Çetin Emeç’e mektuplar (VII)

Sevgili Emeç,

Sana yazdığım altıncı mektubumun sonu şöyle bitiyordu:
“İşte sen öyle bir yöneticiydin.
Heyecanlandırırdın ama sen heyecanını göstermezdin.
Mutlu olurdun ama belli etmezdin.
Ekip çalışmasından keyif alırdın.
Ama kendi çevrende iyi bir ekip kurduğunu hiç bir zaman söyleyemem.
Bu böyle…
Yalanım yok.”
Bunları biliyorum dediğini duyar gibiyim.
Niye hatırlattın diye sorarsan onu açıklayayım.
Bazı yanlış anlaşılmalara neden olmuş, olabilir de.
Her insan hata yapabilir.
Her insan güvendiği arkadaşlarından umduğu verimi alamaz, beklediği sadakati göremez.
İnsanoğlu bu, arpuz değil ki kesip göresin
Bu nedenle  senin dönemindeki çalışma  arkadaşlarından bahsetmek vacip oldu.
Bazı isimleri atladımsa affola.
Hatırlatanlar olursa yazarız.

Önce Hafta Sonu Gazetesinde 1982’lere kadar harikalar yaratan sen,  magazin servisinde yetişen, sana inanan kadronla bir çok başarılara imza attın.
Hangi birisini yazayım ki.
Tek başına Bülent Ersoy “mega” olayı yeter da artar bile.

Hürriyet’e geldiğinde haklı olarak  kendi kadronu kurmak zorundaydın.
Hafta Sonu Gazetesinden bir çok elemanı Hürriyet çatısı altına aldın.
Orhan Olcay bunlardan biriydi.
Olcay’ı daha sonra Gazete Gazetesi Genel Yayın müdürlüğüne getiren de sendin.
Hani iki arkadaşımızı şehit verdiğimiz Gazete Gazetesi’ne…
Olcay orada da çok iyi işlere imza attı.
Erdoğan Sevgin, bir başka başarılı magazincilerdendi. Onu da kurmay kadrona kattın.
Mesela Hürriyet kadronda Haluk Şahin vardı.
Haber merkezinde Hüseyin Güneş vardı.
Yine haberde ve röportajda başarılı kalemler vardı kadronda.
Bunlar biri Uğur Dündardı.
Diğeri hem röportajda hem editörlükte başarıları unutulmayacak olan Tulay Bilginer idi.
Ağabeyi, kardeşim kadar sevdiğim rahmetli Engin Bilginer vardı.

Ahmet Örs vardı yazar ve editörlerin arasında.
Kültür Sanatta Doğan Hızlan, Spor Servisinin başında Nezih Akkutay vardı.
Kadronla kimler yoktu ki. Yener Süsoy, Tuğrul Şakvay, Seçkin Türesay, Çetin Özbayrak, Erol Türegün..
Saymakla bitmez…

Sonra bir bölümü ile yollarınız ayrıldı haklı olarak.
Ayak uyduramayanlar başka gazetelere göçtü, gitti.

Benim üzerinde durmak istediğim Ankara kadrosuydu. Çünkü içiçe çalıştığımız bu dönemde yaşananları birebir görüyor, duruyor ve öğreniyordum.
Mehmet Ali Kışlalı’yı kadrona dahil ettiğinde, ben Hürrriyet Haber ajansının başında 13 yılımı  doldurmak üzereydim.

Gözlemlerimde doğruluk yanında, duygularmın baskın olduğu noktalarda yanlışlıklar olabilir.
Sen nasıl yanılabilecek biriysen, ben de yanılabilirim.

Ha, bir de rahmetli Celaletin Çetin vardı röportaj dalında ünlenen isimler arasında.
Çok ödüllü bir arkadaşımdı.

Ankara’ya son gelişinde, yeni bir röportaj peşindeydi Celalettin Çetin.
Yine ses getirecek biz dizi için Ankara’da istihbarat salonunda arkadaşları ile otururken temsilci Kışlalı gelmişti.
Celalettin Çetin’in oturuş biçimini beğenmediğinden çıkan tarrtışmanın kavgaya döneceğini kimse beklemiyordu.
Ama Kışlalı ile Çetin arasındaki söz düellosu kavga noktasına gelmesiyle kızıştı. Kışlalı meslekdaşı ve Hürriyet çatısında altında çalışan, senin de çok takdir ettiğin Çetin’i bir yumrukla yere indirmeyi başarmıştı (!)
Eğer rahmetli Yavuz Gökmen zamanında yetişmese, diğer yumrukların kendi bedenine gelmesini göze almasaydı, Çetin hastanelik dahi olabilirdi.

Bu olay sana da ulaştırıldı.
İşte benim demek istediğim tam da bu.

Ankara kadrosu Kışlalı’nin iki, Özkök’ün bir olmak üzere üç ayrı operasyona tabi tutuldu. Ve Yavuz Gökmenler, Hulku Cevizoğluları Ali Utkular, Oktay Özeskiciler, Bülent Erandaçlar, Kemal Bağlumlar, adını sayamayacağım kadar uzun bir listenin hepsi, hemen hemen hepsi  tasfiye edildi.
Kimi zorunlu emekli oldu, kimi tazminatla kovuldu.
Oysa tatlı dil herşeye yeterdi.
Bu kadro ve kadrolar korunabilirdi.
O kadar güzel yetişmiş, herşeyi göze almış, nice başarılara imza atmış kadrolar tarumar olmazdı.

Ben bildiğim yaşadığım ve gözlemlediğim olayları sana hatırlatıyorum.
Bilmeyenler de öğrensin diye.
Niyetim güllabicilik değil.
Senin buna ihtiyacın da yok.
İnsanız…
Zaaflarımız var…
Bu bir ayıp da değil.
(devam edecek)

1626060cookie-checkÇetin Emeç’e mektuplar (VII)

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.