Devlet destekli taşeronluk

Son aylarda ki, çalışma yaşamının sorunlarına ve gelişen eylem biçimlerine baktığımız da, taşeron işçileri konusu, birinci sırada yer almaktadır.

İşten çıkarmalara dayalı olarak, taşeron işçilerin eylemleri, daha çok sendikalaşma olmadığından, o işe ve işyerine ilişkin, kendiğinden gelişmektedir. Sendika üyesi olan işçilerle ilgili olarak ise, yine bu eylemler kendiliğinden gelişmekte ve sendika, işin içine daha sonra girmektedir. Gün geçmiyor ki, yeni bir eylem ile karşılaşmayalım.

Bu gelişmeler karşısında, Türk-İş bile Konfederasyon olarak harekete geçme konumun da olmuştur. Kamu oyu duyarlılığı arttırılmak ve tepkilerle yapılan bu işemlere, bir dur denilmek istenmektedir. Önümüzdeki dönemde, bu tür eylemlerin azalmayacağı, artacağı öngörüsünü belirtmek, gerçekçi bir yaklaşım olacaktır.

Nedir, taşeron işçilerinin sorunları, başlıklarla ve kısa açıklamalarla, bir saptama yapmaya çalışalım.

1. Kayıt dışı yaygındır. Taşeron işçilerinin SGK’na bildirimleri hiç yapılmamak da, veya geç yapılmak da, ya da çalışılan gün sayıları eksik gösterilmektedir. Bu yöntem, SGK primleri açısından işçi için eksik ödeme ve emeklilik hakkının kazanılmasının gecikmesi demektir.

2. Düşük ücret ve ödemede ki aksamalar. Taşeron işçilerinin büyük çoğunluğu, asgari ücret ile çalışmaktadır. Yemek, ulaşım gibi, ya da başka adlar altında, ayrıca bir sosyal hak uygulamaları da, yine çoğunlukla yoktur. Ücret ödemeleri düzenli olmadığı gibi, gecikmeler ya da uzun süreli beklemeler de olabilmektedir.

3. Kıdem tazminatı hakkı. Bu işçilerle yapılan sözleşme ve uygulamalar bir yılı tamamlamadan değişkenlik gösterdiğinden, uygulama, adeta kıdem tazmiatı hakkının doğmaması için düzenlenmektedir.

4. Çalışma koşulları düzenli değildir. Çalışma ortamı ve çalışma ilişkileri, düzenli olmak bir yana, çoğu zaman ağır koşullar da gerçekleşmektedir. Yasal süreler ve düzenlemeler çoğu zaman yerine getirilmemektedir. İş kazalarının yoğun olduğu bir iş ilişkisi olmaktadır.

5. Sendikalaşma olamamaktadır. Taşeron işçiliğinin yaygınlaşmaya başlamasının, en önemli nedeni,sendikalaşma olgusundan kaçınma olarak gelişmektedir. Taşeron işlerinde sendikalaşma örneği, parmakla gösterilecek kadar azdır.

6. Toplu iş sözleşmesi yükümlülüklerinden kaçınma. Kurumsallaşmış ve sendikal örgütlenmelerin olduğu, toplu iş sözleşmesinin uygulandığı işyerlerinde, toplu iş sözleşmesi yükümlülüğünden kaçınılmaktadır. Toplu iş sözleşmesi kapsamı içindeki işçilerin azaltılması ve artmasının önlenmesi için, işler taşeron aracılığı ile yaptırılmaya başlanmıştır.

7. Yasal yükümlülüklerden kaçınma. İşyerinde ki sayısal duruma göre, özürlü istihdamından kaçınma gibi, bazı yükümlülüklerin altına girmemek için, işçi sayısı belli sayılarda sınırlı tutulmak istenmektedir.

8. İş güvencesinden kaçınma. İşçilerin işten çıkarılma ile ilgili işe iade davası açabilmeleri için, işyerinde en az 30 işçi çalışması gerekmektedir. Bu yükümlülükle kaşılaşmamak için, işyerinde ki işçi sayısının 29 u geçirilmemesi konusunda özen gösterilen işyerleri vardır.

9. Yeni iş alanları ve işverenleri yaratma. Özellikle, kamu da yapılan işlerde, kamu işçisi yada memur olarak istihdam etme yerine, taşeronlar bulunarak, oluşturularak, bu işler taşeronlar aracılığı ile yapılmaktadır. Ulaşım, yemek, temizlik bu konu da örnek gösterilebilir.

Akademik çevreler de, hukuksal boyut başta olmak üzere, çalışma yaşamın da yaygınlaşan bu ilişki sisteminin, sorunlar yarattığı açık olarak belirtilmek de ve belgelenmektedir. Bu bilimsel çalışmalar, nedense dikkate alınmak da ve bu çalışmalardan yararlanılmamaktadır.

Geçtiğimiz yıl sonuna kadar, Hükümetin sürekli gündemde tuttuğu konu, taşeronluk ilişkisinin yeniden düzenlenmesi olmuştur. Ancak, bu konu da yapılan görüşme ve tartışmalar, bazı hazırlık metinleri ve ilkeler bazından öteye geçememiştir. Yani, elimiz de, gerekçelendirilmiş, madde düzenlemeleri yapılmış, bir yasa tasarısı taslağı dahi bulunmamaktadır.

Geçtiğimiz yıl sonun da, 9 yıl aradan sonra onuncu kez toplanan Çalışma Mecilisi’n de, bu konu da gündem de yer almış olmasına karşın, bir gelişme olmamıştır. Ekonomik ve Sosyal Konsey ise adeta unutulmuştur. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, ‘üçlü danışma’ toplantıları çerçevesinde, bu konuların görüşüldüğünü belirtmişse de, buradan da bir sonuç çıkmamıştır.

Öte yandan, asıl işveren – alt işveren ilişkilerin de, yani sözleşmelerin de, “muvazaa” olduğu sonucuna varan, bir dizi yargı kararı bulunmaktadır. Ve bu kararlar gereği, yapılan alt işverenlik sözleşmeleri, yok sayılmaktadır. Bu kararların, bir çok kamu işyerini kapsadığını da görüyoruz. Kamu yönetimlerinin, bu yargı kararları karşısında, uygulamaya geçmemeleri de, ayrıca yeni sorunlar doğurmaktadır.

2014 yılının ikinci ayının tamamanmak üzere olduğu, günümüze gelene kadar ise, bu yıl için de, konu gündeme bile getirilmemiştir. Önümüzde ki aylar da, gündeme gelmesine ilişkin,Hükümet kanadından bir işaret de gözükmemektedir.

Seçimler dönemine girilen süreç de, yeni bir şeyler beklemek, adeta olanaksız gibi gözükmektedir. 11 yıldır iktidar da olan bir Hükümet dönemin de, bu sorunun çözülenmemesi bir yana, genişleyerk artması karşısın da adeta taşeronluk, Hükümet tarafından destekleniyor sonucuna doğru bizi götürmektedir.

Ancak, bu süreç de, taşeron uygulamalarından yakınan ve bu uygulamalara karşı tepkisel gelişmeler ve eylemlerin artmış olması gerçeği ile karşı karşıyayız. Gündeme getirilen konuların arasına, bu sorunun getirilmemesi, yok sayılması ise, gerçekçi bir yaklaşım değildir.

Son yıllar da, yaşanılan gerçekliklerden koparılarak, yaratılan sunni gündemlerin peşinde koşma alışkanlığının, nereye kadar, gerçeklerden kopuk devam edeceği de, merak konusudur. Yabancılaşma ve gerçeklilik, sanırım günümüz sorunlarına çözüm üretememe nedenlerinin başında gelmektedir.

________________

Ankara. 18 Şubat 2014. Salı. [email protected]

1560210cookie-checkDevlet destekli taşeronluk

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.