Evrim belki de devrim

Gazeteci kardeşim, aklıyla bin yaşasın, konuyu kuyruğundan çok güzel yakalamış. Konu dört ayağını zorlasa da kaçmak için, boşuna çırpınır, kuyruk kendini kolay kolay kurtaramaz. Sırtı yere gelmez bu değerli kardeşimizin, dünya yıkılsa bu kardeşimiz dimdik ayakta kalır. Dünyanın her yerinde insanlar sokağa dökülürken Amerikalılar da hadi deyip kendi anlayışlarına göre düzene başkaldırmaya yeltendiler ya. Meğer onlar devrim için değil de evrim için başkaldırmışlar. Aman ne güzel! Ciddi misin, nereden öğrendin bunu? Devrim için başkaldırmak Amerikalıyı bozar zaten. Olur mu hiç öyle şey! Ne diyorlardı bu insanlar? Bu toplumun yüzde doksan dokuzu bu toplumun yüzde biri için mi çalışacak? Amerika’nın daha doğrusu Amerika Birleşik Devletleri’nin içyüzünü bilmeyenler şaşıp kalmışlardır bu işe. Dünya Amerika’ya çalışırken Amerikalı ne istiyor olabilir demekten kendilerini alamamışlardır.

Bu evrensel sömürü düzeninin sarsılmasından korkanlar dünyanın her yerinde olup bitenlerden çok Amerika’da olup bitenlerden kaygıya kapılmış olmalılar. Son sağlam kalemiz de birkaç kendini bilmezin heveslerine kurban mı gidecek demişlerdir. Gazeteci kardeşimizin görüşlerini öğrenince yüreklerine su serpilmiştir. Meğer işin aslı çok başkaymış demişlerdir, kardeşimiz demek ki inceledi kafadan atmıyorsa. Amerikalılara yakışan devrim istemek olamaz, olsa olsa evrim istemek olabilir. Amerika bir başka dünyadır. Kurulu düzen evrimi de sevmez orada. Amerika evrim de neymiş, öyle bir şey yoktur diye çırpınanların ülkesidir. Eh, ne yapsınlar, belki de evrime razı olacaklar, devrim olmasın da. O durumda tek yol devrim sloganının yerine rahatça tek yol evrim sloganını koyabiliriz. Ama gerçekten bu evrim denen şey de dönüp dolaşıp devrim gibi bir şey olmasın sonunda? Evrime razı olursun şerlerin en iyisidir diye, altından kazık gibi bir devrim çıkabilir.

Oysa Amerika’nın önderlik ettiği kurulu düzen her şeyin olduğu gibi sürmesi uğruna ne gerekiyorsa yapmıştır bugüne kadar. Herkesten beklenirdi de, ne bileyim, Amerikalıdan beklenmezdi. Sanat olmayan sanatın özendirilmesi ve bilene bilmeyene gerçek sanat budur alın kullanın diye sunulması, özellikle edebiyatın kıskaca alınması, felsefe diye ne olduğu bilinmez garip bir şeyin tüm eğitim alanlarında geçerli kılınması ve benzeri şeyler kurulu düzenin sürdürülmesi için yeterli olmalıydı. Basın denen düzeneğin her şeyiyle belli kalıpların içine sokulması, üniversitelerin sessiz sessiz zararsız insanlarla doldurulması ve kültürün kendine bile yararı olmayan bu insanlara emanet edilmesi, sendikacılığın çocuk oyunu durumuna indirgenmesi bu iş için yeterli olmalıydı. Yayın dünyasını boşuna mı sıkı sıkıya denetlediler? Görünmez gibi duran ve bal gibi görünür olan sansür de kesmedi demek ki.

Gazeteci kardeşimiz bizi uyutmaya kalkıyor ama bu işin yiyeni var yemeyeni var. Aklı başında adam çıkıp da şöyle demez mi: arkadaşım devrim için sokağa çıkmak tamam da evrim diye sokağa dökülmenin anlamı ne? Evrim kendi kendine olur ya da en azından insanların görünür görünmez çabalarıyla gerçekleşir. Evrim için nazik canını üzmeye hiç gerek yok. Evrimi oturup paşa paşa kendi evinde bekleyebilirsin hatta çocuğunla, karınla, ananla, kaynananla, kayınçonla, eniştenle, komşunla şöyle rahat koltuklara kurulup televizyonda izleyebilirsin. Özellikle moda konularında bu evrim denen şey açık açık görünür: bir de bakarsın saçlar uzamış bıyıklar kısalıvermiş, bir de bakarsın etekler dizin bir karış üstünde ve baskın renk kırmızı. Sen kendini konuya kaptırıp tatlı canını üzme. Sen evinde çekirdek çitleyerek televizyonda sağlık programlarını ya da belgeselleri izlerken o kendiliğinden gerçekleşiverir. Evrim ağır ağır gerçekleşir, sen bu iş için kılını kıpırdatmamış bile olsan sonuçlarından bal gibi yararlanırsın. Evrim deyip de başka bir şey demeyen dergileri hiç izlemedin mi iki gözüm kardeşim? Bak, ülkemizin gazetecisi bile olaya şöyle bir bakıp her şeyi şıp diye kavradı. Sen üzme canını canım benim.

Gazeteci kardeşimizin sürekli evrim durumunda olan bir dünyadan ne ölçüde müstefit olduğunu bilemiyoruz. O evrim diye dört dönerken bakarsınız bir gün kendini kapıda buluvermiş. Şaşar kalır mı buna? Şaşmaz şaşmasına da, evrim nerede aksadı diye kafa yormaya başlar. Kuşkuya kapılır, belki de evrimin yasası budur der. Yaşam bir şeyleri biriktirir biriktirir, ister evrim biçiminde ister devrim biçiminde ister başka bir biçimde getirir birilerinin önüne koyar. Sen adına ne dersen de, yaşam dönüşür ve dönüşerek kendini yeniden kurar. Hiç ummadığın bir anda hiç ummadığın bir biçimde bir yeni durumla karşı karşıya kalırsın. Hesapta bu yoktu dersin. Aslında hesapta o vardı ama sen göremedin.

643750cookie-checkEvrim belki de devrim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.