Check-up mı? Avlanma mı? (I)

Basit bir misal bunu güzel bir biçimde ortaya koymaktadır. ‘Newyork’ ta bir kamu okulunda okuyan 1000 öğrencinin yüzde 61’inin badeciklerinin alınmış olduğu, geriye kalan yüzde 39’unun bir grup hekim tarafından muayene edilmesi sonucunda ise bunların yüzde 45’inin bademciklerinin alınması gerektiğine karar verilmiştir.


Geriye kalan çocukların ise bir başka grup hekim tarafından yeniden muayene edilmesi sonucunda bunlarında yüzde 46’sına, bademciklerinin alınması gerektiğine karar verilmiş, geriye kalan çocuklar ise üçüncü kez muayeneye girdiğinde, benzer oranda çocuk bademcik ameliyatı için ayrılmıştır. Böylece üç muayene sonucunda 1000 çocuktan bademcik ameliyatı yapılması gerekli görülmeyen sadece atmış beş çocuk kalmıştır. Üstelik bu muayeneler, parasal kaygıların eğilimleri etkilemediği, ücretsiz hizmet veren bir klinikte yapılmıştır.


Mutlaka hastalık çıkarmaya yatkın olan teşhis eğilimleri genellikle olan teşhis hataları veya zorlamalı teşhisler içerir. Oysa tıp, en ön yargılı mahkemelerden daha ön yargılı olarak, engizisyonvari bir kategorileşmeyi şevkle ve bunu hiçbir affediciliği ve geri dönüşümlü olmayan zararlarla yapmaktadır.


Örneğin Britanya Üniversitesi kliniklerinde kalp hastalığı tanısı ile yatarken ölen, hastaların yarısından çoğunun, yapılan otopsiler sonucunda başka bir nedenle öldüğü saptanmıştır. Basit hastane testleri, farklı iki laboratuarda incelendiğinde en az dörtte bire varan oranda ciddi farklılıkta sonuçlar çıkmaktadır. Uygulayıcı ve kullanılan cihazların farklılığında, en az bu oranda yanıltıcı sonuçlara yol açmaktadır.


Teşhis hatalarına ek olarak, işin içinde bir de kötü niyet varsa olay tam bir faciaya dönüşmektedir. Gereksiz ve öldürücü yan etkileri olan tetkik ve girişimler açma-kapama ameliyatları giderek yaygınlaşmaktadır. Üstelik check-up la elde edilen en faydalı olabilecek ‘erken teşhis’in yaşamı artırdığına dair bilimsel hiçbir kanıt yoktur. Bu nedenle tıp, hileye başvurarak, ‘hastalıksız sağ kalın’ kavramını ortaya atmıştır. Yani normal yaşam süresini uzatamamış, ancak yaşanan süreyi hastalıktan arındırdığını iddia etmiştir. Ancak check-up’ ların tabiatın gereği icat edilen yeni muayene ve tetkikler, neredeyse hastanın yaşamının üçte birini hastane sokaklarında geçirmesini zorunlu kılmıştır.


Yeni tetkik ve muayeneler ile, normal bir kişinin, ‘hasta’ kabul edilme ihtimali çok yüksektir.  Teşhis, daima stresi yoğunlaştırır, yetersizlik saptar. İnaktiviteyi empoze eder, kişiye belli roller empoze eder, damgalar, aciz düşürür. Tıbbı, ‘hasta avı’na yöneltir.


Yani Check-Up, bir hasta avından ibarettir. Avlanmaya hazır mısınız? Bir sonraki yazımızda gerçek bir avlanma olmayan ESG adlı check-up modelinden bahsedeceğiz. MAL


[email protected]

686520cookie-checkCheck-up mı? Avlanma mı? (I)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.