Cumhurbaşkanı ve Çevre Bakanına iklim davası açıldı!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – İklim aktivisti üç genç, Türkiye’nin iklim hedefinin yetersiz olduğu iddiasıyla hukuki yollara başvurarak gelecekteki haklarının korunması için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açtılar…
Türkiye’nin iklim krizi ile daha güçlü bir şekilde mücadele etmesi için yıllardır kampanyalar yürüten genç iklim aktivistleri Atlas Sarrafoğlu (16) Seren Anaçoğlu (20) ve Ela Naz Birdal (17) Türkiye’nin iklim hedefi olarak sunmuş olduğu güncellenmiş ulusal katkı beyanının yetersiz kaldığını, bunun bir iklim eyleminden ziyade iklim eylemsizliği olduğunu öne sürerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na dava açtılar. Bu beyanın hazırlanmasında şeffaf bir süreç işletilmediğinin altını çizerek Türkiye’nin bilimsellikten uzak, etkisiz ve yeterli olmayan iklim krizi ile mücadele hedefinin iptal edilmesini ve yenilenmesini talep ettiler. Gelecek haklarını savunan gençler ayrıca bir de imza kampanyası başlattılar.

TÜRKİYE’NİN İLK İKLİM DAVASINI ÜÇ GENÇ AÇTI

Atlas Sarrafoğlu, Seren Anaçoğlu ve Ela Naz Birdal Türkiye’nin güncellenmiş ulusal katkı beyanını Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Sekretaryası’na sunmasının ardından, “Bu beyan ne yazık ki bir sera gazı emisyonu azaltımı değil, artırım taahhüdüTürkiye bir iklim afetleri ülkesi ve biz gençler olarak daha güçlü iklim hedefiyle geleceğimizin güvence altına alınmasını istiyoruz,” diyerek Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması kapsamında sera gazı emisyonları hakkında aldığı kararlar ile ilgili Cumhurbaşkanlığı ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na açılan ilk iklim davasının öncüleri oldular.

‘KENDİ ELİMİZLE GEZEGENİMİZİ YAKIYORUZ’

11 yaşından beri iklim aktivisti olan Atlas Sarrafoğlu, “Ben büyüklerimden daha farklı bir dünyaya geldim. Birbirini tetikleyen bir sürü felaketin içinde kalmış bir dünya. Bir varoluş krizi bu. Kendi elimizle gezegenimizi yakıyoruz. Fosil yakıtların kullanımı çok uzun zaman önce bırakılmalıydı. Hükümetler ve büyük şirketler sahip oldukları güç ve parayı insanlığın geleceğine tercih ettiği sürece bu krizin önüne geçebilmek mümkün olmayacak” diye konuştu.

‘TÜRKİYE’Yİ TEHDİT EDEN İKLİM KRİZİNE KARŞI HİÇ BİR ŞEY YAPMIYORSUNUZ’

Ben bir iklim aktivisti genç olarak, Türkiye’nin çok geç imzaladığı Paris Anlaşması’na uygun olarak emisyonların düşürülmesini istiyorum” görüşünü dile getiren Sarrafoğlu, “Çocuklar ve gençler iklim krizine sebep olmadığı halde şu anda en büyük risk altında olanlar aslında. Dolayısıyla çocuk haklarının da hiçe sayıldığı bir ortamı kabul etmiyorum. Bizlerin, ‘bu ülkenin geleceği’ diye bahsettiğiniz gençlerin geleceğini mahvediyorsunuz. En çok Türkiye’yi tehdit eden iklim krizine karşı resmen hiçbir şey yapmıyorsunuz! Bu sebeple Türkiye’nin daha güçlü bir iklim hedefi vermesi için davacıyım” dedi.

‘TÜRKİYE’NİN KARBON NÖTR İÇİN TUTARLI BİR YOL HARİTASI YOK’

Hem Avrupa Birliği İklim Elçisi hem de hukuk fakültesi öğrencisi olan Seren Anaçoğlu ise, Türkiye’nin iklim kriziyle mücadele kapsamında yayınladığı ulusal katkı beyanında, emisyon azaltım taahhüdünden ziyade 2030’a kadar yüzde 30’dan fazla artış sözü olduğuna dikkat çekerek, “2053 yılında karbon nötr olacağını ifade eden Türkiye’nin 2053’e kadar karbonsuzlaşmayı hâlâ nasıl hayata geçireceğine ilişkin tutarlı ve bilimsel bir yol haritası yok! Kömürden ve fosil yakıtlardan çıkış tarihi yok! Enerji ve maden sektöründe etkili iklim eylem planı yok! Ama ne yazık ki kömür ve maden lobisinin var olmayı ve bizi zehirlemeyi sürdüreceği bir sistem var! Gençler için gelecekte daha çok işsizlik, kirlilik, iklim afetine karşı savunmasızlık var! Biz gençlerin ve çocukların yaşam hakkının, gıda, su, hava gibi temel haklara erişim haklarının kısıtlanması hatta ortadan kalkması tehlikesi var! Bu sebeple gelecek hakkım için davacıyım” açıklamasında bulundu.

‘TÜM ÜLKELERİN ELLERİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASI GEREKİYOR’

Gelecek hakkı için mücadele eden genç iklim aktivisti Ela Naz Birdal da davacılardan biri. İklim krizinin küresel bir kriz olduğuna değinen Birdal, bu mücadelede herkesin üstüne düşen önemli görevler olduğunu savunarak, “Tüm ülkelerin ellerini taşın altına koyması gerekiyor ki ortak hedefe, 1,5 derece hedefine ulaşabilelim,” dedi.

‘KARBONSUZ BİR GELECEK İÇİN DAVACIYIM’

Türkiye’nin iklim kriziyle daha güçlü bir şekilde mücadele etmesi ve sera gazı salımlarını azaltması için taleplerini de sıralayan Birdal, “Ara hedef belirlensin. Kömürden çıkış tarihi açıklansın. Gerçek bir azaltım taahhüdünde bulunulsun. Bilimsel yöntemlerle Türkiye’nin karbonsuzlaşma politikası belirlensin ve bağlayıcı hukuk kuralları haline getirilsin. Biz iklim krizi ile mücadele etmek, kendi geleceğimizi garanti altına almak için bu davayı açıyoruz ve change.org/iklimdavasi adresinde başlattığımız imza kampanyamıza tüm genç arkadaşlarımızın da desteğini bekliyoruz! Karbonsuz bir gelecek için davacıyım!” ifadleerini kullandı.

AV. DENİZ BAYRAM: ‘TÜRKİYE’NİN EMİSYON ARTIRIMI ÇELİŞKİLİ’

İklim davası açan genç aktivistlerin avukatları Deniz Bayram ise konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları döyledi: Paris İklim Anlaşması’nın 1.5 C hedefinin gerçekleştirilmesi tüm taraf devletlerin, küresel emisyonlarından tarihsel sorumlulukları ölçüsünde açık, anlaşılabilir ve bilimsel olarak temellendirilmiş yöntemlerle hazırlanan sera gazı emisyon azaltımı yönünde karar vermeleri ve uygulamalarına bağlıdır. Türkiye’nin mevcut sera gazı artırım kararının hangi bilimsel yöntemlerle yapıldığına dair belirsizlik, kömür gibi fosil yakıtlardan çıkış konusunda tarih belirlenmemiş olması, 2030 ve 2038 yıllarını hedefleyen yüksek karbon emisyon artırımı ve 2053 net sıfır kararı ile  uyumlu değil ve çelişkiler içeriyor. Son yıllarda iklim değişikliğinin yıkıcı etkileri yaşama, sağlık, gıda ve suya erişim gibi temel insan haklarını ihlal olarak yoğunluğunu artırdığına tanık olduk. Bu davanın aciliyeti, Türkiye’nin bilimsel verilerle savunabildiği bir iklim planını sunmasının ve gelecek kuşakların insan haklarını korumasının aciliyetinden kaynaklanıyor. Dünyanın dört bir yerinde çocukların, gençlerin açtığı iklim davaları bize devletlerin suçu ve sorumluluğu birbirlerine atmayı bırakıp sorumlulukları ölçüsünde hakkaniyetli, açık, bilimsel ve hukuken belirli iklim planları yapmaları gerektiğini gösteriyor. Bu dava sürecinde ortaya çıkacak olumlu bir karar, sadece Türkiye için değil, özellikle tarihsel emisyonu yüksek olan ülkelerin iklim taahhütlerini daha da hırslı ve kararlı hale getirmesi yönünde pozitif bir etki oluşturabilir.”

‘ÇOCUKLAR VE GENÇLER İÇİN ÖNCELİKLİ BİR İNSAN HAKLARI SORUNU’

İklim değişikliği ve bunun yol açtığı sonuçların özellikle çocuklar ve gençler için öncelikli bir insan hakları sorunu olduğuna dikkat çeken Av. Kerem Altıparmak da konuyla ilgili değerlendirmesinde şöyle konuştu: “Paris Anlaşması bu sonuçların önlenmesi için devletlere yükümlülük yüklerken, uluslararası insan hakları mekanizmaları da Paris Anlaşması kapsamındaki yükümlülükleri bireylerin insan hakları ile ilişkilendirmektedir. Türkiye, hem Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde hem de Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi önünde iklim değişikliğine ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği için şikayet edilmiştir. Hükümet, bu başvurularda başvurucuların Türkiye’deki ulusal mekanizmalarda bu iddiaları ileri sürebileceklerini; idari yargı mercileri ve Anayasa Mahkemesi’nin iklim değişikliğine ilişkin hak taleplerini çözmeye yetkili yargı makamları olduğunu ileri sürmüştür. İşte biz bu dava yoluyla bir yandan Türkiye’nin uluslararası çevre hukukundan kaynaklı yükümlülüklerini, bir yandan da gençlerin ve çocukların yine uluslararası insan hakları hukukundan kaynaklı haklarını Türkiye’deki yargı makamlarının dikkatine sunuyoruz. Yargıyı; uluslararası yükümlülüklerine aykırı davranan, çocukların ve gençlerin geleceğini tehlikeye atan yürütme erkini denetlemeye davet ediyoruz.”

PORTEKİZLİ GENÇLER TÜRKİYE DAHİL 33 ÜLKEYE DAVA AÇMIŞTI

Dünyada bu davanın benzeri olarak açılmış birçok iklim davası bulunuyor. Portekizli 6 gencin 2020 yılında açtıkları davada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 33 ülke sera gazı emisyonlarını azaltmamakla suçlanmıştı.

TÜRKİYE 2038’E KADAR SERA GAZI ARTIRIMI YAPACAK

Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) Sekretaryası’na 13 Nisan 2023’de sunduğu Ulusal Katkı Beyanı ile 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarının artışından yüzde 41 oranında azaltım yapmayı taahhüt ediyor. Güncellenen Ulusal Katkı Beyanı, TÜİK emisyon verilerine göre 2021 yılında 564,4 Mt CO2 eşdeğerine ulaşan sera gazı emisyonlarının, 2030 yılına kadar 695 Mt CO2 değerine ulaşmasını öngörüyor. Türkiye, 2038 yılına kadar sera gazı emisyonların artıracağını ve ancak bu yıldan sonra emisyonlarda mutlak bir azaltım yapacağını taahhüt ediyor.

 

2687600cookie-checkCumhurbaşkanı ve Çevre Bakanına iklim davası açıldı!
Önceki haberErdoğan’ın “seçim” mesajı: Gerektiğinde, 15 Temmuz gecesi olduğu gibi istiklâl ve istikbalimize sahip çıkarız
Sonraki haberGelir adaletsizliği: Mızrak çuvala sığmıyor!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.