Devlet Sanatçısı Gülsin Onay’dan Cumhurbaşkanı’na mektup

Gezi Parkı Direnişi, Türkiye’de aydın sanatçı duyarlılığını da ortaya çıkmasında süzgeç oldu. Toplumsal olaylara duyarsız kalmayan, tepkisini gösterme cesareti gösteren sanatçılar arasında bilinen en çarpıcı örnek Charlie Chaplin denilebilir…

Londra’nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen Chaplin, 1913′ te gittiği ABD’de sinemaya başlamıştı. Yarattığı ‘modern palyaço’ Şarlo ile dünya üzerinde filmlerinin gösterildiği her ülkede insanların hayranlığını toplamasına rağmen, ABD vatandaşlığını reddetmesi sebebiyle bu ülkede kendisine yönelik olarak başlatılan karalama kampanyası; kendisinden bir hayli genç olan kadınlarla yaptığı dört ayrı evlilik, bir dönem kendisine açılan babalık davası, The Immigrant filminde bir ABD memurunu tekmelediği sahne ve son olarak Altına Hücum filmindeki bazı sahnelerin komünizm propagandası olarak yorumlanması gibi olayların etkisiyle Chaplin’in ABD’ye girmesi yasaklandı. Bunun üzerine karısı ve çocuklarıyla birlikte hayatının sonuna kadar yaşayacağı İsviçre’ye yerleşen Chaplin, ancak 1972 yılında Oskar Özel Ödülü’nü almak için yıllar sonra ABD’ye geri döndü. Takip eden yılda City Lights adlı filme bir kez daha Oscar ödülünü kazanmıştır. 1975 yılında 86 yaşında iken İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth tarafından şövalye unvanına layık görülmüştür.

Chaplin, filmlerinde her zaman sol görüşe sempati duyduğunu hissettirmiştir. Sessiz filmlerinde Büyük Depresyon yer vererek yoksuluğa karşılık Tramp’ın kötü yönetim politikasına gönderme yapmıştır. Modern Times filminde işçilerin ve fakir halkın kötü durumlarına dikkat çekmiştir. Büyük Diktatör filmiyle Nazi Almanyasını çok sert biçimde eleştirmiştir ve o dönem ABD resmi olarak Almanya ile hala barış içinde olması filmin ABD’de Chaplin’e karşı karalama kampanyası başlatılmasına neden olmuştur.

Gezi Parkı Direnişi’nde “Akil Adamlar” arasındaki sanatçıların sessiz kalması aslında aklıma “Akilsiz Adamlar” tanımını düşürdü. Gezi Parkı Direnişi’ne yüzlerce sanatçı katıldı. “Birinin adını belirtirken diğerini unutursam hüzün duyarım” diyerek isim yazmıyorum. Bana göre bu sayı çoook azdı. İşte o az sayıdraki sanatçıdan DGülsin Onay taksimde piyanosuyla konser verenler arasındaydı… “Devlet sanatçısı” da olan Onay, hükümetin değil halkın sanatçısı olduğunu bu tavrıyla göstermiş oldu. Onay konser vermekle kalmayıp Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e bir de mektup yazmış…

Onay mesajında şunları yazıyor:

“Amerika’ya vardım… Uzun yolculuğum sırasında birçok notlar aldım, hem çalacağım eserleri aklımda çalıştım hem ülkemde olan bitenleri düşünmeyi aralıksız sürdürdüğüm gibi devam ettim… Bir de Cumhurbaşkanımıza mektup yazdım, adeta bir yetkiliye yazarak yurttaşlık görevimi yerine getirmek arzusuyla şöyle dedim:

Sayın Cumhurbaşkanım,

Her bireyin sorumluluklarının başında, ülkesine karşı görevlerini yerine getirmesi gerekliliği yer alır. Kişilerin kendi alanlarında, küçükten büyüğe bu önemli görevi yerine getirdikleri ülkelerde huzur ve medeniyet hakim olur, kardeşlik ve sevgi ile sürdürülen hayat adilce paylaşılır.
Son olayların gösterdiği manzara, hepimizin de üzülerek gördüğü gibi, ülkemizin huzursuz ve uzlaşmadan uzak bir duruma doğru hızla sürüklendiğidir. .Burada devreye girecek yetki sahiplerinin de ülkelerine karşı önemli sorumlulukları vardır. Sorumlular, tamamen kendi menfaatlerini, inatlaşmaları bir kenara bırakarak ülkenin geleceğini düşünmeli ve hiçbir yurttaşını ayırt etmeden, kişilerin ortak noktada birleşmelerini sağlayacak doğru ve adil kararları acilen almalılardır.Kimsenin şahsi üstünlüğü, ait olduğu görüşün oy oranı bu kararları alırken belirleyici olmamalı, bireylerin insani ve hukuki haklarına saygı gösterilmelidir. Artık herşeyin açıkça belirginleştiği, halkın mutsuz bir kesiminin isyanını barış içinde her fırsatta haykırdığı ve sert müdahalelerle karşılaştığı günümüzde kaybedeceğimiz her dakika , önüne geçilmez bir felaketin yaklaşması, farklı görüşlerin iyice kutuplaşması ve istenmeyen acı sonuçların artarak ortaya çıkması anlamına gelebilir.
Sizden ricam, hiçbir partinin yanında yer almamanız gereken saygın göreviniz icabı, yetkilerinizi kullanarak bu gergin gidişata son vermeniz olacaktır.
Bir yurttaş, bir anne, bir babaanne ve bir sanatçı olarak ve yavrularımızın geleceğini düşünerek, ülkemizin çağdaş, özgür, mutlu , demokratik ve hepimizin özlediği barış ve kardeşlik içinde yarınları için, kanunlar çerçevesinde gereğinin yerine getirilmesi hususunda emirlerinizi saygılarımla arz ediyorum.”

Sanatçı olmak kolay değil… Gerçem bir sanatçı Onay gibi duyarlı olan ve bunu da gösterme cesaretini taşıyandır… Yaşasın Charlie Chaplin geleneği Türkiye’de sürüyor…

651110cookie-checkDevlet Sanatçısı Gülsin Onay’dan Cumhurbaşkanı’na mektup

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.