Doğaya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel mahkemeler kurulmalı!

YUSUF YAVUZ  / AÇIK GAZETE – Türkiye’nin nasıl yağmalandığına tanıklık eden arkeolog, yazar ve yayıncı Nezih Başgelen “Gözpınarlarım içime akıyor” dedi ve ekledi: “Bir gün mutlaka bu ülkede doğaya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel ihtisas mahkemeleri kurulması gerek!”

Türkiye’nin vahşice yağmalanan tarihi ve doğal varlıklarının son yıllarda nasıl yok edildiğine dikkat çeken arkeolog-yazar Nezih Başgelen, “Yaşadığımız bu güzel coğrafyanın nice meşakkatlerle ulaşılabilen köşelerinde koca bir ömür geçirdim. Altmışımı geçtikten sonra anlıyorum ki yaşadıklarım, belgeleyebildiklerim, gördüklerim tam anlamıyla bir yeryüzü cennetiymiş. Bugün ise sanki serap görmüşüm gibi çoğunun yerlerinde yeller esiyor. Göz pınarlarım içime akıyor. Bir gün mutlaka bu ülkede ‘Doğa’ya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel ihtisas mahkemeleri’ kurulması gerek. Gözlerimi kapamadan önce bunu görmeyi çok isterim” ifadelerini kullandı.

‘ALTMIŞIMDAN SONRA ANLADIM Kİ GÖRDÜKLERİM YERYÜZÜ CENNETİYMİŞ’

Arkeoloji ve Sanat Yayınları’nın kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni olan Nezih Başgelen, Türkiye’nin doğal ve kültürel varlıklarının yok edilişi karşısında isyan etti. Arkeolog, yazar ve yayıncı olarak yıllardır Türkiye’nin kültür sanat yaşamına önemli katkılar sağlayan Başgelen, “Yaşadığımız bu güzel coğrafyanın nice meşakkatlerle ulaşılabilen köşelerinde koca bir ömür geçirdim. Sadece rüzgarların konuştuğu ıssız dağ başlarına, billur suların aktığı vadilere, kuş uçmamış kervan geçmemiş dağlarımıza, en sarp kalelerimize, kartal yuvası yerlere kurulmuş antik yerleşimlerimize gittim. Gördüklerimi belgelemeye, arşivlemeye, kağıda kaleme geçirmeye çabaladım. Altmışımı geçtikten sonra anlıyorum ki yaşadıklarım, belgeleyebildiklerim, gördüklerim tam anlamıyla bir yeryüzü cennetiymiş. Bugün ise sanki serap görmüşüm gibi çoğunun yerlerinde yeller esiyor” görüşünü dile getirdi.

‘HOYRATLIK SON KALANLARI DA CEHENNEME ÇEVİRMEYE ÇALIŞIYOR’

Kırk yılı aşkın zamandır Türkiye’nin büyük bir eksiğini gideren yayıncılık çizgisini inatla sürdüren Başgelen, konuyla ilgili değerlendirmesinde şunları kaydetti: “Hoyratlığın, bilinçsizliğin, sevgisizliğin yok edici girişimleri son kalan parçaları da elimizden alarak kalabilenleri de cehenneme çevirmeye çalışıyor. Gölgesinde rüzgarın sesiyle soluklandığım ulu ağaçların çoğu yok oldu, çiçek tarlaları arasından akarak gelen billur gibi sularında yıkandığım dereler bugün HES inşaatlarıyla altüst, can suları bile kesilmiş halde. Ne cevresindeki çiçek tarlaları ne de çağıldayan berrak suları kaldı.

KOKUSUYLA SARHOŞ OLDUĞUM ÇİÇEK TARLALARI TAŞ OCAĞIYLA ALT ÜST

En güzel yayla çiçeklerini fotoğrafladığım, yükselen rayihalarından şarhoş olduğum cicek tarlalarıyla dolu tepeler bugün rantperest madenci, taş ocağı faaliyetleriyle altüst. Adeta karıncanın su içtiği dinginlikte maviliklerinde kulaç atmaya doyamadığım, gümrah ormanlarla engin maviliklerin buluştuğu koylarımız bugün kutu kutu beton yığını. Kalan kıyılar yer kazanmak için dökülen molozlarla dolu, dipleri plastik atıklarla her türlü çöple dolu. Rengarenk deniz dibi yaşantısından, canlılarından eser yok. 

DOĞAL VE KÜLTÜREL VARLIKLAR PARÇA PARÇA ELİMİZDEN ALINIYOR

Kıyı yerleşimleri, güzelim koylar körfezler artık nefes alamıyor. Tanrının bize hediyesi güzelim gümrah ormanlarımız her yerde kesime uğramış hektarlarca yakılmış vaziyette. Bu güzelim cennet ülkenin tarihi ve doğal değerleri kültür varlıkları elimizden parça parça alınıp gidiyor. Geçmişten gelen birbirinden önemli tarihi eserlerimiz restorasyon adıyla parayla tahrip ediliyor. Definecilik açık alandaki tarihi anıtlarımızı, antik kalıntılarımızı, arkeolojik yerleşimleri, ata yadigarı eserleri, mezarlıkları, türbeleri bile altüst ediyor, kırıyor döküyor mahvediyor. Nasıl bir hırs , nasıl bir aç gözlülük, bencillik, nasıl gözü doymaz bir anlayıştır bu? Artık anlamakta, kavramakta zorlanıyorum. Bu güzelim coğrafyaya, doğal ve tarihi mirasımıza zarar verenleri hiçbir zaman affetmiyorum!”

‘BİR GÜN MUTLAKA İHTİSAS MAHKEMELERİ KURULMALI’

Türkiye’nin yaşadığı doğal ve kültürel varlıkların tahribi karşısında duygularını “Göz pınarlarım içime akıyor” ifadeleriyle özetleyen Nezih Başgelen, “Bir gün mutlaka bu ülkede doğaya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel ihtisas mahkemeleri kurulması gerek. Gözlerimi kapamadan önce bunu görmeyi çok isterim. Büyük acı veren bu kayıplara karşın ne pahasına olursa olsun elimizde kalanları korumak ve onları bilinir kılmak için de yaşamdaki son anıma kadar mücadele de kararlıyım” diye konuştu.

2315890cookie-checkDoğaya ve tarihe karşı işlenen suçlar için özel mahkemeler kurulmalı!
Önceki haberMilletin parasıyla milleti şoke eden restorasyon yapanlara kim dur diyecek
Sonraki haberMilyonlar harcayıp doğal nehri bataklığa çevirdiler!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.