı tarafın elinde bıçak var. Bunu da kimse görmemiş mi? Nasıl görmüyorlar onu da anlamıyorum. O kargaşada bıçağı yiyor. Olay tam deniz kenarında olduğu için aşağıya düşüyor. Bıçaklayan kişi de onun hemen ardından denize atlıyor. Denizdeki kanı görünce o da yardım etmeye çalışıyordu o sırada. Deniz kıpkırmızı oldu bir anda. Kan kaybından kaybettik arkadaşımızı. Üzgünüz” diyor.

Öyledir müzik aşkı. Bir şarkı söyleyince dünyalar senin olur. Mâide Suresi 32. Ayet’te şöyle yazar; “kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur” . Doğrudur. Bazen de bir bıçak ya da silahla bütün insanları öldürürsünüz. Hayat böylesine temsillerle doludur.

Boğazımıza kanı akıtılan kardeşimizin adı Cihan’dır. Ayete göre cinayette cihan (dünya) öldürülmüştür.

Katilin adı Mehmet’tir. Sözlükte yazılanlar aşağıdaki gibidir. “Mehmet, İslam peygamberi Hz. Muhammed’in adından türeyen bir isimdir. Başlarda Muhammed olarak okunan bu isim zamanla Mehmet haline dönüşmüştür. Türkiye’de en çok kullanılan erkek adıdır. Mehmet isminin anlamı yerde ve gökte övülen demektir ve anlamı Muhammed ismiyle aynıdır.” Bu da doğrudur. Hepimizin ailesinde bir Mehmet vardır.

CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun, sokak müzisyeni Cihat Aymaz’ın aile ziyareti

2 Mayıs günü Boğaz sularında iki çocuğumuz vardı. Biri Kürt müzisyen kurban Cihan AYMAZ, diğeri milli, dini duygularla dolmuşa getirilmiş elinde bıçakla dolaşan Mehmet CAYMAZ. Birini toprağa verdik, diğerini yargıya.

Mehmet, madem elindeki bıçakla sokakta şarkı söyleyen bir meleği katletti, adalet yerini bulmalı. “Ölürem Türkiyem”den “Öldürürem Türkiyem”e türev sorgulanmalı. Mehmet’i motive edenleri, dolmuşa getirenleri, milli ve dini duygularla azmettiriciliğe soyunanları da azletmemek adaletin işi olmalı.

İktidardakilerin nefret kusan ayan beyan beyanatlarından “illahlah” dememiş tek bir vicdan kaldı mı?

İkin gün önce, yani 9 Mayıs’ta Sakarya’da 15-16 yaşlarındaki çocuk CHP seçim otobüsüne taş atıp camını kırdı. Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun şikayetçi olmaması üzerine çocuk serbest bırakılmış. Kılıçdaroğlu perde arkasını işaret etmiş: “Asıl mesele onun yaptığı eylem değil, bir çocuğu böylesi bir provokasyona alet edenlerdir.”

Mevlana “Müzik Allah’ın lisanıdır” demiş. Müzisyen elçidir. İlahi bir birlik davetini seslendiren elçi. Müzik birliktir, birlikteliktir. Elçilik yeterlilik gerektirir. Yeterliliğe alın teri, göz nuru, feragat ve kapanmayla erişilebilir. Sefahat yerine feragat yolundaki elçilik, çoğu sanatçıya barış, adalet ve özgürlük gibi erdemleri savunma aşkını nakşeder. İnsanlığın bu ortak erdemleri uğruna sanatçı kendi varlığını hiçe sayar. Beden naçizleşir, artık nurdur.

Madem nurdur, o zaman hedeftir. Saldırılmalı, vurulmalıdır. Hapsedilir, sürgüne yollanır, vatandaşlıktan çıkarılır. Bazen de öldürülür.

Onur Şener

Geçen yıl 2 Ekim’de Başkent’te öldürülen o nurlardan biri de müzisyen Onur Şener’dir. Yine bir “şarkı isteği” yüzünden çıkan tartışmada namert üç kişi tarafından cam bardakla boğazı kesilerek öldürülmüştü.

Kafalar karışacak, karışmasın. Katillerin ikisi ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK Bakanlığı personelidir. Sosyal güvencede çalışmakta olan bir nuru ÇALIŞMA ve SOSYAL GÜVENLİK Bakanlığı personeli katletmiştir.

Öldürdükleri nurun öldürülme nedeni aslen erişemedikleri yeti, yeterlilik, liyakattır. Vasıfsızlık, vasıflıların olmadığı yerde saklanılabilir. Marifetsizler, marifeti katlederek var olabilir.

Dünyayı sazıyla cennete çevirmeye çalışan bir tek melek katledilmemiştir. Babasız kalan sadece o meleğin kızı değildir. Milli ve dini dolduruşlara gelen katillerin günahsız kızları, oğulları da babasız kalmıştır.

(Cumhuriyet, Nisan 2022) “1992-2001 yıllarında 91 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılan, terör örgütü Hizbullah’ın şura üyesi Mehmet Salih Kölge’nin de tahliye edildiği ortaya çıktı.”

(Sözcü, Nisan 2023) “AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Tamamen yerli ve milli bir yapı” diye nitelendirdiği HÜDA-PAR ile Hizbullah ilişkisi gündemdeki yerini korurken, Hizbullah’ın askeri kanat yapılanmasında yer alan ve 183 vatandaşın katili 58 tetikçinin daha sessiz, sedasız serbest bırakıldıkları ortaya çıktı.”

Peki şimdi bu iki müzisyen kardeşimizin katledilmesi davalarında adaletin yerini bulacağına inanan var mı? Tetikçileri azmettirenleri sezinliyor musunuz?

Cin, ayet uydurup cinayetin üstünü örtmeye çalışacaksa da cumhuriyetlerde müeyyideyi seçmen tayin eder. Edecektir de! İşte birkaç gün sonra seçim var. Ya adaletten yana ya da katillerden yana olacağız.

________________

* Müzisyen de olan yazarımızın diğer çalışmalarına https://sedatsarici.com/ adresinden ulaşabilirsiniz.

Erton Osma & Sedat Sarıcı – Ankara, Nisan 2023

Başsağlığı: 19 Aralık 2020 tarihli yazımda adını andığım, 1980 öncesi siyasi kargaşada hayatımı kurtaran Erton Osma ağabeyimi 9 Mayıs Salı günü kaybettik. Aynı gün Ankara-Karşıyaka’da toprağa verildi. Ailesine, tüm akraba ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.

 

2687380cookie-checkBOĞAZ’DA KARDEŞ KANI

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.