DTP ve şahinler…

DTP ile ilgili kapatma girişimleri başladığında hemen bir şeyler yazmak istedim ama rahatsızlığım nedeniyle bu mümkün olmadı… Şu an belki olayın gündem oluşturma açısından sıcaklığı geçmiş olabilir ama kararın henüz kesinleşmemiş olması ve ileriye dönük yapılabilecek hataların henüz  gerçekleşmemesi nedeniyle hala söyleneceklerin önemli olduğuna inandığım için bu yazıyı yazıyorum…

Her şeyden önce DTP’nin kapatılması girişiminin çok yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunun barışı ve kardeşliği destekleyenlerin, terörün ve şiddetin bitmesini isteyenlerin değil kanla beslenen şahinlerin işine yarayacağını düşünüyorum…

Bu şahinlerin milliyeti veya aidiyeti hiç önemli değildir aslında; savaştan kazanılan kirli para ve güçten pay alan her türlü çıkar grubu buna dahildir; ABD’li şahinler, Avrupalı şahinler, Türkiyeli şahinler, Iraklı, İranlı şahinler; ulusalcı şahinler, milliyetçi şahinler , Kürt şahinler, DTP içindeki şahinler, bunların ortak zemini kanla beslenmeleri ve iktidarlarını ancak bu şekilde sürdürebilmeleridir…

Bugün, ele almak istediğim konu DTP’nin kapatılma girişiminde bu şahinlerin rolü ve bunların silahlı çözüm yanlısı tutumu karşısında, Kürt sorununun barış yoluyla çözülebileceğine inanan kesimlerin, özellikle de DTP içindeki barışsever kanadın ne tür zorluk ve handikap içinde kaldıklarıdır…

Ama bu handikabı anlatmadan önce, bugün Kürt sorunu dendiğinde somut çözümler üretilebilmesi için mutlaka netleştirilmesi gereken bazı konuların da altının çizilmesi gerektiğine inanıyorum…

Bunlardan birincisi Kürt halkının talepleri, daha da önemlisi bu taleplerinin sınırlarının ne olduğu ve bunların hangi yöntemlerle elde edilmek istendiğidir; Yani demokratik hak ve taleplerin dile getirilebildiği sürece siyaset ve diplomasi zemininin kullanılması yeterli olacak mıdır yoksa daha ileri düzeyde emperyal amaçlar da söz konusu olduğu için, silahlı çatışma ve terör vazgeçilmez yötemler olarak mı kalacaktır?

İkincisi Kürt halkının temsiliyeti sorunudur; PKK veya DTP kürt halkını ne derece temsil etmektedir; gerçekten bu iki oluşumun kürt halkı açısıdan meşru zemini ve dayanağı var mıdır… DTP silahlı çözüme alternatif olarak siyaset ve diplomasi yolunda samimi adımlar atmak istiyorsa bile,  DTP’nin  bu  konuda bağımsız hareket edebilme kabiliyeti gerçekten nedir; DTP kendi içindeki şahinler de dahil olmak üzere silahlı çatışmadan yana olan baba şahinlere daha ne kadar direnebilecektir?

Son olarak tartışılması gereken  önemli bir konu da Kürt halkının tüm bu oluşumların neresinde yer aldığıdır… Yani Kürt halkı Kürt meselesinde bir taraf mıdır, yoksa sadece yönlendirilen bir kitle midir…

Temsiliyet sorunu nispeten bu konuyu da içermektedir ama şu da bir gerçektir ki, eğitim düzeyi ve hareketin bilinçle algılanma düzeyi konusunda kuşkular söz konusudur. Hareketin tamamen içinde olabilecek bir bilinç söz konusu mudur yoksa kitlelerin büyük bir çoğunluğu belli güçlerin etkisi altında belli doğrultulara doğru kolayca yönlendirilebilmekte midir…

Korku faktörünün bundaki rolü; yoksulluk, yaşam kaygısı ve diğer sorunların bu yönlendirmedeki etkisi.

Bunu şu açıdan önemsiyorum; eğer Kürt sorunu belli güç odaklarının yarattığı çıkar amaçlı suni bir sorun değil de gerçekten halkın içselleştirdiği, ete kemiğe bürünmüş somut bir sorun ise, bu sorunun çözümü de suni dayatmalarla ve güç yoluyla değil  halkın gerçek talep ve beklentilerinin samimi şekilde algılanıp sağlanması ile gerçekleşebilecektir.

Bunun için şüphesiz en başta kürt halkının pratik ve yaşamsal sorunlarını dillendirmelerine izin vermek ve siyasi zeminde temsil haklarını korumak gerekmektedir. 

Ve yine bu hak ve taleplerini dile getirebilecekleri siyasi ve diplomatik kanalların açık tutulması da çok önemlidir bu konuda…

Siyasetin önünün kapatıldığı yerde silahlar konuşmaya başlayacaktır çünkü…

Birtakım çevreleri kürt halkının taleplerini siyaset yoluyla dile getiremedikleri konusunda haklı çıkarmak, bu konuda verilecek silahlı mücadelenin ve ön önemlisi de PKK’nın varlık sebebinin meşrulaşmasının önünü açacaktır. Meşrulaşmış bir davanın ise şüphesiz eskiye göre daha çok taraftarı olacaktır…

Bunun olmaması için, yani Kürt halkının eline silahı alıp PKK’ya katılmak üzere dağa çıkmamaları için bu gerçeğin göz ardı edilmemesi gerekir.

Daha somut söylersek;  hakkını siyaset yoluyla arayamadığını gören Kürt halkı çözümü dağlarda, silahlı mücadelede ararsa bunun suçlusu halk değil, temsil haklarını onların elinden alanlar olacaktır. Yani sonuçta yine SAVAŞ yine  ŞAHİNLER kazanacaktır…

Bu anlamda DTP kürt halkını temsil konusunda yeterli olsun veya olmasın, ya da söylemleri ile beğenilsin veya beğenilmesin, Kürt halkının seçtiği bir parti olarak mecliste varlığını sürdürmeli ve taleplerini siyaset yoluyla dillendirmeye devam etmelidir.

Taleplerinde eğer ileri giderlerse ne olur peki… Aslında bundan neden bu kadar korkulduğunu pek anlamıyorum; daha doğrusu bu korkunun suni olarak yaratıldığına inanıyorum ben; eğer DTP Kürt halkını temsil ediyorsa, DTP’nin bütün söylemleri bu halk tarafından alkışlanacak ve sonuçta halkın istediği neyse o olacaktır. Yok DTP gerçekten Kürt halkını temsil etmiyor ve söylemleri Kürt halkını dahi aşıyor ve taraftar bulmuyorsa, o zaman da zaten bugün baskı  ve zor yoluyla yapılmak istenen kendiliğinden olacaktır; yani halk bu partiye  oy vermeyecek ve meclise kendisi soktuğu gibi yine onu meclis dışında  kendisi bırakacaktır…

Ve sonrasında belki  temsilcilerini diğer partilerden seçmeyi tercih edecektir…

Aslında kürt halkının en önemli sorunu bugün kimlik ve kendini tanımlama sorunu değildir; daha çok varlık ve varlığını sürdürme sorunudur; işsizlik sorunudur; refah sorunudur, yarını düşünebilecek kadar güvenli bir ortamda yaşamak sorunudur…

Bu arada bunlardan bölgedeki çatışma ortamı ve güvenlik sorunu dışındakiler aslında Türkiye’de yaşayan bütün halkların sorunudur; işsizlik, gelir dağılımındaki adaletsizlik; yolsuzluk; rüşvet, yargı bağımsızlığı ve halkın hak arama konusunda ezik ve savunmasız konumu, adalete güven duymaması, tüm bu sorunlar Türkiye’de sadece Kürtlerin sorunu değil tüm Türk halkının sorunudur… 

 Aynı zamanda bu bir sistem sorunudur… Yani sorun kapitalizim ve onun yarattığı eşitsiz gelişme ve  adaletsiz yapılanmadır; emperyalizmdir; sömürüdür, Dünya kaynaklarının talan edilmesi ve halklarına rağmen ele geçirilip emperyalist ülkelere aktarılması sorunudur…

Ama bu arada yine kürt sorununun özgü bir gerçek de, tamamiyle savaş üzerine işleyen bir mantığının olması ve çözümsüzlüğün de bu mantığı besleyen bir olgu olarak karşımıza çıkmasıdır… Bu yüzden şahinler bu meselede çok önemli bir rol oynamaktadırlar Özellikle de Kürt şahinler, Kürt meselesinin barış yoluyla çözülebilmesinin önündeki en önemli engeldirler… Ve DTP’nin kapatılması da en çok bunların işine gelmektedir; Zaten bunun olması için ellerinden geleni yapmışlardır  ve yapmaya da devam edeceklerdir…

Bu açıdan DTP içinde silahsız çözüm arayanların ve barış yoluyla taleplerini dile getirmek isteyenlerin işleri zordur gerçekten. Çünkü üzerlerinde sürekli olarak şahinlerin ve silahlarının gölgeleri dolaşmakta, savaş naralarının baskısı altında barış söylemleri  oldukça cılız kalmaktadır…

Ne yazık ki barışın sesi her geçen gün kısılmaktadır… 

Yazımın başında bahsettiğim, DTP’nın barıçıl çözüm arayışlarındaki handikabı da bu şahinlerdir işte…  

DTP herşeye rağmen şahinleri aşabilecek midir? Şahinlere ve onların her türlü engellemelerine karşı, halen daha Kürt halkının taleplerinin siyasi zeminde barış yoluyla çözülebileceğine dair inancı koruyabilecek midir ve her şeyden önemlisi  kürt halkının bu konudaki beklentilerini karşılamak için kısmen de olsa birtakım somut çözümleri kısa zaman içinde gündeme getirebilecek midir? DTP’nin geleceği açısından bu soruların yanıt bulması çok önemlidir…

Silahlı çözümün halen bir alternatif olarak gündemde tutulması zaten bu kanadın temsiliyet gücünü yeterince zayıflatmaktadır; hatta silahların konuştuğu yerde sözün susacağı gerçeği düşünüldüğünde, DTP’nin var olma zemini de bu anlamda kaygan bir zemine dayanmaktadır…

Bu nedenledir ki, aktif siyaset yapabilmek, daha rahat konuşabilmek, isteklerini daha samimi dile getirebilmek ve en önemlisi inandırıcı olabilmek için DTP’nin bir an önce şahinlerin gazabından, özellikle de kürt hareketinin içindeki şahinlerin gazabından kurtarılmaya ihtiyacı vardır;

Oysa sevgili ülkemde yapılan bunun tam aksidir; kuzunun kurttan kurtarılması bir yana, daha rahat yenilsin diye kuzu bizzat yargı  yoluyla kurdun önüne atılmak istenmektedir. Peki kuzu kurban edildiğinde sorunlar çözülecek midir; o kuzudan medet uman insanların hak ve taleplerine ne olacaktır?

Kurtlar sofrasında, kurtlar tarafından sorunun çözülmesini bekleyenlerin vay haline…

Hasan Hüseyin’in  Ağustos şiirinde dediği gibi, “Yüreğim sızlıyor; bu roman iyi bitmeyecek” demekten kendimi alamıyorum bir kez daha…

ÜZGÜNÜM… 

_______________

İÜ’de Öğretim Üyesi

1079930cookie-checkDTP ve şahinler…

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.