Geçen yıl bu zamanlar kaleme aldığım “Geçen yıldan alacaklarımız kaldı” başlıklı köşeme biz göz attım. Alacaklarımız yine çoğalmış, tahsilattan yine ses yok… Sizlerle o yazımın bir kısmını paylaşıyorum efeeem…
1 Ocak’ta yeni bir deftere başlıyoruz sanki. Eski defterde kaldı alacaklarımız. Yok inanın alacaklarımızın yanında borcumuzun esamesi okunmaz…
Yılın ilk gününde iki elimi başımın altında kavuşturup şöyle keyifle alacaklarımı düşüneyim istedim usta. Tek tek alacak listesi yapsam sayfalar sığmaz ben en iyisi üç beşini yazayım. Alacakları saymaya önden mi başlamalı sondan mı? Hadi sondan başlayalım…
Meselâ şu salgın olayında halka mezarlık, hastane ve karantina yolunu gösteren açgözlü kapitalizm dibine kadar bize borçlu. Bizim karşı çıkmamıza karşın doğanın katledilerek, iklim değişikliği yaratarak ve vahşi hayatı doğadan sürerek bu koronayı bize musallat edenlerden tek tek alacaklıyız!
Salgın demişken Ulusal Sağlık Sistemi (NHS) neredeyse çökme noktasına geldi. İkinci DÜnya Savaşı sonrasında emekçilerin mücadeleyle kazandıkları ücretsiz sağlık sisteminin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi inanın. Amaç NHS’i verimsiz kılıp özel sektöre peşkeş çekmekti. Bunun sorumlusu Muhafazakarlardan alacaklıyız!
Muhafazakar demişken salgın öncesi bütçe açığı bahanesi “öldük bittik” feryadıyla sosyal haklarımızda kesinti ve kısıntı yapanlar bunlar değil miydi? Yalnız annelerin, engellilerin, emekli yaşını artırdığınız yaşlıların, çalışanların ve çalışamayanların kazanılmış haklarını gaspettiniz! Yüzünüze gözünüze dursun! Bunlar da alacak hanemizde bilesiniz!
Güler misin ağlar mısın? “yok yok” diye ağladınız yok olasıcalar ama salgında kesenin ağzını açmak zorunda kaldınız. Milyonlarca mağdura kırıntıları paylaştırırken, bir avuç zenginin sırtına da keseyi yükleyiverdiniz! Ne yani oturup derdimize mi yanacaktık! Bunları da faiziyle alacak hanemize yazıyorum!
Göçmen, İrlandalı, siyah ve kadınlara gizli ırkçılık ve ayrımcılık yaptınız. Adını değiştirip iş bulabilen göçmenlerin hikayeleri sıkça basında yer alırken utanmadınız. Dezavantajlı denilen bu insanlara iş verseniz bile ücrette, meslek kariyerinde hak yediniz. Bunları da alacaklar bölümüne yazarsak siz gerçekten battınız!
Eski defterdeki alacaklarımız bakîdir, düyuna kalmayacak bilesiniz. Şimdi gönül zenginliğimin yanına alacaklarımızı da bir gün tahsil etme düşüncesi eklenince demli bir çayı hak ettiğimi düşünüyorum. Siz merak etmeyin ben daha çay içerken listeyi çoğaltırım. Geriye tahsilat günü kaldı usta.
***
“The Guardian”ın pazarları çıkardığı “The Observer” yazarlarının iş dünyasındaki gelişmelere odaklanarak her yıl sonunda sembolik olarak dağıttığı “Yılın Utanmazları” ödüllerini açıkladı.
Yıllarca bu amaç için milyon dolarlar harcadıktan sonra geçen temmuzda uzaya çıkan ilk milyarder olan ticari uzay yolculuğu şirketi Virgin Galactic’in kurucusu Richard Branson, kendi reklamını yaparak “en utanmaz” işadamı oldu.
Gazete, rakibi olan uzay araştırmacılığı şirketi “Blue Origin”in ve Amazon’un sahibi Jeff Bezos’tan 9 gün önce uzaya çıkarak “hırsını” gözler önüne seren Branson için “Egosunu henüz kolonileştirmediği son yer olan uzaya götürdü” diye yazdı.
Bu tür tersten bakan, içerilmiş hoşgörü ve demokrasi anlayışı isteyen ödüller hep ilgimi çekti. Örneğin Türkiye’de “Yılın Utanmazları” ödülleri dağıtılsa kesinlikle 5’li müteahhit çetesi aday olur ama ödülü veren de iktidarın aforozuna uğrar üstelik ömür boyu mahkeme kapılarında sürünür. Ya da Londra’daki bizim toplumda… Bizim toplumun ortak payası 5 utanmazı hemen sayabilirim. Dediğim gibi toplumda içerilmiş hoşgörü ve demokrasi anlayışı olmadığından şimdilik başkalarının ödülleriyle yetineceğiz. Bir gün dost sohbetinde hatırlatırsanız bu ödüllü isimleri size zevkle sayarım…
İyi yıllar efeeeem…. Gelen gideni aratmasın. “Bu yılın iyi geçmesi için de elinizden geleni ardınıza koymayın” derim.