Fillerden farelere karşı tekir vatandaşa S.OS çağrısı

Albert Camus bir öyküsüne şöyle başlar.
“Ne kargaşa ne kargaşa…”

Benim de kafam o kadar karıştı ki her zaman yaptığım gibi kara mizahlara yelken açıyorum.

Sevgili dostlar acaba Büyükanıt paşamız resmen bilimsel bir yanı olan bir cümle mi sarfetti…Şöyle ki: Tıp okuyanlar bilir.

Dizlerde Refleks noktası vardır. Dr amcalar dizimize vurduğunda refleks olarak ayağımız öne atılır….(ayağımızı  adımlar şeklinde  öne atmayı yürürken yapabilseydik elbette bu  durumlara düşmeyecektik.) her neyse. Geçmiş olsun ya da sağlık olsun ama ne geçiyor ne de sağlıklı bir durum ortaya çıkabiliyor…

Ülkemizin günlük hava raporuna bir bakalım şimdi:
Güneydoğu Anadolu üzerinden gelen trajik haberlerin yakıcı rüzgarları yüreklerimizi dağlıyor… Dağlarda şehit düşen Memet’e yalnız kendi anası değil, bütün ülke onun anası olmuş, ağlıyor…

Şeriatı ev ödevi edinmiş bir kesimin İran üzerinden gelen alçak! basınçlı dayatmaları biraz gerilese de aynı kıvamda geri dönmek için gün sayıyor.
Partilerin erken seçim telaşında ortaya çıkan
7 şiddetinde depremleri ve artçı şokları baş döndürücü…
Bunun yanı sıra halkın her alanda, her an hissettiği yokluklar işin cabası…
Umudun peşinde filminin iflah olmaz ama iflas etmeye yakın kahramanları  CHP HİSSELİ HARİKALAR EKİBİNİN atıp ta tutturamadığı oklar  yine bütün ümitlerimizin ACABASI…

Veee bütün bunların üstüne tuz biber eken yasal uyuşturucumuz, LSD miz kokainimiz, haşhaşımız, gözümüz ,kaşımız, bakmadan duramadığımız aynamız, medyamız…
Haber kaynağı olması gereken bir kavramın bihaber olma durumu ve dumuru…İşte hayatımız!

Trajediler yaşanırken yozlukların artışı, her şeyden habersizlerin göbek dansları eşliğinde bir ülkenin ağır ağır yana yatışı…
Yani kısaca rezaletler, trajediler, aldatmacalar
Diz boyu. Evet diz boyu !
İşte bu noktada Büyükanıt paşanın söylemi  de
-tabi şöyle anlarsak- yüreğimize serpiyor PAŞA-BAHÇE üretimi  3 cam sürahi suyu…

Yani diyorki paşam, dizinize gelip çarpan bu diz boyu ÇAMURA bir refleks gösterin…Adımınızı atın… Ayağınızı tekme pozisyonunda sallayarak geleceğimizi yok etmek isteyenlerin kalesine Carlos tan beklediğimiz gibi bir gol atın…

Olmadı mı. Olsun allah aşkına…Bence başka türlü düşünmek bile abes. Ne yani…
Ne yani Büyükanıt’ın refleksten kastettiği yargısız infaz operasyonlarındaki alkış sistematiğimizi yeniden işlevsel hale sokmamız mı?

Mesela biri benim komşuma “bak bu kadın Kürttür” derse o zaman benim evimde pişen tavuk komşuma kaz mı görünmeye başlayacak?

Böyle bir ihbarı değerlendirecek kadar kaz kafalı komşumun mahallede adı çoktan kötüye çıkmış vesikalı dişi kedisi benim mazbut erkek kedime kız mı görünecek…

Olurmu böyle olur mu?… Kardeş kardeşi vurur mu? Tuna nehri akmam diyebilir, kendi bileceği iş, ama tersine akacağım diyemez; sular tersine akar mı?

Benim içim bir başka türlü de yandı  dostlar bu meselede, yanıldığımı anladığım an nasıl sevinirim bir bilseniz…

Biri bana yanılıyorsun dese ona sarılıp “size baba /anne diyebilir miyim” diye sorarım inanın…
İnanmadınız mı,gidip Recep Tayyip e inanın.Müstahaksınız…

Acaba ordu halktan yardım isteyecek umutsuz bir istihbarat eksikliği içinde mi ?

Güneydoğu Anadoluda  olup bitenler ordunun savunma/ saldırı gücünü aşıp, gerilla savaşının tanımı olan fillerle farelerin savaşına benzer bir durum mu arzediyor?…
Farelerin  saklandığı yerler fillerin giremeyeceği delikler olduğu için, paşa artık biz tekil vatandaştan, TEKİR vatandaştan yardım mı istiyor…

Ben Memetçiklerini kaybeden paşanın  bu noktada halktan yardım istemesini eğer gerçekten terörü kurutmak amaçlıysa hoş görebilirim…

BU TOPLUMSAL REFLEKSİN TANIMINI  da yaparsa, yani “Şekil 1 a da görüldüğü gibi”yle başlayan bir cümle kurarsa onun büyükçe bir anıtını da dikerim…Adı unutulmazlar listesinde yer bulur…

Bizim ülkemizde kimsenin adı anıtlaşmaz kolay kolay… Atamızın heykelleri dışında kimse gidip bir mermere el atmaz… Mermerleri mezar taşı olarak benimseriz, severiz…Biz böyleyiz.

YİNE DE BİR KUŞKU VAR KUŞ-BEYNİMİN İÇİNDE…

Eğer bu online demeç “kuşkulandığın kişiye karşı kendi mahalli / halı saha ordunu topla, “baltalar elimizde, uzun ip belimizde biz gideriz linçlere hey linçlere” şarkısını marşa çevir anlamını sızdırıyorsa vavvv…

Ağaç kesmek anlamında bile korkunç olan bu çocuk şarkısı öyle büyük bir çağ yangını yaratır ki, bu yangından elimizde yüzümüzde birinci derece yanık izi kalmadan kurtulamayız.

Veee  barışın elbet bir gün insani değerlerden kaynaklarını alan en büyük isyanlarla gerçekleşeceği dünyada insanların gelip bizi bulması için  ardımızda asla bir iz bırakamayız.

Paşa bunu bilmez mi?  Bu kadar alengirli mi söyler hem. Halka verilen muhtıraysa bu ,daha açık bir dil kullanmaz mı?

Bu şifreli demecin deşifresini bu kadar yanlış şifre uzmanı ortadayken, böyle tehlikeli çözümlemelere mi bırakır?

Bir fenerli bunu yapar mı? Bu kadar ayan beyan kendi kalesine gol atar mı?
Zaten kaleci sorunu var, iyice ortaya çıkarıp Fenerin Carlos bayramını karalar mı?

Bu ülke “kominizmi gördüğün yerde ez, asmayalım da besleyelim mi “gibi dehşet sözlüklerine deyim olarak yerleşmiş cümlelerle dolu…

Büyükanıt paşa 70 lerdeki 80 lerdeki o kıyıcıların, o bir nesli yok edip geriye Türkçeyi imla yanlışlarıyla ve sadece 50 kelimyle konuşan bir nesli bırakanların soy ağacındaki yeni bir ham meyva nayır, nolamaz.  Nolmamalı.

Onun bu demecinin oğullarını yitirmiş bir babanın o sonsuz hüznünden kaynaklandığını, o hüznü besleyen öz suların hepimizin  gözyaşlarıyla  aynı  olduğunu bilmek istiyorum.
Yoksa her şey Fredi’nin kabusları.  Salondan çıkmamıza izin vermeyen dehşet
görevlilerin kararttığı bir sinemada korku filminin tekrarı ve tekrarı…

Şimdi hepimiz iyiniyet reflekslerimizi kullanarak  bu korkulara karşı çıkalım…Bir online açıklama daha gelsin ki bu kuşku ve korkularımızdan utanalım…
 

1091250cookie-checkFillerden farelere karşı tekir vatandaşa S.OS çağrısı

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.