İngiltere’nin ciddi ekonomi gazetesinde Philip Stephens imzasıyla yayınlanan FT “Avrupa, Türkiye’yi reddederek dünyadan elini ayağını çekemez” başlıklı yorum yazısında üst düzey bir Avrupalı diplomata dayanarak, üyelik müzakerelerine zamanında başlanması şansının “yarı yarıya” olduğu öne sürüldü.
Yazar, Türkiye’ye Fransa, Kıbrıs, Avusturya ve Almanya’dan gelen itirazları sıraladıktan sonra, şu yorumu yaptı:
“Türkiye’nin de kendi kırmızı çizgileri var. Eğer AB, tam üyelik yerine başka birşey önerebileceğini ortaya koyan bir deklarasyon yayımlarsa, Türkiye müzakerelerden çekilir.
Ayrıca iç politikadaki durum, Başbakan Erdoğan’ın Kıbrıs’ı koşulsuz tanımasına izin vermez. Ne de olsa adada BM destekli siyasi çözüm şansını yok edenler, Rum kesimiydi. Aslında tüm bu tartışmalar asıl meseleyi gizleyen bir sis perdesinden başka birşey değil. Bütün bunların altında yatan siyasi gerçek şu ki, birlikte pek çok hükümet, Türkiye’nin üyeliği konusunda asla ikna olmadı.”
“Pek çoğu için AB bir Hristiyan tabyası, Müslüman kalabalıkları dışarda tutan bir kale olarak kalmalıydı” yorumunu yapan FT, “Ötekilerse genişlemeye olan kamuoyu tepkisi yüzünden paniğe kapıldı. Her türlü genişlemeye kapılarını kapatmak istiyorlar. Gözlerini kaparlarsa, dünya onlardan uzak durur sanıyorlar. Ama genişlemeyi askıya almak, kapıyı kapatmanın da bir bedeli olmayacağı yanılgısındalar” diye yazdı.
Genişlemenin başarılı olmaması durumunda karmaşanın egemen olacağını savunan FT şöyle devam etti:
“Balkanlara bakın. Ya bu ülkeleri de birliğe alacaksınız, ya da 10 yıl öncesinin karmaşasına geri döneceksiniz. Ya elektrikçi olarak gelecekler karşınıza, ya da mülteci. Aynı şekilde Türkiye’yi de başınızdan atamazsınız. Daha önce sözünü ettiğim diplomat, bana AB liderlerinin Türkiye’yle ilişkilerin stratejik sonuçları hakkında bir kere bile ciddi bir tartışma yapmadığını söyledi. Safça, hafızası onu yanıltıyor sandım. Ama sonra yine onun kadar deneyimli bir başka diplomat bir sessizlik komplosu olduğunu doğruladı. Yorgun bir kabullenmişlikle, AB zirvelerinde jeopolitikaya girilmediğini söyledi. Anlaşılan bu liderler durmadan buluşuyor, ama durup konuşmuyor.”
