Büyüknohutçu çiftinin anıları ‘Anıt Ağaç’ kitabında yaşayacak

YUSUF YAVUZTürkiye’nin anıt ağaçlarını anlatan kitap, sedir ormanlarını korumak için verdikleri mücadele sırasında Finike’de öldürülen Büyüknohutçu çiftine ithaf edildi…
 
Antalya’nın Finike ilçesinde sedir ve çam ormanlarını taş ocaklarına karşı korumak için yürüttüğü hukuk mücadelesi sırasında öldürülen Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin Büyüknohutçu’nun ağaç sevgileri ‘Anıt Ağaç’ kitabında yaşayacak. Prof. Dr. Ünal Asan’ın kaleme aldığı ve Türkiye’nin anıt ağaçlarının çeşitli yönleriyle ele alındığı kitap, Büyüknohutçu çiftine ithaf edildi. Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan çıkan kitabın ithaf bölümünde “Toros sedirinin en önemli yayılış gösterdiği bölgede, Finike Alacadağ’daki sedir ormanlarını yokeden taş ocaklarına ve vahşi madencilik uygulamalarına karşı hukuki ve eylemsel mücadelesiyle tanınan Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin Büyüknohutçu’nun aziz anılarına” ifadelerine yer verildi.
 
Yaşadıkları bölgede usulsüz ve denetimden uzak çalışma yürüten mermer ocaklarının başta sedir ormanları olmak üzere tarım alanları ve su kaynaklarına yönelik tahribatını durdurmak için büyük bir mücadeleye girişen Büyüknohutçu çiftinin mücadelesi ‘Anıt Ağaç’ kitabında yaşayacak.
ANIT AĞAÇ KİTABI ÖLDÜRÜLEN BÜYÜKNOHUTÇU ÇİFTİNE ADANDI
Prof. Dr. Ünal Asan’ın kaleme aldığı ve Türkiye’nin anıt ağaçlarının çeşitli yönleriyle ele alındığı ‘Anıt Ağaç Kavramının Fiziksel, Görsel ve Sosyokültürel Kaynakları’ adını taşıyan kitap, Büyüknohutçu çiftine ithaf edildi. Arkeoloji ve Sanat Yayınları’ndan çıkan kitabın ithaf bölümünde “Toros sedirinin en önemli yayılış gösterdiği bölgede, Finike Alacadağ’daki sedir ormanlarını yokeden taş ocaklarına ve vahşi madencilik uygulamalarına karşı hukuki ve eylemsel mücadelesiyle tanınan Ali Ulvi Büyüknohutçu ve eşi Aysin Büyüknohutçu’nun aziz anılarına” ifadelerine yer verildi.
KİTAPTA TÜRKİYE’NİN ANIT AĞAÇLARINA VE ÖYKÜLERİNE YER VERİLİYOR
Anıt ağaç kavramının mitolojiden tarihe, destanlardan halk söylencelerine uzanan binlerce yıllık öyküsünün ele alındığı kitapta, Türkiye’nin değişik yörelerindeki anıt ağaçlara ilişkin bilgilere de yer verilerek anıt ağaçların tarihi tanıklıkları da aktarılıyor. Anıt ağaçlar konusunda yaptığı bilimsel araştırmalar ve yayınlarla bilinen Prof. Dr. Ünal Asan’ın kaleme aldığı kitapta, toplumsal bellekte yer bulan ve hepsi de aynı anlamda kullanılan Hayat ağacı, bilge ağaç ve ölümsüzlük ağacı kavramları ele alınıyor. Anıt ağaçların bilimsel yönlerinin de ele alındığı kitapta ayrıca yaban hayatını korunmasına vurgu yapılıyor.
‘BAZILARI ODUN, BAZILARI AĞAÇ OLARAK GÖRÜYOR’
Arkeoloji ve Sanat Yayınları Genel Yayın Yönetmeni ve kitabın editörü Arkeolog Nezih Başgelen, doğal ve kültürel varlıkların korunmasına yönelik bilincin geliştirilmesi için yıllardır çaba harcadıklarını belirterek, “Ormanları bazıları odun, bazıları ise ağaç olarak görüyor. Bu konuda büyük bir bilgi boşluğu var. Bu konuda yapabileceklerimizi düşünürken anıt ağaç projesi ortaya çıktı. Türkiye’nin anıt ağaçlarıyla ilgili bilgilerin bir kitapta bir getirilmesini istedik” diye konuştu.
‘ALİ ULVİ BEY VE AYSİN HANIM’IN ÖLÜM HABERİ BENİ ÇOK SARSTI’
“Ali Ulvi Bey ve eşi Aysin Hanım’ın ölüm haberi beni çok sarstı” diyen Başgelen, “Taş ocakları benim de yüreğimi dağlayan bir yaraydı. Bu konuda yürütülen mücadelelerde başarılı olmuş iki insanımızın kaybı kabul edilemez bir durumdu” ifadelerini kullandı.
‘GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE ÖZLEMİNİ ÇEKTİĞİMİZ ÖRNEK BİR ÇİFTTİ’
Roma döneminde M.S 125-192 yılları arasında Samsat’ta yaşayan ünlü düşünür ve yazar Lukianos’un, “Erdemli insanları ölümlerinden sonra da anıp kutlamayı faydalı bulmamız, asıl yaşayanlar içindir. Büyük insanlara saygı gösterirsek, aramızda da onlara benzemek isteyenler çoğalır diyoruz” ifadelerini anımsatan Başgelen, “Toros sedirinin en önemli doğal yayılış gösterdiği Likya’nın bölgesinin merkezindeki mücadeleleri sırasında katledilen, Ali Ulvi Büyüknohutçu ile eşi Aysın Büyüknohutçu da günümüz Türkiye’sinde özlemini çektiğimiz ve örnek almamız gereken, erdemli insanlara örnek bir çiftti. Bu yüzden Ünal Asan hocamızın yaşadığımız coğrafyadaki anıt ağaçlarla ilgili bu yeni kitabını Arkeoloji ve Sanat Yayınları olarak Finike Alacadağ’daki sedir ormanlarını korumak için canlarından olan Ali Ulvi Büyüknohutçu ile eşi Aysın Büyüknohutçu’ya ithaf ederek Samsatlı Lukianos’un dile getirdiği bu evrensel gerçeği, bir kez daha vurgulamak istedik. Lukianos’un belirttiği gibi, onların erdemli mücadelelerinin unutulmamasını ve genç kuşaklara, tüm çevre dostlarına örnek olmasını diliyoruz” diye konuştu.
‘LİKYA BÖLGESİ BÜTÜNÜYLE KORUNMALI’
Büyüknohutçu çiftinin de yaşamını sürdürdüğü ve korumak için mücadele ettiği Likya coğrafyasının her taşıyla birlikte korunması gerektiğinin de altını çizen Başgelen, “Likya bölgesi, doğasıyla, canlısıyla ve arkeolojisiyle birlikte en hassas yasalarla korunması gereken bir alan. Bu bölge bütünüyle bir müze niteliğinde. Bu nedenle Likya bölgesinde kesinlikle hiçbir taş ocağına izin verilmemeli. Faunus içinde korumamız gereken Likya gibi bir bölgeye değil taş ocağı, ufacık bir yol yaparken bile dikkat etmemiz lazım. Bugün pırlanta gibi korumamız gereken Likya bölgesindeki ihanetler o kadar çok ki. Bu kadar mı vahşileştik, bu kadar mı üç kuruş için insan canına kıyar hale geldik anlamakta zorluk çekiyorum” dedi.
BÜYÜKNOHUTÇU ÇİFTİ NEDEN ÖLDÜRÜLMÜŞTÜ
Antalya Finike’deki dağ evlerinde 9 Mayıs günü vahşi bir cinayete kurban giden Ali Ulvi ve Aysin Büyüknohutçu çiftinin öldürülmesiyle ilgili tutuklanan katil zanlısı Ali Yamuç, cinayetin azmettiricisi olarak bölgedeki bir mermer ocağında çalışan ‘Çirkin’ lakaplı kişiyi işaret etti. Cinayet için azmettiriciyle, 50 bin lira karşılığında anlaştığını öne süren katil zanlısı, çıkarıldığı mahkemedeki ifadesinde, “Mermer ocağında çalışan, adını bilmediğim, 65-70 yaşlarında, siyah cip kullanan, beyaz saçlı, sürekli kirli sakalla gezen, 1.65 boylarında ‘Çirkin’ lakaplı adam 8 Mayıs günü yanıma geldi. Bana ‘Cebinde paran var mı?’ dedi. ‘Yok’ dedim. ‘Sana bir iş teklif edeceğim’ dedi. Cebinden 3 bin TL çıkarıp verdi. ‘Bizim ocak bunlar yüzünden kapandı, sen bunları hallet, şu 3 bin TL’yi al, 47 bin TL’yi de olaydan sonra vereceğim’ dedi. ‘Silah nasıl olacak’ dedim. ‘Silahı kendin bilirsin’ dedi, başka bir şey konuşmadık” iddiasında bulunmuştu.
DÜNYANIN EN ÖNEMLİ DOĞAL SEDİR ORMANLARI ANTALYA’DA
Türkiye, literatüre (Cedrus Libani) olarak geçen ve sonraları ‘Toros Sediri’ olarak düzeltilerek hakkı teslim edilen sedir türünün, dünyada en yaygın topluluğa sahip olduğu ülke olarak biliniyor. Prof. Dr. Doğan Kantarcı’nın verdiği bilgilere göre Lübnan’ın bayrağında yer alan sedir ağaçları bu ülkede yalnızca küçük bir topluluk olarak kalmış durumda. Kıbrıs, Atlas Dağları ve Himalayaların kuzeybatısında doğal olarak yetişebilen sedir ağacı, Fransa’da ise ağaçlandırma çalışmalarıyla yetiştirilmeye çalışılıyor. Antalya’nın Elmalı, Kaş, Finike ve Kumluca ilçelerini kapsayan bölgede bulunan doğal sedir ormanları da Türkiye’nin gıptayla bakılan doğal zenginliklerinden biri olarak görülüyor. Finike Alacadağ, Elmalı Çığlıkara ve Kumluca Dibek ormanları barındırdığı sedir toplulukları ve anıtsal sedir ağaçlarıyla ‘Tabiatı Koruma Alanı’ olarak koruma altında. Kaş sınırlarındaki Kuruova ise bölgenin nitelikli sedir ormanlarından birini barındırıyor. Ancak bölgedeki mermer ve taş ocakları, sedir ormanlarını tehdit eden en önemli çevre sorunlarından biri olarak görülüyor.
2092030cookie-checkBüyüknohutçu çiftinin anıları ‘Anıt Ağaç’ kitabında yaşayacak
Önceki haberPasaportu olmayan inekler yaylaya çıkamayacak!
Sonraki haberTürkiye’de 350 bin kayıtdışı emlakçı var!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.