Kafamdaki yazıyı dostum Ertanç Hidayettin çok da güzel yazmış: “Virüslerin ayrımcılık yapmadığı yalandır.” “Prenslerin, başbakanların, hükümet kodamanlarının, lordların, leydilerin Koronavirüse yakalandığı bu günlerde herkesin aynı gemide olduğu yanılgısına düşmeyin sakın” deyen Hidayettin, 15 Mart tarihli NewYork Times yazarları Max Fisher ve Emma Bubola’nın müşterek makalesiden şu alıntıyı yapıyor: “Virüsün vurduğu toplumlarda eşitsizlik unsurunun sorunu derinleştiği görülür. Bundan en kötü etkilenenler polarize olmuş ekonomi ve iş gücü piyasasının kurbanlarıdır. Araştırmalar ekonomik basamağın altında olanların virüse daha kolay yakalanacağını gösteriyor…”
Ben de dostumun yazısına şöyle katkıda bulunayım: “Virüslerin ayrımcılık yapmadığı yalandır” başlığı çok doğru. Bir; sınıflar arasında aşıya ve tedaviye ulaşılabilirlik eşit değil. İki; sınıflar arasında virüsten korunma oranı eşit değil. Dışarıda çalışmak zorunda emekçi ile köşkünde bilgisayar başındaki burjuva aynı olasılık oranını paylaşmıyor. Bir zamanlar aşının olmadığı Türkiye’de çocuk felci mağduru olarak, virüsün İngiltere’deki yaştaşlarıma ulaşmaması da ekstra bir örnek olsun…
***
Londra’da yayınlanan Gerçek gazetesinin yazarı da olan Aydın Çubukçu Londra’da faaliyet gösteren Türk Kürt Dayanışma Merkezi’nin (DAY MER) her gün sosyal medyadan düzenlediği koronavirüse karşı dayanışma yayınlarının 3 Nisan Cuma akşamki konuğuydu. DAY MER Yönetim Kurulu üyesi ve Evrensel Londra Temsilcisi Arif Bektaş’ın sorularını yanıtlayan Çubukçu’yu facebook’taki DAY MER sayfasından izleyebilirsiniz.
Çubukçu koronovirüs salgınında devletlerin “Ölen ölür, kapitalizm sağ kalır” görüşüyle toplum sağlığından önce yalnızca kapitalizmi ayakta tutmaya çalıştığıklarını söyledi. Kapitalist dünyanın tıpkı II. Dünya Savaşı sonrası gibi işçi sınıfına sosyalizme kaymaması için neo-liberalizmle gaspettikleri sosyal haklarını tekrar tanıyabilecekleri gibi diktatörlüklerle de halkı baskı altına almayı deneyebileceklerini belirten Çubukçu, bütün bunları işçi sınıfının örgütlü gücünün belirleyeceğini öngördü. Umarım bu karanlıktan sonra güneş doğar, bir de diktatörlükler hayatımızı karartmaz.
***
BBC’nin haberinde sosyal medyadaki koronavirüsün yeni nesil cep telefonu teknolojisi 5G dalgaları ile yayıldığı iddialarının ardından Birmingham ve Merseyside gibi bazı kentlerde baz istasyonlarının ateşe verildiği, hükümetin de iddiaların doğru olmadığı uyarısı yaptığı aktarıldı. Ulusal medya ve facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinin de bu konuda sansür uygulanması, ayrıca ciddi bilim insanlarının sesini yalnızca bağımsız sitelerden duyurabilmesi haberin “ciddi” olduğunu gösteriyor. Kapitalizm dünyayı mikrodalgaya çevirdi. Bunun da mutlaka olumsuz sonuçları olacak. Bu gerçeği kim yadsıyabilir ki?
***
Bu satırları yazarken Başbakan Boris Johnson virüsten dolayı yoğun bakımdaydı. Politik görüşlerine tamamen karşı olsak da, koranavirüsüne karşı politikasının “yaşama hakkını gaspetmeye yönelik” olduğunu yazsak da virüse karşı yaşam savaşı veren herkese olan dileğimizi Johnson’a da söylüyor, “geçmiş olsun” diyoruz. Muhafazakar iktidarlar açısından açısından “Bir musibet bin nasihattan daha iyi” atasözü yaşanıyor sanki. Başbakan bir an önce iyi olsun da Ulusal Sağlık Sistemi’ni özelleştirme ve bütçesinde kesinti ve kısıntılarla küçültme politikası konusunda özeleştiri versin…