Gazeteci örgütü mü emlak ofisi mi?

YUSUF YAVUZ / AÇIK GAZETE – Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin Antalya Kaş’taki doğal sit alanında yıllardır vazgeçmediği imar rantı ısrarının ayrıntıları bu kadar da olmaz dedirtiyor…
Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan 3. Derece doğal sit alanı statüsündeki Çukurbağ Yarımadası’nda geçmişte yeşil alan ve doğal park olarak ayrılan arazileri imara açmak isteyen Ankara Gazeteciler Cemiyeti, özel imar planı hazırladı. Daha önce iki kez koruma kurulunca reddedilen cemiyetin imar revizyonu talebi, 110 dönümlük arazide tatil köyü, turistik tesisler, konut ve rekreasyon alanlarını kapsıyor. Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 30 Eylül 2018 tarihli raporunda, Kaş’taki imar talebine ilişkin, “bu çalışmanın sonunda çok büyük kazanımlar elde edeceğimize ve cemiyetimizin yarınlarının güvence altına alınacağına inancımız tamdır” ifadelerine yer verilmesi dikkat çekti. Cemiyetin raporunda aynı bölgede inşa ettirilen ticarethane niteliğindeki yapının imar barışından yararlanılarak apart olarak değerlendirileceği belirtildi. Gazetecilik meslek örgütü olan AGC’nin Kaş’taki bitmeyen rant girişimine tepki gösteren Ekonomist-Yazar Mustafa Sönmez, “Medyayı yeri geldiğinde silah, yeri geldiğinde yalakalık yapmak amacıyla kullanan bu cemiyete meydan bırakılmamalı, doğal ve kültürel varlıklarımıza kıskançlıkla sahip çıkılmalıdır” diye konuştu.
ZEYTİNLİ TARLADAN MİLYONLUK VİLLALARA BİR RANT ÖYKÜSÜ

Antalya’nın Kaş ilçesinde bulunan Çukurbağ Yarımadası, bugün üzerinde otel ve yazlık konutların bulunduğu bir turizm bölgesi. Ancak adını Kaş’ın Çukurbağ köyünden alan yarımadanın uzun yıllara yayılan bir yapılaşma öyküsü var. Ankara Gazeteciler Cemiyeti (AGC), 25 Aralık 1971’de Kaşlı Ali Yıldırım’a ait olan 183 bin 860 metrekarelik ‘zeytinli tarla’ niteliğindeki araziyi satın aldı. 1974 yılında satın aldığı arazinin yüzölçümünün düzeltilmesi talebiyle Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’ne dava açan AGC’nin talebini değerlendiren mahkeme, arazinin yüzölçümünü yaklaşık 6 kat büyüterek 1.121.250 metrekareye çıkarıldı. Arazi, 1981 yılında Kaş Belediye Meclisi kararı doğrultusunda ifrazı yapılır ve tescillendi. 12 Şubat 1981 tarihli ifraz işlemine göre cemiyetin sahibi olduğu arazinin 157.860 metrekarelik kısmı yol, 241. 998 metrekarelik kısmı ise yeşil alan olarak Kaş Belediyesine bedelsiz olarak terk edildi. Arazinin geriye kalan kısmı ise önce 337, daha sonra 400’den fazla parsele ayrılarak bir kısmı tatil köyü yapılmak üzere Ankara Gazeteciler Cemiyeti’ne bırakılır, bir kısmı da şahıslara satıldı.

AGC, ARAZİDE ZAYİAT YAPILDI DİYE YENİDEN YAPILAŞMA İSTİYOR

Kalan kısımları ise 3. derece doğal sit alanı olarak koruma altına alınan Çukurbağ Yarımadası’ndaki arazilerinde 1996’da yapılan koruma amaçlı imar planıyla gereğinden fazla ‘zayiat’ yapıldığını öne süren AGC, yıllardır bu arazileri imara açılması için uğraş veriyor. 2009 yılında hazırladığı revizyon imar planının Kaş Belediyesi’nce onanmasını talep eden AGC’nin bu talebi dönemin Kaş Belediye Başkanı Abdullah Gültekin tarafından meclis üyelerinin de desteğiyle Ocak 2010’da reddedilmişti.

İMAR KOMİSYONU RAPORU: ‘YAPILAŞMANIN ARTMASI DOKUYU BOZAR’

Dönemin Kaş Belediye Meclisi İmar Komisyonu’nun konuyla ilgili hazırladığı raporda, yarımadadaki cemiyet arazilerindeki inşaat emsal oranlarının 1978’de yüzde 10 iken 1984 yılında yüzde 25’e çıkarıldığı ve bu oranın ilgili bakanlıkça da onaylandığı kaydediliyor. 1.121.250 metrekare büyüklüğe sahip arazide yeşil alan ve yol olarak kamuya terk edilen alanın AGC’nin öne sürdüğü gibi yüzde 53 değil, yüzde 35 oranında olduğu belirtilen komisyon raporunda, “yapılaşmanın artırılması sit alanının bütününü olumsuz etkileyecek, korunması gereken değerleri bozacak ve planlama kararları getirilecek diğer sit alanlarına olumsuz etki edecektir” görüşüne yer veriliyordu.

AGC: ‘110 BİN METREKARELİK İMARLI ALAN KAZANMAYI AMAÇLIYORUZ’

Ancak AGC, Çukurbağ Yarımadası’ndaki imar talebi ısrarından vazgeçmedi. Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin 30 Eylül 2018 tarihli ‘Durum Raporu’nda konuyla ilgili yapılan çalışmalar hakkında şu ifadelere yer verildi: Revizyon planı ile ilgili olarak, büro ve arazi çalışmalarımızı tamamladıktan sonra, prosedür gereği, Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge komisyonuna başvurduk. Revizyon plan teklifimizle, mevcut 44.790 m2. İmarlı alanlarımıza ilaveten, 110.000 m2.lik Turistik tesis, tatil köyü, konut, rekreasyon içerikli yeni imarlı alan kazanmayı amaçlamaktayız.”

ÖZEL İMAR PLANI HAZIRLANIP KORUMA KOMİSYONUNA SUNULDU

Cemiyetin raporunda yer verilen bilgilere göre Antalya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu, 30 Eylül 2016 tarihinde AGC’nin plan teklifini planlama hiyerarşisine uymadığı egrekçesiyle reddetti. Çünkü imar planı talep edilen alanı da kapsayan bölgenin 25 binlik çevre düzeni planı henüz tamamlanamıştı. Komisyon, cemiyetin talebinin 25 binlik planın onayından sonra değerlendirmeye alınmasına karar verdi. Ancak bu arada Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce hazırlanan ve Kaş’taki doğal sit alanlarını yapılaşmaya açmayı öngören 25 binlik çevre düzeni planı, Kaşlı sivil toplum örgütlerinin açtığı davanın ardından Mart 2017’de Antalya 4. İdare Mahkemesi tarafından iptal edildi. Bu iptal kararının ardından AGC bir akademisyenden destek alarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na başvurdu. Bunun ardından 1 Aralık 2017’de yeniden Antalya TVKK’na başvuran cemiyetin talebini değerlendiren komisyon, önerilen imar planı teklifinin sit alanının bütününü kapsaması gerektiğini belirtti.

‘BU ÇALIŞMANIN SONUNDA ÇOK BÜYÜK KAZANIMLAR ELDE EDECEĞİZ’

İmar planı teklifinin kısım kısım yapılabilimesi için Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü’nün izni olması gerektiğini belirten yerel komisyonun kararının ardından genel müdürlüğe başvurulduğu kaydedilen AGC’nin 30 Eylül 2018 tarihli raporunda, “Bu ay içinde genel müdürlükten alacağımız etap izni ve üst ölçekli plana gerek olmadığı yönündeki görüşle Antalya Tabiat Varlıkları bölge komisyonuna yeniden başvuracağız. Uzun soluklu bu çalışmanın sonunda çok büyük kazanımlar elde edeceğimize ve cemiyetimizin yarınlarının güvence altına alınacağına inancımız tamdır” ifadelerine yer verildi.

‘İMAR BARIŞINDAN YARARLANARAK CİNS DEĞİŞİKLİĞİ YAPACAĞIZ’

Kaş Çukurbağ Yarımadasında bulunan cemiyetin mülkiyetindeki 274 metrekarelik alan üzerinde inşa edilen ticarethane niteliğindeki yapı için de proje hazırlatıldığı belirtilen ‘Durum Raporu’nda, “İnşaat karşılığı olarak üç adet her biri 90 m2. olan depolu dubleks ticarethane yaptırılmıştır. Cemiyetimiz, yüzde 55-45 ile müteahhite verilen bu tesisin hisseli olan bir adet ticarethanedeki müteahhit payını da satın alarak iki adet ticarethane sahibi olmuştur. Nefis deniz manzarasına sahip ticarethaneleri, imar barışından yararlanarak cins değişikliği yapılarak apart olarak değerlendirmeyi düşünmekteyiz” denildi.

SİT ALANI OLAN FIRNAZ KOYUNDA 33 DÖNÜMLÜK İMAR BEKLENTİSİ

Doğal sit alanı niteliğindeki bir diğer bölge olan Kalkan Fırnaz Koyu’nda mülkiyeti AGC’ye ait olan 33.430 metrekarelik araziyle ilgili yapılan imar girişimlerine de yer verilen raporda, “Bu alan 12.6.2015 tarihinde onaylanan 1/25000 ölçekli çevre düzeni planında tercihli turizm alanı lekesi içine alınmıştır. Yeni dönemde mevzii imar planı çalışması yapılması düşünülmektedir” ifadelerine yer verilmesi dikkat çekti.

‘BU TESİSİMİZ CEMİYETİMİZE AYRI BİR GELİR KAYNAĞI’

Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin mali durumu ve mal varlıklarına ilişkin bilgilerin de aktarıldığı raporda Kaş’ta bulunan cemiyete ait diğer taşınmazlar hakkında ise şu bilgilere yer verildi: “Kaş Çukurbağ Yarımadası’ndaki sosyal tesisimiz işletmeci tarafından yapılan son düzenlemelerle bölgenin en gözde yeri haline gelmiştir. Geniş bir alan üzerinde kurulu tesiste cafe restaurant, geniş bir botanik bahçe bulunmaktadır. Gün batımı Kaş ve çevresinden gelen turistler tarafından bölgede en güzel seyir alanı haline gelmiştir. Bu tesisimizde Cemiyetimize ayrı bir gelir kaynağı olmuştur.

GAZETECİLİK MESLEK ÖRGÜTÜ ADETA EMLAK OSİFİ GİBİ ÇALIŞMIŞ

Villalarımız: Kaş Çukurbağ Yarımadası’ndaki Cemiyet arsalarının üzerine 5 adet villa yaptırılmıştır. Cemiyetimize gelir getirmeye başlayan villalar, alınan teklifler sonucu en iyi şartları sunan şirkete 5 yıllığına kiraya verilmiştir. Tesisleri kullanmak isteyen üyelerimize makul bir süre önceden haber verilmesi halinde indirim imkânı sağlanmıştır.

‘BU VİLLALAR FULL DENİZ MANZARALIDIR’

İkiz Villalar: 1541 metrekare olan parsel üzerinde 2 adet villa yer almaktadır. Dubleks olarak inşa edilen villaların, her birinin kapalı alanı 192 metrekaredir. 4 oda 3 banyo, salon ve müştemilattan ibaret olan villaların müstakil yüzme havuzları ve müstakil bahçeleri bulunmaktadır. Yatay kat mülkiyeti tapuları ve iskân ruhsatları alınmış, deprem sigortaları yaptırılmıştır. Bahçe peyzajları kiracı tarafından gerçekleştirilen bu villalar full deniz manzaralıdır. Üçüz Villalar: 1938 metrekare olan parsel üzerinde 3 adet villa yer almaktadır. Dubleks olarak inşa edilen villaların her birinin kapalı alanı 162 metredir. 3 oda, 3 banyo, salon ve müştemilattan ibaret olan villaların müstakil yüzme havuzları ve bahçeleri bulunmaktadır. Bu villalarımızın da iskân ruhsatı yatay kat mülkiyeti tapuları alınmış, deprem sigortaları yaptırılmıştır.”

DEVLETİN RAPORUNA GÖRE YARIMADA KAMU MALI STATÜSÜNDE

Bugün üzerinde yüzlerce villa ve otelleri barındıran Çukurbağ Yarımadası, 1989’da Milli Emlak Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan bir rapora göre aslında ‘devlet malı’ niteliğinde. Milli Emlak Genel Müdürlüğü Stajyer Milli Emlak Kontrolörü Bekir Aydınlı’nın hazırladığı raporda, hazinenin yarımadadaki kamu malı arazileri geri alması için dava açılması gerektiği belirtiliyor. Ancak 1991’de Milli Emlak Genel Müdürlüğü Baş Hukuk Müşaviri ve Muhakemat Genel Müdürü Aysel Akoğlu, Bekir Aydınlı’nın ‘dava açılmalı’ yönündeki 80 sayfalık raporunu, “50 yıl sonra dava açılırsa devletin itibarı sarsılır, dava açılmamalı” görüşünü de ekleyerek bir üst yazıyla dönemin Maliye Bakanı’na gönderdi. Bunun üzerine Milli Emlak Kontrolörü Bekir Aydınlı, Aysel Akoğlu’nun ‘dava açılmamalı’ yönündeki görüşüne; “bu endişeyi dile getirmek, hazinenin haklı olduğu pek çok davadan şahıslar lehine feragat etme dileği anlamına gelmektedir. Orman idaresince açılan davalarda devletin itibarı sarsılmamıştır” ifadelerini içeren yeni bir raporla karşılık vererek dava açılması gerekliliğini yineledi.

AYNI YERDE HAZİNENİN AÇTIĞI DAVALAR KAMU LEHİNE SONUÇLANDI

Milli Emlak Kontrolörü Bekir Aydınlı’nın dava açılması gerektiği yönündeki talebi, kurumun üst düzey yöneticileri tarafından yerine getirilmese de aynı bölgede 1988 ve 1989 yıllarında Hazine’nin şahıslara yönelik açtığı davalar kamu lehine sonuçlanmıştı.

‘MEDYA ARİSTOKRATLARI MEDYA GÜCÜNÜ MALA MÜLKE TAHVİL ETİLER’

Bir gazetecilik meslek örgütü olan Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin Kaş’taki imar talebi ısrarına ilişkin görüşüne başvurduğumuz Ekonomist-Yazar Mustafa Sönmez, şu değerlendirmede bulundu: “Basın olarak adlandırıldığı zamanlarda da ‘medya’ olarak tanımlanan günümüzde de basın-medya patronları kadar, medyanın bazı aristokratları, medya gücünü mala, mülke ve servete tahvil ettiler. Kamuya ait bazı varlıkların ele geçirilmesinden, hukuki olmayan işlemlerle çıkar sağlamaya, rüşvete, gaspa ortak olmaya kadar varan birçok kirli işlem. Geçmişte de vardı, günümüzde de var. Ancak bu en çok AKP döneminde tavan yaptı. Kamu medyasını organik uzantısı haline getiren, havuzdan besledikleri ile tamamen kendisine tabi bir medya grubu oluşturan AKP, kendi rejimini inşa için, bunlarla yetinmedi; korkutarak, sindirerek bir kısım medyayı da biat etmeye zorladı. Ayak sürüyen olursa da -Doğan örneğinde olduğu gibi- satmaya, el değiştirmeye zorladı. Bu medyalardaki yönetici ve yazarların kendisine biat edenlerini korudu terfi ettirdi, uzak bulduklarını ise hızla tasfiye etti.”

BAZI MEDYA MESLEK KURULUŞLARI ÇIKAR KARŞILIĞI BİAT ETTİ

Medya konusunda kitapları da bulunan Ekonomist Yazar Mustafa Sönmez, AKP döneminde medya üzerindeki hâkimiyetin basın meslek kuruluşlarına kadar uzandığına işaret ederek, “Bazı medya meslek kuruluşlardı da biattan uzak kalmadılar, ancak karşılığında bazı avantalarına göz yumulmasını da rica ettiler” görüşünü dile getirdi.

‘DOĞAL VARLIKLARIMIZA KISKANÇLIKLA SAHİP ÇIKILMALI’

Ankara Gazeteciler Cemiyeti’nin Kaş’taki imar talebinin bu duruma yeni bir örnek teşkil ettiğini savunan Sönmez, “Öteden beri vurgunda, gaspta sicili oldukça kabarık olan bu örgüt, rejime sadakatine güvenerek akan soygun çeşmesinden kendi testisini de doldurma çabasında belli ki. AKP döneminin bir rant dönemi olduğunun farkında olarak, ellerindeki mülkü genişletme ve imar izinleri alarak rantını katlamada rejimden destek ve izin bulan AGC’nin Kaş’ta, doğal sit alanı statüsündeki bölgede, daha önce ‘doğal park’ olarak ayrılan araziler üzerinde hak iddia ettiği ve şimdi yeniden imara açtırmak için bir plan hazırladığı anlaşılıyor. Buna başta Mimarlar Odası, Şehir Plancıları Odası gibi meslek kuruluşlarının yanı sıra doğal ve tarihi varlıklara duyarlı tüm kuruluşların karşı durması, bir hukuk mücadelesinin yanında kitlesel mücadele başlatmaları gerekir. Medyayı yeri geldiğinde silah, yeri geldiğinde yalakalık yapmak amacıyla kullanan bu cemiyete meydan bırakılmamalı ve doğal, kültürel varlıklarımıza kıskançlıkla sahip çıkılmalıdır.”

2252370cookie-checkGazeteci örgütü mü emlak ofisi mi?
Önceki haberFidel (26 Kasım 2016)
Sonraki haberAlparslan’ın komutanının kalesini ahır yaptılar!
YUSUF YAVUZ
YUSUF YAVUZ (GAZETECİ-YAZAR) Isparta, Sütçüler'de doğdu. 1990’da edebiyatla ilgilenmeye başladı. Deneme ve inceleme tarzındaki ilk yazıları 1996 yılında 'Atatürkçü Ses' Dergisi’nde yayımlandı. Aynı yıl yerel ölçekte yayın yapan kanallarda 'Dönence' başlıklı radyo ve televizyon programları hazırlayıp sundu. 1999 yılında Antalya'da kurulan Müdafaa-i Hukuk Dergisi’nde yazmaya başladı. 2001’de Gazete Müdafaa-i Hukuk’ta Muhabir-Temsilci olarak görev aldı. Daha sonra adı 'Yeniden Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk' olan dergiyle bağını temsilci-yazar olarak sürdürdü. 2001-2007 yılları arasında Kaş Kitap Şenliğini organize ederek başta çocuklar ve gençler olmak üzere yöre insanının kültür, sanat ve edebiyat çevreleriyle buluşmasını sağladı. 2005 yılında Muğla ve Antalya arasındaki sahil bandında yaşanan yabancılara toprak satışına ilişkin yaptığı araştırmalar önemli etkiler yarattı. Deneme, inceleme, röportaj, düz yazı, haber ve yorumları; Cumhuriyet Akdeniz, Odatv, Yeni Harman, Edebiyat ve Eleştiri, Yolculuk, Evrensel, Atlas, Magma, Aydınlık, Birgün, Açık Gazete gibi dergi ve gazetelerde yayımlandı. Antalya merkezli VTV Televizyonunda, Pelin Gel Ağan'la birlikte 'İki Ağaç İçin' adıyla 16 bölümden oluşan bir program hazırlayıp ve sundu. Kanal V Televizyonunda, Biyomühendis Çağlar İnce ile birlikte, Yörük kültürünü ve tarihsel köklerini ele alan 'Islak Çarıklar' adlı belgesel haber programı hazırlayıp sundu. Araştırma yazılarından bazıları, 'Yer Bize Çimen Verdi' ve 'Darağacına Takılan Düşler' adıyla belgesel filmlere de konu olan Yavuz, şu sıralar 'Islak Çarıklar' adlı bir belgesel haber programı için çalışmalarını sürdürüyor. Ağırlıklı olarak arkeoloji, çevre, kentsel dönüşüm ve tarım konularını ele alan çalışmalar yapmayı yazılı ve görsel medyada sürdüren Yavuz, yıkım politikalarıyla tarımdan hayvancılığa, kültürden mimariye kırsal yaşamın dönüşümünü ele alan araştırma yazılarıyla tanınıyor. Ziraat Mühendisleri Odası Basın Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Belgesel ödülü, Türkiye Ziraatçılar Derneği Tarım ödülü, Kubaba Derneği kültür hizmeti ödülü'nün yanı sıra Türkiye Ormancılar Derneği gibi çeşitli meslek odası, kurum ve kuruluşlar tarafından ödüle layık görülen Gazeteci Yusuf Yavuz, Likya'dan Teke yöresine uzanan coğrafyadaki su kültürüne ilişkin uluslararası bir sanat projesinin de danışmanlığını ve metin yazarlığını üstleniyor.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.