BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) 1991’deki Genel Konferansı’nın tavsiyesiyle 1993’te BM Genel Kurulu tarafından ilan edilen “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” Türkiye ve Kuzey Kıbrıs’ta da kutlanıyor…
Saçları bu sektörde ağartmış bir gazeteci olarak çok yersiz ve gereksiz bulduğum bir gün. Yasaların size çizdiği alan kadar, medya patronunun istediği kadar özgürsünüz. Nokta! Kısaca dar alanda gazetecilik yapabilirsiniz, bu alanın dışına çıkarsanız faul yapmış olursunuz. Kırmızı kart görüp sahanın dışına bile itilirsiniz!
Bu işleyiş geçmişte vardı şimdi yok mu? Var. Türkiye’de vardı İngiltere’de yok muydu? Var… Hani sözünü ettiğim “dar alan” belki ülkelere göre ve tarihsel sürece göre farklılaşıyor…
2000’de Hürriyet İstanbul ekonomi servisinde çalışırken, İngilizce biliyorum deyü bir günlük medya eğitimine göndermişlerdi. ABD’li bir iletişimci gün boyu gazetecilere “Basın Özgürlüğü” koferansı verdi. Dersin sonunda “habercilikte özgür davranın, patronların habere karışmasına izin vermeyin” denilince sınıfta kocaman bir kahkaha koptu. Mr İletişimci “yanlış bir şey mi söyledim?” diye sordu. “Yooo” dedik, “Doğru söylüyorsun da kazın ayağı öyle değil işte. Bu işler öyle olmuyor.”
Türkiye’de özgür gazete var mı? Yok! “Bağımsız gazete var mı?” diye sorarsanız “Var” derim. Hiç bir sermayeye ya da siyasi partiye bağlı olmayan tam bağımsız gazeteler var. Özgürler mi? Haşaaa… İktidarın tanıdığı dar alanda paslaşıyorlar. Dediğim gibi o da dar alanda kaldıkları süreçte…
Bu nedenle dostlar “3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü” laf ebeliğinden başka bir şey değil dostlar…
Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) örgütü her yıl olduğu gibi bu yıl da Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’ni açıkladı. 180 ülkede yapılan ölçümlerle oluşturulan endekste Türkiye bu yıl dört sıra üste çıkarak 149’uncu sırada yer aldı. Oysa Türkiye 2005’te 98. sıradaydı. Ancak 2006 sonrası yaşanan hukuksuzluklar, basın ve ifade özgürlüğündeki kısıtlamalar, bu süreçlerde gazetecilerin hedefe konması, uzun süren tutukluluklar, tutuklamaların bir adil kontrol yöntemi olarak benimsenmesiyle küme düşmeyi sürdürdü.
Dünya Basın Özgürlüğü listesinde Türkiye’den daha iyi konumda olan ülkeler arasında Burundi (107), Etiyopya (114), Endonezya (117), daha Ocak ayında darbe girişimine sahne olan Kazakistan (122), Guatemala (124), Özbekistan (133), demokrasinin olmadığı Birleşik Arap Emirlikleri (138), Somali (140), Kamboçya (142), iç savaşın hala sürdüğü Libya (143) bulunuyor. Üstelik hala sendikacı ve siyasetçilerin öldürüldüğü Kolombiya 146 sırada komşuyuz.
***
Sevgili dostlar toplumun ayaklı tarihlerinden ünlü ritm ustası Cemil Güzelçümbüş vefat etti. 1972’den bu yana Londra eğlence dünyası, düğün, koro ve etkinliklerin tanınmış siması olan emekçi çümbüşçüyü Londra’da Bizim’Kiler kitabımda anlatmıştım. Çümbüş çalan bir roman ailenin 6’ıncı çocuğu olarak doğan Cemil Güzelçümbüş çocukluğundan bu yana klarnet ve keman dışında bütün enstrümanları çaldığını söylemişti.
Güzelçümbüş içkili ortamlarda çalışmasına karşın ağzına bir damla alkol koymadığını ve dini inançları bütün olduğunu da belirtmişti. Usta sanatçı 1967’de “Ey Maşşallah” parçasının ABD’li sanatçı Jason Derulo’nun telif ödemeksizin kullandığı için hukuk savaşı başlattığını ve hakkını bir türlü alamadığını da sözlerine eklemişti. Güzelçümbüş’ün yaslı ailesi ve sevenlerine başsağlığı diliyorum…