Ele geçirmek

Dünyanın en temiz ve en verimli işlerinden biri kurulu bir yapıyı, örneğin bir kurumu ya da örgütü bir takım kutsal değerler adına ele geçirmektir. Tıpkı eski Yunanistan’da tiranların yaptığı gibi. Yönetimden hoşnut olmayan halkı, daha doğrusu yoksulluktan kıvranan halkı esenliğe çıkarmak adına devleti ele geçirdikleri anda tiranlar halkseverliklerini unutup hemen geniş bir haneden oluşturmaya başlarlardı. Bazı tiranların yarı aç yarı tok yaşayan insanlara yılda bir defa büyük bir ziyafet verdikleri, o zaman yemeyene ya da az yiyene çok kötü bozuldukları biliniyor. Bugünün daha karmaşık dünyasında bir yeri ele geçirip oranın veriminden yararlanmak için tiranlar kadar hatta onlardan biraz daha sabırlı olmak gerekebilir. Göz koyduğunuz yerde kendinize önce bir oturmalık iyi bir yer açmalısınız. Oraya yerleştiğiniz andan sonra yapacağınız tek şey acımasızlığınızı ve kurnazlığınızı çalıştırmaktır.

Önce size çıkarlarıyla bağlı temiz bir topluluk, bir tür hanedan oluşturursunuz. Bu çıkar topluluğunu kutsal değerler için canını vermeye hazır ülküdaşlar birliği olarak göstermek konusundaki ustalığınız başarınızı getirecektir. Bu sözde ülküdaşlar birliğine dayanarak yapıyı tepeden tırnağa denetim altına alırsınız. Sonra yavaş yavaş ülküdaşlar dışında kalan kesimi bitirmeye başlarsınız. Size düşen tek şey bu kesimi ya yapının dışına atmaktır ya da sonuna kadar sindirmektir. Sessizce ve hatta güler yüzle yapacağınız tehditler ve üreteceğiniz dedikodular çok işinize yarayacaktır. Dışlama ve sindirme işi tamamlandığı anda siz de kendi çapınızda bir tiransınız. Bundan sonra tek göreviniz ele geçirdiğiniz yapıyı korumaktır. Bunun için bu yapının dışa kapalı kalmasını sağlamak, içeriye sızmaları önlemek gerekir. Böylesi bir amaç sizden büyük çaba istemez: siz ve yandaşlarınız dışa sert ve suçlayıcı baktığınız sürece işler yolunda demektir. Yalnız uyumayın, sindirdiğiniz insanlar arasından hatta yapının dışına çıkardığınız insanlar arasından, hatta ülküdaşlarınız arasından her an size kötülük edecek birileri çıkabilir. Olacakları önceden görüp sıkı önlemler almak sizin işinizdir. Unutmayın: “Su uyur düşman uyumaz.”

Hatta zaman zaman ibret olsun diye suçsuzu suçlu gibi gösterip ortalıkta korku rüzgarları estirmek ve sonunda zavallı birilerini kurda kuşa atmak da işin bir gereğidir. Ancak bu arada hiç durmadan bir takım kutsal değerlerden sözetmeyi elden bırakmayacaksınız. Bunun için inançla, aileyle, dostlukla, kadın haklarıyla, kültür değerleriyle, özgürlüklerle, sosyalist devrimle, devlet düzeniyle, ulusal yararla ilgili kavramları yerli yersiz kullanmanız yeterlidir. Bu arada size yarar sağlayabilecek gibi duran ya da hatta size kötülükler edebilecek gibi görünen kişilerle de iyi ilişkiler kurmalısınız. En güzeli bu koşullarda güçlü bir ya da birkaç kuruma ya da topluluğa sırtınızı dayamaktır. Kimseye güvenmemek koşuluyla bir takım dayanışmalar oluşturmakta elbet sayısız yarar vardır. Böylesi bir dayanışmayı bir bütünleşme tasarısına götürmediğiniz sürece işler iyi gidecektir. Ancak olmadık birilerinin ele geçirdiğiniz yapıya sızma girişimleri karşısında da son derece uyanık olmalısınız.

Böylece bir yapıyı ele geçirirsiniz ve onu tüketmeye başlarsınız. O yapı ağır ağır çökmeye doğru gider. O süreçte önemli olan tek şey çöküşün içten görünse de dıştan görünmemesi için önlemler almak olacaktır. Bunun için her zaman öncelikli olarak birlik ve dirlik havası vermekten geri kalmayacaksınız. Şöyle bir savunma da yapabilirsiniz: “Bugün biraz bunalımlı bir dönemden geçtiğimiz doğrudur. Bunun suçlusu da aramızdan attığımız yararsız, bilgisiz ve hain kimselerdir ya da genel olarak bizi çekemeyenlerdir. Ancak göründüğünün tersine işler her gün biraz daha iyiye gitmektedir. Şu ara siz dostlarımızın desteğine gereksinimimiz vardır. Bizi maddi ve manevi olarak desteklediğiniz sürece yıllardır canla başla savunduğumuz değerleri yaşama geçirme tutkumuzu büyük bir sevinçle ve gerçek bir inançla sürdüreceğiz.” Bu arada bir işiniz de safra atıp rahatlamaktır: aranızdaki tehlikelileri durmayın ayıklayın. Yapı çöktükçe ülküdaşlarınız umdukları kişisel yararı bulamayacaklar ve size düşman olacaklardır. Aman ne yapıp yapıp onlardan önce davranın. Bu yolda içten ve dıştan en pespaye insanların bile maddi ve manevi desteğini umabilirsiniz.

Gördünüz mü tam bir kahraman oldunuz. Siz kutsal değerler adına yaşayan bir bilge kişisiniz. Size diş bileyenler bile zorunlu olarak karşınızda yerlere kadar eğileceklerdir. Onlarla çok uğraşmayın, elinizi öptüklerinde “El öpenlerin çok olsun, berhudar ol” deyip geçin. Bir gün cenazeniz size inanmış ve sizi hiç anlamamış insanların kollarında dalgalanırken tabutun içinde gülmenizi zor tutacak ve şöyle mırıldanacaksınız: “Ben ne yaptımsa bu eşsiz insanlar için yaptım. Dünyaya bir daha gelirsem aynı şeyleri yaparım.”

643060cookie-checkEle geçirmek

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.