Bir yanda, iktidar partisi hakkında “laikliğe aykırı faaliyetlerin odağı hale gelmekten” kapatma davası açılmış durumda.
Öte yandan, bir soruşturma kapsamında siyasi parti liderleri, gazeteciler, yazarlar ve bilim adamları 1 yıla yakın zamandır tutuklu durumdalar. Haklarında bir iddianame bile bulunmuyor.
Siyasi partilerin grup konuşmaları, Roma arenalarındaki gladyatör dövüşlerine benzedi. Bir siyasi parti genel başkanı diğerini ağır dille suçlarken, birkaç saat geçmeden diğeri aynı kurumun çatısı altında ya da parti genel merkezinde muhalifini daha ağır sözlerle yanıtlıyor.
Toplumsal uzlaşma kültürü bitti. Hoşgörü ayaklar altında. Gelecek güzel günlerden beklentilerimiz azaldı.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, siyasi partiler ve siyasetçiler, birbirlerini başka ülkelere şikâyet etmeye başladılar. Avrupa’nın iki yüzlü, sömürgeci, tutarsız ve kendini beğenmiş devlet adamları, Türkiye üzerinde ahkâm kesmeye başladılar. Türkiye’den sorumlu komiser tavırlarıyla Türkiye’yi yönetme sevdası içindele.
Yargı ile Hükümet arasında gerilimler oluştu.
Üniversiteler kaynamaya başladı.
Meclis içinde çok sert tartışmalar yaşanıyor.
Toplumsal uzlaşma kültürü ortadan kalkmak üzere.
Her şey denetimden hızla çıkıyor.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, ülkede deprem yaratacak yeni bir olay ile karşı karşıyayız. Atatürkçü Düşünce Derneği ve Tercüman gazetesi basıldı. Cumhuriyet gazetesi Ankara temsilcisi evinde gözaltına alındı. ATO Başkanı Sinan Aygün gözaltında. Şu ana kadar, çok sayıda insan gözaltına alınmış durumda ve daha kimlerin hangi gerekçeyle gözaltına alındığı ve alınacağı bilinmiyor. Emekli generallerimiz gözaltına alınmış durumda. Bütün medya panik havası içinde gözaltı haberlerini veriyor. Gazetecilik bir suç gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Daha önceki bir yazımda, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını belirtmiştim. Artık her şey çok yakın bir zamanda çok köklü biçimde değişecek gibi görünüyor.
Siyaset, temel parametrelerinden koparak “Soğuk Siyaset” halini aldı. Siyasi güçler, ellerindeki bütün olanakları kullanarak birbirlerine savaş açmış durumda. Siyasetin ve savaşın bildik kuralları geçerli değil artık. Dönülmez akşamın ufkundayız ve zamanı geri döndürme olanağı yok artık.
Bu olumsuz süreç, her şeyden önce ülkemize, iktidara ve muhalefet partilerine, halkımıza zarar verecek. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama,
Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç.
_________________
* Siyaset Bilimci Yrd. Doç.
