Futbol ve ikilemlerim

ERTANÇ HİDAYETTİN – Covid döneminden sonra birçokları gibi ben de futboldan oldukça soğudum. 2020 yılına kadar fanatik bir Arsenal taraftarı idim. Şimdi hiç takım tutmadan arasıra İngiliz Premier Ligi maçlarının ancak izlenimlerini seyrederim.

3 Mayıs 2020 tarihindeki yazımda bunun nedenlerini yazdım. Futbol sınıfta kaldı (kibrispostasi.com)

Dünya Kupası maçlarının bazılarını izledim. Özellikle geçen Pazar oynanan Final maçı son yılların en zevkli, en kaliteli Dünya Kupası final maçı idi. Futbolun beni soğutan tüm olumsuzluklarını 120 artı dakika bir kenara itip bu güzel maçı büyük bir zevkle izledim.

Politikanın spora karıştırılmaması uygulanması imkansız ütopik bir rüyadır. Özellikle futbol gibi dünyanın en yaygın spor dallarının amatör ruhu çoktan kaybettiği ve büyük sermayenin oyuncağı haline geldiği zamanımızda.

Büyük sermayenin dünya siyasetini kontrol ettiği, siyasetçilerin onların kuklaları olduğu düşünüldüğünde spora politikanın karıştırılmaması gerektiğini temenni etmek çok naif olur.

Dünya Kupası zarfında zıt birkaç olay oldu. Bu kez spor politikaya karıştırıldı. Örneğin, Manchester United takımının eski defans oyuncularından, futbolu bırakalı TV futbol yorumculuğu yapan Gary Neville final maçı esnasında ITV Kanalında Birleşik Krallık hükümetine veryansın etti.

Politik görüşlerini belirtmekten korkmayan bir spor yorumcusu olarak bilinen Neville, Dünya Kupasının Katar gibi bir ülkede oynanmasının yanlış olduğunu vurguladıktan sonra özetle şunları söyledi :

“Şu an bizim ülkemizde tren, ambulans işçilerini ve hastabakıcıları şeytanlaştırmaya çalışan bir hükümet bulunmaktadır. O yüzden futbolun her gittiği yerde olduğu gibi kendi ülkemizde de işçi haklarını değerlendirmemiz gerekmektedir. Çok kötü şartlar altında çalışan işçilere çok düşük maaşlar ödemek hiçbir yerde kabul edilemez.”

Sen miydin bunları söyleyen. Nevill’e karşı ülkenin çoğunluğu sağ medyası, Muhafazakar milletvekilleri hücuma geçti. Başbakan Rishi Sunak dahil herkes ateş püskürerek Nevill’e saldırdı.

Politikacılar biliyorlar ki halk kendilerinden çok ünlü spor, film dünyası insanlarına kulak veriyor, onlardan etkileniyor. O yüzden onlar tarafından eleştirilmek en korkulu rüyalarıdır.

Bu nedendendir ki spor camiasının politakaya karışıp politikacıların çirkef siyasetlerini ifşa etmesi açısından Nevill çok önemli bir girişimde bulundu. Hem de milyonlarca kişinin izlediği bir maç esnasında. Geçmişte politikayı etkileyen futbolcular arasında şu an Manchester United oyuncularından olan Marcus Rashford da var. Genç Rashford, Covid döneminde yürüttüğü kampanyalarla Boris’e liderliğin nasıl yapılması gerektiğini göstermiş, ona geri adım attırmıştı.

Bence Dünya Kupasının en önemli politik mesajı, İran Milli Takımı tarafından, tehlikeleri göze alarak milli marşa iştirak etmeyerek verildi. İngiliz Milli Takımının artık anlamını yitiren, göz boyama olarak nitelenen diz çökme eyleminden daha çok anlamlıydı İran Milli Takımının mesajı.

Dünya Kupasında ülkeleri yer almayanların desteledikledikleri takım seçimleri de olayın ilginç, ironik başka bir yanı idi. 

Final maçında Fransa’ya karşı büyük bir antipati olduğu görüldü. Sömürgeci tarihlerinin elbette bunda büyük etkisi oldu. Ancak Arjantin de bu konuda pek masum değil. O ülke insanlarının da ezici çoğunluğunun ataları Avrupa’lı, özellikle İspanyol sömürgecilerdir. Üstelik diğer Avrupalı sömürgeciler gibi bunların ataları da binlerce yerli halkı katlettiler, onları kendi ülkelerinde sefalete sürüklediler.

Arjantin’in en büyük günahları arasında Afrika kökenli halkı çok uzun zamandan beri sistematik bir şekilde toplumdan dışlamalarıdır. Örneğin kökeni Afrika olan Tango dansını kendilerine mal ederken dansın orijinini hala kasıtlı olarak gözardı ediliyor. Bu sadece küçük bir örnek.

Anlatmaya çalıştığım finale kalan iki takımın da ülkelerinin geçmişi çok şaibeli. O yüzden özellikle Afrika halklarının Arjantin’i desteklemelerini bilinçsiz buldum. Elbette atalarının günahları şimdiki nesillere yüklenmemeli, ama şimdiki nesiller de atalarının günahlarını tekrarlamakta ısrarlı ise onlar da eşit derecede suçludurlar.

Fransız takımının çoğunluğunun Afrika kökenli olması dikkat çekici idi. Bazı futbolseverlerin Fransa’yı desteklemelerinin nedeni bu idi. Aslında daha fazla tartışılması gereken konu, Arjantin’in etnik yapısının çok çeşitli olmasına rağmen o takımda siyah ve Arab kökenli futbolcuların eksikliği idi.  

Bir ülkede doğan kişinin etnik kökeni ne olursa olsun kendisini o ülkeye ait görmesi çok doğaldır. Hatta sağlıklı entegrasyon için olması gereken de budur. Gel gelelim İngiliz, Fransız, İspanyol v.s milli takımlarının bazı siyah oyuncularının o ülkenin milli maçını en heyecanlı haykırmasını görmek beni çok kızdırır. Bu da benim ikilemlerimden!

Galiba en doğrusu sadece Dünya Kupası turnuvasının maçlarını seçici olarak ve sadece sahada oynanan maça odaklanarak izlemek. Ben bu beceriye hiçbir zaman sahip olamayacağım.

 

2656710cookie-checkFutbol ve ikilemlerim

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.