Bu miras bizim kimliğimiz, koruyamazsak silinip gideceğiz

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Kültürel ve doğal mirasa yönelik tahribatların artması, kamuoyundaki duyarlılığın da yükselmesini sağladı. 19 Mayıs 2020’de kurulan Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu bir yıl içinde ülkenin dört bir yanından binlerce doğa ve tarih gönüllüsünü bir araya getirdi…

Türkiye’nin zengin kültürel ve doğal mirasına yönelik farkındalık oluşturmak ve buna yönelik tehditlere dikkat çekmek amacıyla yola çıkılarak 19 Mayıs 2020 tarihinde kurulan ‘Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu’ 14 bini aşan üye sayısıyla önemli bir paylaşım ağına dönüştü. Platformun kuruluşuna öncülük eden Arkeolog-yazar ve yayıncı Nezih Başgelen, “Yaşadığımız bu güzel coğrafyaya ayrı bir anlam katan doğal değerlerimiz, bize emanet yaban hayatının canlıları, tarihi çevre değerlerimiz, kültürel varlıklarımız, tarihi eserlerimizin korunabilmesi için bir araya geliyoruz” ifadelerini kullanarak gösterilen ilgi için tüm katılımcılara teşekkürlerini ilettiğini belirtti.

İNSANLIĞIN ÖYKÜSÜNE TANIKLIK EDEN TOPRAKLAR

Birçok büyük uygarlığın doğumuna ve gelişimine beşiklik eden Anadolu coğrafyası tek başına koca Asya kıtasının özelliklerini barındırdığı için geçmişte ‘Asia Minor’, yani ‘Küçük Asya’ olarak anılıyordu. Tarım devriminden kentsel yaşama geçişte, insanlığın o uzun yürüyüşün önemli eşikleri bu topraklarda aşıldı. Çayönü’nde buğdayı toprakla buluşturan eller, Çatalhöyük’te o buğdayın saplarıyla toprağı karıştırıp evler yapmayı öğrendi. Korkuyu da, umudu da üzerine bastığı topraktan öğrenen Anadolu insanı, binlerce yıllık devinimiyle destansı öyküler, masalsı kentler bıraktı ardında.

HER YIKIMDAN COĞRAFYAYA SARILARAK AYAĞA KALKMAK

Bu coğrafyanın zengin kültürel mirasını yaratan en önemli değerlerin başında hiç kuşkusuz Anadolu’nun tek başına üç ayrı kıtanın iklimsel özellikleri ve bitki çeşitliliğini barındırmasıydı. Denizleri, dağları, gölleri, ovaları ve ulu ırmakların yanında adeta bir vücudun kılcal damarları gibi Anadolu coğrafyasının dört bir yanını sarmalayan binlerce dere ve akarsular bu coğrafyaya binlerce yıldır can veriyor. Tarihin her döneminde ağır savaşların ardından coğrafyasına sarılarak yeniden ayağa kalmayı bildi bu toprağın insanı. Buğdaydan zeytine, incirden üzüme, kirazdan fındığa birçok ürün bu coğrafyayla anıldı.

KİMLİK KARTIMIZ DİYEBİLECEĞİMİZ MİRAS TEHDİT ALTINDA

Yaprağın ipeğe, ipeğin kumaşa, kumaşın sanata ve kültüre dönüşümüne aracılık eden Anadolu insanı; otun koyuna, koyunun yüne, yünün ipliğe, ipliğin halı ve kilime doğru akıp duran yaşam ırmakları gibi durmaksızın devinimine aracılık etti. Tohumdan tiftiğe, ipekten yüne, ağaçtan kuşa, topraktan suya, elden ele, yürekten yüreğe akıp duran bu kültür ırmağı son yıllarda benzeri görülmemiş bir dönüşümün içinde. Bu toprakların kimlik kartı diyebileceğimiz kültürel varlıklar ve bu zenginliğin yaslandığı coğrafyanın üzerinde yaşanan dönüşümler giderek tahribata, tahribatlar ise yıkıma dönüşmeye başladı.

BÜYÜME VE KALKINMA UĞRUNA KÜÇÜK KIYAMET KOPARILIRKEN

‘Büyüme’ ve ‘kalkınma’ gerekçesiyle, gelişmenin ıskalandığı bir rant yarışına dönüşen bu yıkım furyasında Anadolu’nun özgün kimliğinin oluşumuna kaynaklık kültürel ve doğal miras da telafisi mümkün olmayacak biçimde zarar görüyor. Vahşi madencilik, enerji, ulaşım, turizm, birbirinden ‘çılgın’ projeler ve yılda sadece birkaç ay kullanılan ikinci konutlar… Dağlar, yaylalar, ormanlar, göller, nehirler, koylar ve ovalar kısa vadeli kazançlar uğruna birer birer tahrip ediliyor. Coğrafyayı adım adım büyük kıyamete hazırlayan bu yıkımın adı bir tür küçük kıyamet sanki. Aslında coğrafya durmaksızın uyarıyor üzerinde yaşayan milyonlarca insanı. Seller, toz fırtınaları, aşırı iklim olayları ve daha büyük felaketlere olan gebe kuraklık. Bu konuda korkulan oldu ve bir süredir meteorolojik kuraklığın yaşandığı Türkiye artık ‘tarımsal kuraklığın’ pençesinde.

Arkeolog yazar Nezih Başgelen

BİR YANDA DEFİNECİLİK DİĞER YANDA RESTORASYON TAHRİBATI

Hititler’den Selçuklu’ya, Roma’dan Osmanlı’ya binlerce yıllık tarihi miras kimi hatalı ve gereksiz restorasyonlarla özgünlüğünü yitirerek yeni birer yapı kimliğine büründürülerek adeta kamunun parasıyla kamunun ortak değeri tahrip ediliyor. Elbette bu zengin miras, definecilik garabetinden de payına düşeni alıyor. Dipsiz Göl gibi bir doğal mirasın define aramak için yok edilmesi bir yana, binlerce yıllık kültür mirasının kalıntılarıyla dolu olan Anadolu coğrafyasının dört bir yanındaki kaçak kazılar adeta bu toprakların kaderi haline dönüşüyor.

YENİ BİR OLUŞUM: KÜLTÜREL VE DOĞAL MİRASI İZLEME PLATFORMU

İşte bu büyük çarpıklığın ve değerbilmezliğin önüne geçebilmek amacıyla Türkiye’nin dört bir yanında uzman ya da sıradan vatandaşlar çaba harcıyorlar. Kırk yılı aşkın süredir bu toprakların kültür mirasına ilişkin bir yayıncılık politikası izleyen Arkeoloji ve Sanat Yayınlarının kurucusu Arkeolog-yayıncı ve yazar Nezih Başgelen’in öncülüğünde kurulan  “Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu”, bu konuda farkındalık yaratmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunmayı amaçlıyor.

BEŞ AYDA 10 BİN ÜYEYİ AŞAN PLATFORM ÇÖZÜM ÜRETMEYİ AMAÇLIYOR

Geçtiğimiz yıl 19 Mayıs’ta sosyal medyadan duyurulan platformun kuruluşunun ardından ülkenin dört bir yanından koruma refleksi gösteren yurttaşlar dikkate değer ölçüde ilgi gösterdi. Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformunun bugün 14 binin üzerine çıkan üye sayısı, konuyla ilgili hassasiyetin oldukça yüksek olduğuna işaret ediyor. Mimarından arkeoloğuna, sanat tarihçisinden rehberine, yayıncısından sivil toplum örgütü temsilcilerine birçok meslek uzmanının yanında doğa ve tarih konusunda çaba harcayan binlerce gönüllünün de destek verdiği platformun sosyal medya paylaşımları sorunları görünür kılmaya ve çözüm üretilmesine katkı sağlıyor

NEZİH BAŞGELEN: ‘DAYANIŞMA İÇİN BİR ARADAYIZ’

Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformunun ülke genelinde konuyla ilgili hassasiyet gösteren insanların bir araya gelmesine aracılık ettiğini anımsatan Arkeolog-yazar ve yayıncı Nezih Başgelen, gelinen noktanın umut verici olduğuna işaret ederek şunları dile getirdi: “Yaşadığımız bu güzel coğrafyaya ayrı bir anlam katan doğal değerlerimiz, bize emanet yaban hayatının canlıları, tarihi çevre değerlerimiz, kültürel varlıklarımız, tarihi eserlerimizin korunabilmesi için bir araya geliyoruz. Kültürel ve doğal miras alanında olan biteni yakından izlemek ve tahribata karşı elimizden gelen dayanışmayı sağlamak için bu platformda bir aradayız. Yeni katılımlarla ve samimi paylaşımlarla her geçen gün daha da etkin hale geliyoruz. Katılanlara gösterdikleri samimi ilgi, duyarlılık ve gösterdikleri sorumluluk için hassaten teşekkür ediyoruz.”

‘SİYASET ÜSTÜ OLAN BU MİRAS ORTAK KİMLİĞİMİZ’

Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu’nun resmi sosyal medya hesabında ise grubun amacı şöyle özetleniyor: “Yaşadığımız coğrafyaya ve bu benzersiz coğrafyanın can verdiği kültürel birikime gönül veren insanların bir araya gelmesi için oluşturulmuş bir gruptur. Platformun amacı, Türkiye’nin her bölgesinde kültürel ve doğal mirasa yönelik tehditler ve tahribat karşısında farkındalık oluşturmak ve sorunların çözümüne katkıda bulunarak kültür ve doğa varlıklarının korunmasını sağlamaktır. Kültürel ve doğal çevreye ilişkin her türlü tahribatı belgeleyerek sorumlu kurumların yanı sıra kamuoyuna da aktararak toplumun tüm kesimlerinde bir duyarlılık oluşturmayı hedefleyen platformun temel amacı, bu varlıkların tanınıp korunmasına katkıda bulunmaktır. Siyaset üstü bir değerler bütünü olan ve ortak kimliğimizi oluşturan kültürel ve doğal mirasın korunması, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının olduğu kadar tüm insanlığın ortak sorumluluğudur. Bugün dünyanın neresinde olursa olsun, insanlığın ortak mirası sayılan on binlerce yıllık birikim, aynı zamanda yeryüzünün hafızasıdır. Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu’nun hedefi, yaşadığımız coğrafya çerçevesinde bu hafızayı canlı tutmak ve bu değerlerin geleceğe aktarılmasına katkıda bulunabilmektir.”

Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu hakkında kimi platform gönüllülerinin görüşleri ise şöyle:

Şefik Çelikay: “Platform başka benzerlerinin toplamından daha fazla bilgi edindiğim bir kaynak oldu benim için. Başta Nezih Bey, Size ve katkıda bulunan tüm arkadaşlara teşekkür ederim. Farklı konularda da olsa benzerlerinin çoğalmasını dilerim.”

Asuman Çataltepe: “Çok aydınlatıcı ve uyarıcı buluyorum. Dikkatle takip ediyorum. Farkındalık yarattığına inanıyorum. Teşekkürler.”

Selmin Sarıgöllü Ergüden: “Ülkede, kültür ve doğal miras konusunda neler olup bittiğini; hep de kötü şeyler olmadığını; paylaşımların ülkeyi tanımanın bir yolu olduğunu düşünüp ilgiyle izliyorum. Teşekkürler.”

Rana Sara: “Emeği geçen ve bu kaliteyi koruyan başta Nezih Başgelen olmak üzere herkese çok teşekkürler. Kuşkusuz içinde yaşadığımız coğrafyanın daha çok paylaşılacak değerleri var. Bu değerlerin korunması için çaba sarf edenlere de teşekkür ve minnet borçluyuz hepimiz.”

Asli Ozbay: “Sevgili Nezih Başgelen Bey ve Sezin Hanım, bu çileli dönemde, ortak ilgi alanlarımızla ilgili kâh bizi bilgilendiren, kâh keyiflendiren paylaşımlarla kültürel mirasımızı ve zenginliğini gündemde tutmak üzere sürdürdüğünüz çaba için tekrar teşekkür ederiz.”

Sili Okyayuz: “Böyle bir platformu başlatmak harika bir girişimdi. Bir yıl boyunca benim de ilgi alanıma giren sınırsız bilgi, fotoğraf ve haberi zevkle takip ettim… Platformdaki paylaşımlar şu zor zamanda içimi rahatlatıyor.”

Işık Selik: “Diğer üyeler gibi ben de sayfada yapılan paylaşımları başlangıcından itibaren ilgi ile takip ediyorum. Bilgi gerçekten paylaştıkça çoğalıyor… Platformun, ülkemizde yer alan doğal ve kültürel mirasımızın keşfi, tanıtımı, korunması, kullanım şekli ve geliştirilmesi konularında yaygın bir bilinç oluşturma çabasını canı gönülden destekliyorum.”

Fotoğraflar: (Yusuf Yavuz arşivi)
2515540cookie-checkBu miras bizim kimliğimiz, koruyamazsak silinip gideceğiz

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.