FRANSA’DAN… AB demokrasisi ve göçmenler

11 eylül 2001 tarihinden beri, ABD eksenli oluşturulan uluslararası ilişkilerin gündeminin ana konusu genellikle  ‘terör’dür. ABD’nin 21.yy stratejisinde terör öncelikli bir yer tutmakta ve  ABD’nin politik çıkarlarıyla çelişen herşeyin kaynağında ‘terör’ vardır.  

Özellikle ABD’nin başını çektigi blok, ‘terörü’ engellemek iddiasıyla  önce Afganistan’ı daha sonra Irakı işgal etti.  Burda iki saptama önemlidir. Birincisi, bu ülkelerin işgaline dayanan gerekçelerin hemen hemen tamamının ‘yalan’ olduğu ortaya çıktı.

İkincisi, işgalle birlikte, poltiki istikrarsızlık bütün Ortadoğu bölgesini hatta dünyayı etkisi altına almaya başladı. Üçüncüsü, ‘terörü ortada kaldırmak ve demokrasiyi götürmek’ için Irak’ın işgal eden güçler, çok daha şiddetli bir tarzda teröre baş vurdular. Bütün verilerin ortaya çıkarttığı oldugu, işgalci güçlerinin amacının demokrasi olmadığı analışmaktadır.

Bu konuya ilişkin bir başka yazımda çok daha kapsamlı bir analiz yapacağım. Burda üzerinde durmak istediğim ana nokta: Uluslararsı alanda politik kriz olarak lanse edilen bir kısım şiddet eylemler gerekçe gösterilerek, özellikle AB eksenli ülkelerde göçmenlere yönelik politik içerikli saldırların hızla artmasıdır. Hem AB yasaları kapsamında hem de tek tek ülkelerde çıkartılmaya çalışılan yasalar kapsamında, göçmenlerin öncelikli potansiyel tehlike olarak görülmektedir.

Örneğin İngiltere’de metrolara  yapılan saldırılardan hemen sonra, Fransa içişleri bakanı Sarkozy’nin talebi üzerine toplanan AB ülkeleri içişleri bakanlarının  yapmış olduğu iki günlük toplantının sonunda yapılan açıklamada, AB ülkeleri kapsamında göçmenlere yönelik yeni bir kısım saldırıların işaretleri verildi.

Özellikle müslüman kökenli göçmenlerin  potansiyel suçlu olarak değerlendirildiği toplantıda daha sert önlemlerine alınması kararlaştırıldı. Alınan kararlar, aynı zamanda AB ülkelerinde siyasal gericiliğin artmasına nesnes bir zemin hazırlamaktadır.

Göçmenlere yönelik bir kısım askeri ve polisiye önelmeler yasallaştırılmaya çalışılıyor. Özellikle silah kullama koşulları oldukça  kolaylaştırıldı. Terörle mücadele gerekçesiyle alınan bu uygulamaların ciddi sorunlar doğuraca bir çok göçmenin bu saldırı ile karşı karşıya kalaçağı anlaşılmaktadır. İngiltere’de ve Fransa’da yaşanan son iki örnek, bu sorunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.

Göçmenlerin daha ciddi olarak kontrol altında tutulması, politik faaliyet yürüten göçmenlerin yakın takibe alınarak izlenmesi, göçmenlerin  yaşadıkları bölgelerde polisiye önlemlerin arttırılması, kurumların çok daha sık denetlenmesi, sınır dışıların kolaylaştırılması gibi önlemler hızla uygulanmaya konuldu. 

Göçmen kökenli birinin izlenmesi, telefonlarının dinlenmesi, kişisel hesaplarının konrol edilmesi için, mahkeme kararı gerekmeyecek. Potansiyel suçlu olarak görülen her hangi biri hakkında polis istediği gibi yetkisini kullanabilecek. Örneğin, İngiltere’de Berezilya kökenli bir göçmen, polis tarafından dur uyarısına gerek görülmeden, metrodan kurşunlanarak öldürüldü. Polisin bu tavrı aslında göçmenlere yönelik hem bir gözdağıdır hem de gelecekteki saldırıların ip uçlarını vermektedir.

Her hangi bir Avrupa ülkesinde ‘oturumu’ olmada yaşayan göçmenlerin hemen sınır dışı edilmesi polise önemli yetkiler verildi. AB kapsamında hazırlanan yasaya göre, polis, oturumu olmayan birini yakaladığı anda, her hangi bir hukuki işlem yapmadan ülkesine gönderebilicek.

Sokak ortasında, istediği anda istediği kişiye kimlik sorabileçek, üst araması yapabilecek ve tutuklayabilicek. Bunlar geçmişte beri pratik olarak uygulanmakla birlikte, bugün AB kapsamında polise  verilen yetkilerden biri haline getiriliyor.

Göçmenleri potansiyel ‘terörist’ gören ve bütün yasalarını ve pratik uygulamalarını buna göre yapan AB ülkelerinde göçmenlerin sınır dışı edilmesi son dece kolaylaştırılıyor. Birincisi, oturumu olmayanlara yönelik saldırılar artırıldı. Özellikle İngiltere, Fransa, Almanya, Hollanda, İsviçre ve Belçika’da, kamuoyunda ‘kağıtsızlar’ olarak bilinen göçmenlerin ülkelerine gönderilmesi yoğunlaştı.

İkincisi, 30-40 yıldır ülkelerde yasal olarak yaşayan göçmenler içerisinde, potanisel tehlike olarak görülenler ülkelerine geri gönderilebileçek. Örneğin Fransa’da iki iki imam’ın El Kaide ile ilişkisi olabileceği gereçkesiyle oturum izinleri iptal edilerek Türkiye’ye gönderildi. Aynı uygulama, İngiltere’de Pakistan kökenli göçmenlere uygulanmaya başladı.

Üçüncüsü, herhangi bir AB ülkesi vatandaşı olmuş göçmen kökenli birinin, gerektiğinde vatandaşlığının iptal edilerek sınır dışı edilebilinecek. AB ülkelerinin her hangi birinde vatandaşlık almış birinin, bu hakkı sürekli kullanma olanağına son verilmektedir.

Dördüncüsü,  İltica tapelerinin en alt düzeyde tutulması kararlaştırılmış bulunmaktadır. Bu kapsamda, Politik iltica telepleri önemli oranda red edilecek, özellikle gerçekten politik kimlik sahip olduğu anlaşılan insanlar araştırmaya tabi tutulacak, terörist kapsamında görülen örgütlerden başvuru yapanların talepleri anında rededilecek.

Bütün bu uygulamalarla, AB ülkelerinde yaşayan göçmenlerin pasifize edilerek etkisizleştirilmesi amaçlanıyor. AB ülkeleri kapsamında, çok ciddi bir göçmen potansiyeli olduğu dikkate alındığında, asıl amaç, bunların  güncel politik yaşamda soyutlarak kişiliksizleştirilmesi hedeflenmektedir.

1605630cookie-checkFRANSA’DAN… AB demokrasisi ve göçmenler

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.