İADD Yönetim Kurulu’ndan yapılan açıklama aynen şöyle:
“84 sene önce 26 Ağustos 1922’de Afyon’da Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Büyük Taaruz 4 gün 4 gece sürmüş 30 Ağustos’ta Dumlupınar Meydan Muharebesi ile sonuçlanmış ve Büyuk zafere ulaşılmıştır. Bu büyük zafer sayesinde Türkiye Cumhuriyeti kurulacak, emperyalist yayılmacılık bir süre de olsa durdurulacak ve mazlum ülkeler teker teker özgürlüklerini ilan edeceklerdir. Büyük zafer kazanılmamış olsaydı, Türkiye’de Sevr kuralları uygulanacaktı.
84 sene önce bozguna uğrayan emperyalist Batı, yeni Sevr planları ve haritaları ile yarım bırakmak zorunda kaldıkları emellerini gerçekleştirmek için her türlü çabayı gösteriyor. Genel Kurmay Başkanımız Orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın da işaret ettiği gibi Türkiye Cumhuriyeti’nin bütünlüğü ve Cumhuriyetin temel ilkeleri hiçbir zaman bugün olduğu ölçüde tehdit altında olmamıştır. Günümüzde daha sinsi bir yol izleyen AB ve ABD yerli işbirlikçilerinin de yardımıyla insan hakları, demokrasi, özgürlük söylemleri ile etnik ayrımcılığı körüklemede, Anadolu’da yüzlerce yıl birlikte yaşamış etle tırnak olmuş halkları birbirine düşürmeye çalışmaktadır. Ortadoğu’da insan hakları ve özgürlükler adına büyük bir paylaşım savaşı başlatılmış, ülkemiz kan ve ateş çemberi içinde kalmış, yurtiçi terör büyük bir ivme kazanmıştır. En tehlikelisi de bu ortamda ülkemiz, baş danışmanının Amerika’da süpürmeyin, kullanın dediği bir başbakan ve onun hükümeti tarafından yönetilmektedir. AKP hükümetinin birinci önceliği laik Türkiye Cumhuriyetinin bütün değerlerini yıkmak ve sonunda ülkemizi adım adım islam cumhuriyetine götürmektir. Bu da özgürlük savaşçısı Batının laik cumhuriyetimize biçtiği model ile tıpatıp uyuşmaktadır.
Bugünlerde AKP iktidarı ısrarla Lübnan’a asker göndermemiz konusunda kamuoyu yaratmaya çalışıyor. Hükümet aldığı kararla meclisi acilen toplantıya çağırıyor. Başta Cumhurbaşkanımız Sn. Ahmet Necdet Sezer’in ve ana muhalefet partisi olmak üzere diğer partilerin ve halkımızın ezici çoğunluğunun karşı çıkmasına rağmen AKP hükümeti 1. tezkerede ABD’ye verdiği ve yerine getiremediği sözü 2. tezkere ile telafi etmek istiyor. Türk ordusu emperyalizmin güdümünde, ABD İsrail politikalarına hizmet etmek (ABD Silahli Kuvvetler dergisinde basılan Türkiye haritalarını hatırlıyalım), İsrail’in güvenliğini sağlamak için BM Kararı ile Lübnan’a gönderilmek isteniyor. Her ne kadar BM Genel sekreteri Koffi Annan amaçlarının Hizbullah’ın silahsızlandırılması olmadığını belirtse de 1559 ve 1701 sayılı kararın özü Hizbullahın tasfiyesi ve silahlandırılmasıdır. Ayrıca BM kararının koşulları her an değişebilir. Hizbullahın tasfiyesine kalkışıldığı anda çatışma çıkacaktır. Türk askerini ülkemizin birlik ve bütünlüğünü ortadan kaldırmayı planlayan ABD politikaları uğruna tehlikeye atamayız. Ayrıca Cumhurbaşkanımız Sn. Ahmet Necdet Sezer’in de belirttiği gibi Türk askerinin daha önemli görevi ülkemizin birlik ve beraberliğini tehlikeye düşüren PKK terörü ile savaşmaktır.
Büyük Zaferimizin yıldönümünü gururla kutlarken, emperyalizme karşı dünya tarihinin kaydetmediği zaferi gerçekleştirerek bir süre için de olsa emperyalist yayılmacılığın hızını kesmiş olan silahlı kuvvetlerimizin BM çatısı altında da olsa Ortadoğu’yu hatta tüm dünyayı ABD’leştirme, Türkiye’yi tamamen etkisizleştirme politikasının bir parçası olarak Lübnan’a gönderilmesi ve emperyalizme hizmet etmesi kabul edilemez. Hangi siyasi görüş sahibi olursak olalım tüm Türk vatandaşlarının görevi meclisin böyle bir karar almasını önlemeye çalışmaktır. Susmayalım, tepkimizi hükümete net bir şekilde gösterelim. İnanıyoruz ki, Türk milleti 84 yıl önce olduğu gibi Batı emperyalizmine karşı birleşecek, tek yürek olacaktır. Şanlı zaferimiz ve yüce önderimizin çizdiği yol rehberimiz olacaktır.
Bize onurlu miras bırakan atalarımızı şükranla anıyoruz. Işıklar içinde yatsınlar.”
