Doğal bir alan bırakmamaya yemin etmiş gibiler!

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Anadolu’nun milyonlarca yıllık doğal mirası bir daha geri gelmemek üzere yok ediliyor. Erzurum’un Uzundere ilçesinde bulunan Tortum Şelalesine seyir terası, restoranlar, kafeterya ve otopark yapılıyor…

Son yıllarda Türkiye’nin dört bir yanında doğal alanlar büyük bir proje baskısı altında. Milyonlarca yıllık doğal miraslar arasında bulunan şelaleler, mağaralar, yaylalar, göller, kıyılar ve jeolojik oluşumlar ‘turizme kazandırma’ projeleriyle birer birer betonlaştırılıyor. Her biri yeryüzünün öyküsünü barındıran doğal mirasın yok oluşunu hızlandıran en önemli etken ise bu alanların turizm beklentisi uğruna kamu eliyle tahrip edilmesi.

MİLYONLARCA YILLIK DOĞAL MİRASA ADETA BOTOKS YAPILIYOR

Basında artık klişeleşen bir başlık haline gelen “Çehresi değişen şelale”, “Yeni yüzüyle büyüleyen mağara” ve “Projenin tamamlanmasının ardından görenleri kendine hayran bırakan göl” haberleri, Türkiye’nin doğal mirasının adım adım yapılaşmaya kurban edildiğine işaret ediyor. Milyonlarca yılda oluşan bir doğal mirasın çehresinin bir iki ay içinde “değiştirilmesi”, üstelik bunun kamu kaynakları harcanarak yapılması Türkiye’nin doğa koruma ve doğal alanlardan yararlanma politikasının çapsızlığının göstergesi.

KAMU ELİYLE TÜM CAZİBESİNİ YİTİREN DOĞAL GÜZELLİKLER

Hemen her bölgeden gelen “proje” haberleri, bu hızla gidilmesi durumunda turizm beklentisi uğruna doğal mirasın kısa süre içinde geri dönüşü olmayacak biçimde yok edileceğini gösteriyor. “Cazibelerin desteklenmesi” gibi isimler verilerek kamu eliyle başlatılan projelerle doğal alanların tüm cazibesi milyonlar harcanarak yok ediliyor. Ziyaretçi sayısına odaklı turizm, bu alanların niteliksizliğe kurban edilmesine yol açıyor. Bilgisayar başında hazırlanan ‘animasyon’ projeler, adeta birer deli gömleği gibi doğal alanlara giydiriliyor.

KORUMA KURULLARI PROJE ONAYLAMA MERCİİNE DÖNÜŞTÜ

Doğal alanlarda inşa edilen seyir terasları, yürüyüş ve bisiklet yolları, asansörler, lokanta, kafeterya, mescit, bebek emzirme odaları ve onlarca değişik amaçlı yapılar bu alanları ‘doğal’ olmaktan çıkararak adeta kentlerdeki sıradan parklardan birine dönüştürüyor. Hem arkeolojik hem de doğal mirasın bulunduğu sit alanlarının korunmasından sorumlu koruma kurulları ve komisyonların görevi adeta hazırlanan projeleri onaylamaktan ibaret hale geldi. Korunması gereken doğal ya da kültürel varlığın kendisinden daha büyük ve gösterişli karşılama merkezleri, “turistik cazibe” diye sunulan cazibenin tüm cazibesini öldüren vahşi bir ışıklandırma ve en kötüsü de bütün bunların ‘yasal’ olarak yapılması.

DOĞA KIRICILIKTA SON ÖRNEKLERDEN BİRİ DE TORTUM ŞELALESİ OLDU

Aslında bugün toplumun büyük bir kesimi çok farkında olmasa da yaşanan bu süreç gelecekte bir tür “doğa kırıcılık dönemi” olarak anılacak. Bir türlü sonu gelmeyen bu yıkımın son örneklerinden biri de Erzurum’da yaşanıyor. Çoruh Vadisi’nde bulunan Uzundere ilçesindeki ünlü Tortum Şelalesi’nde Erzurum Valiliği eliyle yürütülen proje kapsamında şelale çevresi yapılaştırılıyor. Erzurum Valisi Okay Memiş, geçtiğimiz günlerde kente 110 kilometre uzaklıktaki Tortum Şelalesi’ne yaptığı ziyarette alanda uygulanan proje hakkında açıklamalarda bulunmuştu.

VALİ:  ‘ÇOK GÜZEL BİR PROJE, LED AYDINLATMA VE ZİPLİNE YAPIYORUZ’

Projenin bölgeye daha fazla turist çekmek amacıyla başlatıldığını söyleyen Erzurum Valisi Okay Memiş, ilk etapta 500 bin turisti hedeflediklerini belirterek, şunları dile getirmişti: “Çok güzel bir proje yaptık. Burada 1. Sınıf restoran 1. Sınıf kafeterya olsun istiyoruz. Merdivenleri komple yeniliyor, led aydınlatma ve zipline yapıyoruz. Ayrıca Engelli vatandaşlarımız buraya kadar gelip aşağı inemiyordu. Engelli vatandaşlarımızın da şelaleyi görebileceği bir yer yapıyoruz. Maksadımız bu doğal güzelliklerden bütün vatandaşlarımızın bütün dadaşların çok iyi bir şekilde faydalanması ve istihdam sağlamak. Turizm istihdam demektir. En az 500 bin turist ve 1000 kişilik istihdam hedefliyoruz. İnsanlara iş vereceğiz, aş vereceğiz. Bu yatırımın sebebi turizmi geliştirmek ve istihdama katkı sağlamaktır. Burada gençler çalışacak.”

TORTUM ŞELALESİ HES’TEN KURTULDU, YAPILAŞMADAN KURTULAMADI

Tortum Çayı üzerinde inşa edilmesi planlanan HES projesi ve buna bağlı taş ocağı ile beton santrali, yerel halkın tepkilerinin ardından 2018 yılında iptal edilmişti. Van Elektrik Üretim Sanayi ve Ticaret A.Ş. tarafından yapılmak istenen Çayaşan Regülatörü ve HES Projesi, bölgenin tarım alanlarını ve doğal dokusunu tehdit ediyordu. Tortum Gölünün kuzeyinde yer alan şelaleye 1950’li yıllarda da bir HES kurularak bir süre elektrik üretimi yapılmıştı.

2423910cookie-checkDoğal bir alan bırakmamaya yemin etmiş gibiler!
Önceki haberİngiltere ekonomisinde rekor küçülme: Nisan’da yüzde 20,4 daraldı
Sonraki haber90 milyon yıllık yaşam alanları otellerle dolacak!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.